İstanbul Sözleşmesi, esasen kadınların eşitlik haklarını tümüyle ortadan kaldırmak isteyenler karşısında “eşitlikten vazgeçmiyoruz” sözünü ortaklaştıran somut bir gündem olması dolayısıyla önemli.

Yasaların oluşturduğu düzen her zaman toplumsal ihtiyaçla şekillenmez. Kimi zaman bu ihtiyaç, toplumun ya da bir kesiminin refahını değil; muktedirin çıkarını temel alır.

Temmuz ayı biterken alışveriş yapanlarla sohbet etmek için Bursa’nın Görükle Mahallesi’nin cumartesi pazarına gidiyoruz. Herkesin ağzında tek söz: ‘3 ayda pazar poşeti yarı yarıya eksildi.’

Başvuruları reddedilen joker taşeron işçiler, muhakkak tespit komisyonuna (yerel yönetimlerde tespit itiraz komisyonuna) itirazda bulunmalıdır. İşte kullanabileceğiniz itiraz dilekçeleri...

‘Eğer 30 yaşın üstündeyse buralara mahkum oluyorlar. Bazıları hariç çoğu atölyede sigorta bile yapılmıyor. Burada çalışan işçilerin çoğu gelecekte emekli dahi olamayacak.’

İçine girdiğimiz süreç bir yandan da taleplerin en çok görünür olacağı, yan yana gelişlerin en kolay yaşanabileceği bir dönem olacak.

Depremin ardından fabrikada sadece 10 dakika dışarı çıkmalarına izin verilmiş, sonra yeniden iş başı düdüğü çalmıştı. Kimse ölmediğine göre çalışmaya devam.

Benim yaşadığım mahalle klasik bildiğiniz işçi mahallesi. Seçim döneminden sonra ise taciz vakalarında artış oldu. Tacizciler cesaretlendi…

Nereden bakılırsa bakılsın ince bir konu bu cinsel saldırı konusu. Unbelievable dizisi kadınların hayatını kâbusa çeviren bu zor konuyu doğru bir noktada durarak işlemeyi başarmış.

'Sendikalaştıktan sonra direkt kadınlara yönelik çeşitli kısıtlamalar gelmeye başladı. Bunlar aslında yüzde 80’i kadın işçilerden oluşan bir fabrikada direkt kadınları hedef alan yasaklar.'

Bakırköy Belediyesinde grev sonrası sözleşme yenileme döneminde neler yaşandığını Bakırköy Belediyesinde yıllarca emek vermiş bir işçi anlatıyor.

Bir aşk hikayesi ya da tanrıların savaş naralarını duyacağınızı beklemeksizin okunacak bir eser Kızların Suskunluğu. Yalnızca Briseis’in değil, onun çevresindeki birçok kadının tarih yazan hikâyesi...

SF Trade Tekstil işçisi kadınlar hakaretlere, kötü çalışma koşullarına, ağır baskılara karşı sendikalaşmayı seçtiler, işten atıldılar. Gördükleri tüm baskıya rağmen direnişi bırakmıyorlar.

Ankara Etimesgut'tan bir okurumuzun mektubu bu. Çelişkileri olan, çelişkilerinin farkında olan bir kadın o. Sizinle de tartışmak istiyor bu çelişkileri. Benzer çelişkileri yaşayanlar var mı?

Çocuklarının eğitimine devam etmesi için uğraşan iki Suriyeli annenin hikayesi bu. Çocuklarını okutmak istiyorlar ancak ne kendi karşılarındaki ne çocuklarının karşısındaki engeller bir türlü bitiyor.

İşsizlik sarmalında bir aile... Yetmeyeni yetirme kaygısında bir anne... Bu yoksullukla nasıl büyüyeceğinden kaygı duyulan bir bebek. Size de tanıdık geldi mi?

Kadın işçilerin, sutyenlerine kadar karışan Salcomp patronlarına da böyle önerilerin ortaya atılmaması için harekete geçmesi gereken sendikalarına da söyleyecek sözleri var.

Biz üniversiteli kadınlar pembe trambüsü asla kullanmayacağız. Çünkü çözüm toplumdaki erkeklerin zihniyetini düzeltmektir, bizi pembe trambüs ile ayrıştırmak değil.

Hafta sonu Bursa’da yapılan etkinliklerle bir araya gelen kadınlar, bize sunulanı değil bizim istediklerimizi almak için örgütlü mücadeleden başka bir seçenek olmadığı vurgusu yaptı.

Editörden