Amerika’da 1.3 trilyon dolar okul borcunun üçte ikisi kadınların borcu. Erkek mezunlara göre bir adım geride başlayan kadın mezunların borçları nedeniyle en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor.

‘Bizim sağlığımızın onlar açısında hiçbir önemi yok. Yeter ki fason ürünler hazır olsun, anlaştığı fabrikaların siparişleri zamanında yetişsin…’

Fabrikada aynı vardiyada çalıştığı bir erkek işçinin tacizine, eski eşinin de şiddetine uğrayan kadın işçi susmadı. Kadınlar da ona destek oldu. Ama fabrika yönetimi gerekeni yapmadı…

Bir anne çocuğunun şeker ilacını soruyor, ‘piyasada yok’, prostat kanseri hasta geliyor ama onun ilacı da ‘piyasada yok!’ Peki, buna sebep olanlar nerede mi? Onlar da ‘PİYASADA YOK!’

Depremle birlikte, çöken sağlık sistemini gördük hep birlikte. Oysa felaket ne kadar büyük olursa olsun hastaneler, ASM'ler ayakta kalması gereken binalardır. Ama ilk un ufak olanlar hastaneler oldu.

Kadıköy Belediyesi işçileri insanca yaşanacak bir ücret için greve çıktı ancak sendika genel merkezinin işçinin taleplerini karşılamayan sözleşmeyi imzalaması grev sonlandırıldı. Peki şimdi ne olacak?

‘Yağ 15 günde 75 lira olmuş, kaşar peynirini 39 liraya alıyorduk o da bir haftada 48 lira olmuş. Fiyatların bu kadar artması fırsatçılık.’

İş Güvenliği Uzmanı Özge Akkaya, tekstil işçilerinde çalışma koşullarına bağlı -aslında önlenebilir olan- meslek hastalıklarını yazdı.

‘Zeytin olmazsa biz aç kalırız. Çöpü bile kıymetli. Zeytin ağacı hastalansa evde çocuğumuz hastalanmış gibi üzülürüz. Kestirmeyiz zeytini. Ha bizi öldürmüş, ha ağacımızı kesmiş.’

‘Annelerimizin bize ‘kolunuzda bir altın bileziğiniz olsun’ lafına gülüp geçerken şu an bunun için dua eder noktaya geldik.’

‘Sırf sık sık su içmeye gitmeyelim de tuvalete gitmeyelim diye sebilleri hepimizin uzağına koydular. Bunlar insanca koşullar mı, soruyorum size?’

Boya kokusu tinerle karışmış, koku bütün fabrikaya yayılmış. En uç köşede hamile bir kadın çalışıyor doğumuna iki ay kalmış. “Güvencem olsun” diye çalışmak zorunda. Peki ne kadar sağlıklı bir güvence?

“Erkek dilli” şiir geleneğine devrimci bir tutumla dur diyen Gülten Akın kendinden sonra gelecek “deli kızlara”, seslerini çoğaltmaları için büyük bir alan açtı.

Mermer fabrikasında, birçok zorluğa göğüs germiş bir kadın Hafize Kurban, kendi hayatına dair yeni kararlar aldığı, boşanmak istediği için öldürüldü… Peki sonra ne mi oldu?

Biri sana ‘Bir müjdem var’ dediğinde kalbin çarpar heyecandan, tatlı bir sevinç sarar insanı. Çalışıp doyamayanların kentinde kadınlara hayat, pek müjde verecek gibi değil.

Depremzede kadınlar enfeksiyonu tetikleyen durumların tümüyle yaklaşık bir aydır karşı karşıyalar. O yüzden depremzede kadınlar arasında, kötü kokulu akıntı, kaşıntı gibi şikayetleri sık duyuyoruz.

Filmin senaryosu, klasik ilişki periyotlarından aşina olduğumuz bir senaryo. Fakat filmin sondaki çözümlemeleri, seyirciye yansıtmak istediği mesaj net bir şekilde veriliyor.

Film kimseyi haklı çıkarmıyor, kimseyi kötülemiyor, kimseyi de kahraman yapmıyor. Fakat sorgulamanızı bekliyor. Neden susan tarafın hep kadın olmak zorunda olduğunu...

İşten atılma korkusu bizi birbirimize düşürüyor, bu da patronun işine yarıyor. Hatta kadınlar çoğunlukla birbirini şikayet ediyor...

OHAL bahanesiyle kapatılan kadın derneklerinden biri de Panayır Kadın Dayanışma Derneği'ydi. Dernek mahallede kadınlar için bir nefes alanıydı, son 1 yılda nasıl nefessiz kaldıklarını anlatıyorlar...

Editörden