Fabrikada haremlik selamlık yapıp erkek ve kadınların sigara içtikleri, yemek yedikleri alanları ayırdılar. Türban takmaya zorluyorlar. Ustabaşı bağırıyor; türbanlarınızı bağlayın!

İzmir’in Çiğli Belediyesinde işten atılan ve mücadeleye başlayan kadınlar anlatıyor: ‘Birleşik bir mücadele olmalı. Çünkü bugün bize yapılan yarın bir başkasına yapılacak.’

Kadınların var olduğu her alanda yan yana geliyor, sorunlarını taleplerini ve mücadelenin önemini konuşuyor. Bazen kahvaltıda, bazen şenlikte bazen irili ufaklı toplantıda...

Didim Kadın Platformunun "Yaşamak ve yaşatmak için 8 Mart'ta alanlardayız!" çağrısı ile Didimli kadınlar Emekçi Kadınlar Parkından Kent Meydanına yürüyecek.

‘Bizleri ekmeğimizden ettiler ama bu sadece bizim sorunumuz değil. Burada yaşayan tüm kadınların, insanların sorunu. Aliağa halkı ve işçilerinin bizlere bizlere destek olması lazım.’

‘Çocuklar da yetişkinler gibi şartların farkında ve etkileniyorlar. Bu ekonomik şartlarda psikolojisi sağlam kimse kalmayacak.’

Bize ‘dokunmayanı’ bize uzak sanıyoruz. Boko Haram gerçeği ve onun özelinde cihatçı örgütlerin kadınlara bakış açısını bu yüzden okumalıyız.

Parklar, oyun alanları yetersiz, çocuklarımız sosyalleşemiyor, parklarda sıra bekliyor… Bu yaz aylarını çocuklarımız için nasıl dinlenecekleri ve eğlenecekleri bir tatile çevireceğiz?

İstanbullu Amazonlar okura tuzaklar kuran, yanıltan, şaşırtan bir roman. Şebnem İşigüzel ‘okurunu içine iteceği derin bir kuyu, bir harikalar tüneli kazmaya çalışmış’ ve bunu da tam olarak başarmış.

Kayyumların ve kriz etkisini derinden hissettiren Diyarbakır’da bir kadın, ‘Yani bu kayyum gelmiş hep fakirlere zahmet oluyor. Fakir daha fakir zengin daha zengin...’ diyor.

Kadın cinayetleri en büyük yaramız. Her ay onlarca kadın için çeltik atıyoruz ölümlere. Burhaniye’de kadınların her biri bir ağaca isim oluyor.

‘Üniversiteden mezun olup işsizlik yığınına katılan biri olarak gelecek kaygısını sonuna kadar yaşarken, bu dönemde bir sağlık çalışanının çocuğu olarak endişe ve korkularım çok daha arttı.’

Şiddete, kadın cinayetlerine karşı bir araya geliyor mücadeleyi büyütüyoruz. Bandırma’daki buluşmamızda, özgürlüğümüz için mücadelenin taşlarını nasıl döşeyeceğimizi birlikte konuşuyoruz...

Cinsel istismar, cinsel şiddet vakalarında idam ya da hadım önermekten değil; vaka olmadan önlem almaya, mağdurları korumaya ve toplumsal eşitliği sağlamaya yönelik politikalar üretmek gerekiyor.

Analık izni sonunda yarım çalışma hakkını kullanacak kadın işçi, hangi günler ve hangi saatlerde çalışacağına ilişkin talebini işverene iletir. Ancak kararı işveren verir.

Birbirimize sadece dertlerimizi anlatmıyoruz, çözüm önerileri de sunuyoruz. Anlattıkça çoğalıyor, çoğaldıkça da güçlenmeye devam ediyoruz.

Kaybettiklerimizin hesabını sormak, biz geride kalanların boynunun borcudur artık. Ve o borcu ödemeden düşmek de, susmak da, küsmek de, gitmek de yok!

‘Baba yadigarı ev elden gitti bu süreçte. O evi hayatım karşılığında o adama verdim. Artık elinde bir valiz ve 3 çocukla her zamanki gibi yine yalnızdım. Ancak bu defa mutlu bir yalnız.’

Salgın sürecinde sınır ötesinden şiddet, artan bakım yükü ve vahşi çalışma koşullarına ilişkin tablo, dünyanın her yerinde aynı dertlerden mustarip olduğumuzu açık seçik ortaya seriyor.

Ankaralı kadınlardan bir seçim sohbeti: Bu sistem iş birlikçi bir sistem ve asla halka yönelik bir sistem değil. Ayrıştırılmaya, sömürülmeye dur demek için birlik olmak zorundayız.

Editörden