Ülkü hikayesinin kadınlara çaresizlik değil, cesaret vermesini istiyor ve bir çağrıda bulunuyor; “Haksızlıklara susmayın, sustukça eziyorlar, kendinize güvenin ve korkmayın...”

‘Milli Eğitim Bakanı açık açık ‘biz cemaat ve tarikatlarla berber eğitimde iş yapacağız’ derse merdiven altıda sübyan okulu da çoğalır, cemaatler ve tarikatlar da cirit atar’

‘Bu insani kriz, Türkiye’deki sağlık sisteminin tamamen piyasa koşullarına terk edildiği, sağlığın kendisinin para haline getirildiği bir döneme denk geldi.’

Hayatı gençler için Kutu Park’tan ibaret kılmaya çalışanlara karşı, bütün hayatı, tüm güzellikleriyle, hak ettiğimiz gibi özgürce, esenlikle, güven içinde birlikte kazanabiliriz.

Eğitimdeki değişiklikler ne bilgisizliğin ne de plansızlığın ürünüdür. Tam tersine başkanlık sistemi ve onun ‘yeni Türkiye’sinin ihtiyacı olan itaatkar nesiller yetiştirmek hedefinin ürünüdür.

Esenyurt’ta depo işçisi kadınların barış mesajını getirdik sizlere, “Fidanlar kırılmasın, güllerimiz solmasın, analar ağlamasın. Sevgi ortak dilimiz, dünya bizim ülkemiz.”

Melisa Kesmez son kitabı Küçük Yuvarlak Taşlar’da annelik/kadınlık hallerini, aşkı, gidenleri ve kalanları kendine has diliyle ustaca anlatıyor…

Kadınların nasıl ve kime ibadet edeceklerini nasıl, koşullarda çalışacaklarına kadar karar veriyorlar. ‘Azla yetin patrona itaat et’ diyorlar.

Orta vadeli program da aynı şekilde çocuk işçiliği ortaokuldan itibaren yaygınlaştırmak ve ‘kurumsallaştırmanın’ politikasını çiziyor.

Kadınlar faşizme karşı mücadelenin en başat aktörü olmak zorunda. Bu mücadele soyut, müphem ve adressiz bir mücadele değil. Örgütsüzlükle başarılabilecek bir mücadele hiç değil!

Kadroya (şirkete) geçiş için yapılan sınavlarda taşeron işçilere sadece yaptıkları işlerle ilgili sorular sorulabilir. Aksi halde ya da işçi başarısız olursa, itiraz ve dava hakkı vardır.

Paris’te düzenlenen bu olimpiyatlarda kadın ve erkek oranlarının eşitlenmesi sebebiyle “tarihte cinsiyet eşitliğinin en iyi sağlandığı olimpiyat” olarak bizlere sunuldu. Gerçekten öyle mi?

Aile yılının iktidar açısından en temel başlıkları ise nüfus politikaları ve kadınların esnek çalışması oldu. Ama işçi ve emekçi kadınlar da boş durmadı. Gelin aile yılının ilk dört ayına bakalım...

Adana’da Mar&Bit Konfeksiyon patronunun fabrikayı kapatarak işçilerin alacaklarını gasbetme girişimine karşı mücadele eden ve kazanan kadın işçilerden Nurten Yiğit yazdı.

İki yıldır nişanlı olan ancak ev kuramayan bir kadın avukat yazdı: Mobbing ve tacize uğramadan çalışmak, asgari ücret düzeyindeki maaşlarımız insanca yaşam koşullarında olmasını istiyoruz.

Üniversiteden haziran ayı itibarı ile mezun oldum. İş arama sürecinin zor ve uzun bir yol olduğunu biliyordum ancak kadın olduğum için daha en baştan yenik olduğumu fark etmem fazla zamanımı almadı.

Ayşe ve Fatma Antep Ünaldı Mahallesi’ndeki konfeksiyon atölyelerinde çalışan, 17 yaşında iki genç işçi. Atölyelerde yaşadıkları ise fiziki şiddet, sözlü taciz, kötü çalışma koşulları...

Van’ın en işlek caddesinde mor zemin üstüne beyaz harflerle Kadın Emeği yazılı bir tabela göze çarpıyor. Burası iki kadının emeği, dayanışması ve gücünün dört duvarı!

Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım, sadece bir aşk hikayesi değil; aynı zamanda bir dönemin ruhunu, gençliğin ideallerini ve mücadele azmini yansıtan bir anı kitabı.

Editörden