Auschwitz belleği: Esther Bejarano
Esther Bejarano; Auschwitz Toplama Kampı’ndan sağ kurtulan Yahudi bir kadın. Katliam ve hayatta kalmak! 96 yıllık ömründe, yüreği ve belleğiyle bu iki kelimenin yükünü taşımaktan asla yüksünmedi.

“Geçmişte yaşananlar sizin suçunuz değildi. Ancak geçmişte yaşananları öğrenmek istemediğinizde, işte o zaman siz de suç işlemiş olursunuz.”

Katliam ve hayatta kalmak! 96 yıllık ömründe, yüreği ve belleğiyle bu iki kelimenin yükünü taşımaktan asla ve asla yüksünmeyen, Esther Bejarano!

Yukarıdaki satırlar onun, ömrünün son günlerine dek sarf etmekten vazgeçmediği satırlar.

Evet, aramızdan bir yıldız daha kaydı. 9 Temmuz’u 10 Temmuz’a bağlayan gece; yüreğimize, belleğimize kazınan ve üzerimizde çok derin izler bırakan Esther Bejarano bize veda etti. Bir “Hayatta kalan” olarak, biz “Hayatta kalanlar”a farklı miraslar bırakarak gitti. Gerçekleri, yaşananları, suçluları, katledilenleri, katledenleri büyük bir kararlılıkla anarak; ömrü boyunca bir direniş yıldızıymışçasına parıldamayı elden bırakmayarak bize veda etti!

‘AUSCHWITZ TOPLAMA KAMPI’NDAN SAĞ KURTULDU’

Esther Bejarano; Auschwitz Toplama Kampı’ndan sağ kurtulan Yahudi bir kadın, Auschwitz Komitesi Başkanı ve 1947 yılında, Toplama Kampı’ndan kurtulanlar tarafından kamu yararına kurulan, Nazi Rejimi Tarafından Takibedilenler ve Antifaşistler Birliğinin (VVN-BdA), 2008 itibarıyla Onursal Başkanı.

Esther Bejarano; bu kamptan sağ kurtulabildikten sonra Filistin’e dek uzanan, oradaki bağımsızlık mücadelesine destek veren, yine yer-yurt değiştirip, sonrasında İsrail’e dönen bir ömür ve nihayetinde ’60’lı yılların başında Almanya’nın Hamburg şehrine, hem de artık bir müzisyen olarak konaklayabileceği bir hayata ulaşabilen bir ‘Hayatta kalan’.

‘ÇALIŞMALARIMIZ BİR DAHA ASLA İÇİNDİR’

Katliam ve hayatta kalmak! Bu iki kelimeyi duyduğunda asla ve asla yüzünü çevirmeyen, bu kavramları gücü yettiğince anlatmaya çalışan, yüreğini ve belleğini sımsıcak tutmaktan asla ve asla vazgeçmeyen bir ‘Hayatta kalan’!

Alman devleti, bu katliamın bir özrü olarak ona nice ödül ve madalya verdi. Tesadüfen karşılaşma olanağı bulabildiğimiz böyle bir ödül töreninde, tören bittikten ve ortalık sakinleştikten sonra; ellerini tutmamıza, gözlerini hissetmemize, yüreklerimizin buluşmasına, gözyaşlarımızın ortak akmasına müsaade edebilecek kadar nazik ve samimiydi. Hatta hatta yaşı ve bedeninin daha fazlasına izin vermeyişi sebebiyle bizden özür dahi dileyendi. Vedalaşırken, benzer katliamların canlı tanığı olmamız sebebiyle; “Kalbimizde hafızamızda hep birlikteyiz” demeyi ihmal etmeyendi. En büyük mirasın “bellek ve yürek” olduğunu bize hissettirendi!

Kendine verilen ödülleri, hayatının son dakikasına kadar: “Kim ki biz hayatta kalanlara madalya takarsa; o da bir yükümlülüğü taşır hale gelir. Bu yükümlülük, bizim çalışmalarımızın temelini oluşturan, ortak ‘bir daha asla’ içindir.” biçiminde nitelendirmekten asla vazgeçmeyendi.


‘İŞÇİSİNDEN KÖYLÜSÜNE, GENCİNDEN YAŞLISINA AKTARMAKTAN YÜKSÜNMEDİ’

Esther Bejarano; özellikle Almanya’daki genç kuşaklar açısından da bir “Auschwitz belleği” olmaya çok önem verdi. Hatta en fazla buna önem verdi dersek, sanırım abartı olmaz. Ve bu ülkenin liselisinden üniversitelisine, işçisinden köylüsüne yüz binlerce gencin arasına katılmaktan hiç yüksünmedi. Onlara aktarmayı elden bırakmadığı hazinesi, yanı başında katledilenlere olan sevgisi-özlemi ve onları asla unutmamaları gerektiğiydi. Bu tür katliamların tekrarlanmaması için nasıl bir dünya görüşüne sahip olmaları gerektiğiydi.

90 yaşını devirene dek müzik hayatını da canlı tuttu. Küçüklü büyüklü, çeşitli milliyetlerden insanların yer aldığı müzik gruplarına, tekerlekli sandalyede olmasına rağmen eşlik etmeyi elden bırakmadı.

Bu bellek ve yürekle karşılaşabilme olanağını bulmak, bizler gibi sürgünde yaşayan ve ‘Hayatta kalanlar’ için gerçekten çok büyük bir şanstı! Adeta bir mucizeydi!

Sevgili Bejarano; yüreğini ve bilincini bizlerle buluşturabildin. Ve bu buluşmanın tam anlamıyla gerçekleştiğinden emindin! Bu denli samimi ve temizdin! Yaşının ilerlemesi sebebiyle hep bir veda halindeydin. “Kalbimiz ve belleğimiz hep birlikte” derdin. Bunları ifade ettiğin anları yaşayan her insan seni, yaşadığı müddetçe yüreğinde ve belleğinde yaşatacaktır.

Sen işte artık böyle de olsa, bir “Hayatta Kalan”sın!

Fotoğraflar: Wikimedia Commons (CC BY-SA)

Kaynak: Evrensel

İlgili haberler
3 Kasım 1906 | Ölüm kampının orkestra şefi Alma Ro...

Tarihte bugün: Auschwitz Toplama Kampı'ndaki kadın orkestrasının yöneticiliğini yapan Alma Rose 3 Ka...

GÜNÜN BELLEĞİ: Regl ve Yahudi Soykırımı

Regl hayatın bir gerçeği; ama çok az konuşuluyor. Toplama kamplarındaki kadınlar, en vahim ve zorlu...

GÜNÜN KADINI: Auschwitz Kahramanı Orli Wald

Nazi Almanyası’nda bir direnişçi olan Orli Wald, 1936’da tutuklandı, yüksek ihanetle suçlandı, dört...