‘Artık bu savaşın bitmesi lazım’
Sincan ve Mamak’tan kadınların ortak cümlesi bu. Savaş kararı alanların bedel ödeyenler olmadığını biliyor, yoksulların canı pahasına yapılan hesapların halklara faydası olmadığını söylüyorlar.

Suriye’nin İdlib kentinde yaşanan ve 33 askerin yaşamını yitirdiği saldırıya her kesimden tepki var. Ölümlerin bir başka ülkenin topraklarında gerçekleşmesi insanlara “Ne işimiz var orada?” sorusunu daha yüksek sesten sordururken bir yandan da AKP’nin yürüttüğü savaş politikası eleş-tiriliyor. İnsanlar ölümlerin kesinlikle açıklandığından daha fazla olduğu konusunda hemfikir. Ankara’da “AKP’nin kalesi” diye bilinen Sincan’daki Ertuğrulgazi Mahallesi’nde yaşayan kadın-ların tepkileri de hiç farklı değil. Herkes yaşanan olaylara tepkili. Tedirgin olduğunu paylaşan kadınlar “Artık bu savaşın bitmesi lazım” noktasında birleşiyor.

BU SAVAŞ BİTMEDİKÇE HEPİMİZİN HAYATI TEHLİKEDE
Mahallede konuştuğumuz ilk kadın olan Esma, olayın olduğu gece sabaha kadar uyuyamadığını söylüyor. Esma, “Anneleri, babaları aklıma geldi, ‘Nasıl gözümü yumarım’ dedim. Bu acıyla nasıl yaşanır. Başa gelmeyen bilemez, nasıl tahmin edelim biz bu acıyı. Çevremde AKP’ye oy vermiş birisi, ‘Bu adamı başımıza biz getirdik, bu olayların sorumluluğu bizim de üzerimizde, ağlamaya hakkımız yok’ diyerek boyun büktü. Ama bununla bitmez, sayı çok daha fazla, açıklamıyorlar ama biliyoruz,” diyor. Esma ile konuşurken kulak misafiri olan bir komşusu “Herkes tepkili her-kes, hepimizin çocuğu var, yarın bir gün askere gidecek, bu keyfi savaş bitmedikçe hepimizin ha-yatı tehlikede, herkes evinde tedirgin” diye konuşuyor.

Figen ise “Biri bitmeden diğeri başlıyor, artık neye şaşıracağımızı bilmiyoruz. Gerçekten bu yaşa-nan çok ağır. Kimseyi dinlemeden askerlerimizi oraya, başka topraklara savaşmaya gönderdiler, kiminle niye savaşıyoruz kendileri de bilmiyor. Bizim orada ne işimiz var?” diye soruyor. Çevre-sinden gelen tepkilerin de benzer olduğunu söyleyen Figen, “Artık daha ne kadar insan ölecek, istifa etmesi lazım,” diyor.

‘KENDİMİZ, ÇOCUĞUMUZ, ÜLKEMİZ İÇİN BİR ŞEYLER YAPMALIYIZ’
Konuştuğumuz kadınlardan Zehra’nın bir erkek çocuğu var. Zehra, “Sözün bittiği yerdeyiz, tam olarak söyleyeceğim bu” diyor kısadan... Konuştuğumuz kadınlardan birinin “Bu adamı biz başı-mıza getirdik, Ne yapalım?” dediğini söylediğimizde “Ne demek ne yapalım, mutlaka bir şeyler yapmalıyız. Çoluğumuz çocuğumuz için, kendi hayatımız, ülkemiz için bir şeyler yapmak zorun-dayız. Hiçbir şey yapmayınca ne olduğunu görüyoruz,” diyerek gösteriyor tepkisini. “Kendi ço-cukları tehlikede olmayınca nasıl da rahat, kimseye sormadan karar alabiliyorlar. Nasıl olsa kendi çocuğu yanında, güvende, garibanın, halkın çocuğu umurunda değil, haliyle fütursuzca kararlar alıp ahkam kesebiliyor. Başkalarının çocuğuna güvenerek savaşa giriyorlar. Artık bu savaşın bit-mesi lazım…” diyor.

‘KORKTUKÇA DAHA KÖTÜ OLUYOR HER ŞEY’
Herkesin ses çıkarması gerektiğini söyleyen Tülin ise “Millet korkuyor, tepki göstermeye çekini-yor, herkesi içeri alıyorlar, hain oluyoruz, terörist oluyoruz, kendi çocuklarımız tehlikede ama ağ-zını açmaya korkuyor insan, ne olacak, kıyamet mi kopacak artık kopsun, bu acıdan daha büyüğü yok, çocuğum öleceğine beni içeri alsın, gerçekten artık korkmaya gerek yok, korktukça daha kötü oluyor her şey, ne olacaksa olsun, ses çıkarmalıyız” diye anlatıyor fikirlerini.

NE İÇİN, KİM İÇİN BU YAŞANANLAR?
Suriye’de devam eden savaşa, İdlib’de yaşanan asker ölümlerine ve ardından yaşanan gelişmelere Mamak’ta yaşayan kadınlar da tepkili. Mamak’ta kadınlar her yerde, evde, işte, okulda, sokakta yaşanan ölümleri konuşuyor. “Haksız olan savaşta bizim çocuklarımızın Suriye’de ne işi var?” diyerek öfkelerini ve üzüntülerini dile getiriyorlar. Yaşanan ölümlerin sorumluluğunun hem ikti-darda hem de muhalefette olduğunu söyleyen Sevil, “İktidarı ve muhalefeti hepsi suçlu, tezkereyi getirenden oy verenlere kadar. Çocuklarımızın ahını nasıl ödeyecekler? Giderayak savaşa sokarak gidecekler,” diye konuşuyor. Melek ise “Ne için, kim için bu yaşananlar? Savaş istemiyoruz. Baş-kalarının savaşları için bizim çocuklarımız ölüyor, gencecik kuzularımız ölüyor. Bizim gençlerimiz cihatçı grupları korumak için, neden oradalar,” diye tepki gösteriyor. “Bir oğlum var asla askere göndermem. Ülkemizde kriz var, yoksulluk, işsizlik varken elin memleketine asker göndermek. Bizim aklımızla oynuyorlar,” diyen Saliha en kötü barışın savaştan iyi olduğunu söylüyor.

Kadınlar, ülkede, Suriye’de olan her şeyi yakından takip ediyor. Çok kızgın ve öfkeli olduklarını her fırsatta dile getiriyorlar. Tepkilerini sadece WhatsApp ve Facebook gruplarından yapabildikle-rini dile getiren kadınlardan Hilal, “15 Temmuz darbe protestoları gibi cesaretli olup örgütlü bir şekilde savaşa karşı yeri göğü yıkmalıyız, ölen gençlerimizin hesabını sormalıyız,” diyor.

İlgili haberler
Ve bir fotoğraf fısıldar: ‘Biz düşman değiliz’

Bağıra çağıra nefret politikasını halkın üzerine yağdıran iktidarlara inattı sanki bu fotoğraf, iki...

Kiralar yüksek, bir süre daha çadırdayız

Elazığ’da yaşanan deprem sonrası evleri yıkılan aileler hâlâ deprem çadırında yaşıyor. 8 Mart’ı çadı...

‘Böyle gitmez’ demek için 8 Mart’a geliyorum...

Bursa’da metal işçisi bir kadın anlatıyor: ‘Böyle gitmez’ demek için 8 Mart’a gelmek istiyorum. 1 Ma...