Bel Karper direnişçisi kadınlar: Biraz da bizim yüzümüz gülsün
Sendikalaşma hakkı ve insanca çalışma koşulları için grevdeki Bel Karper işçisi kadınların anlattıkları, işyerinde pandemiyle derinleşen cinsiyetçi baskıları ve ayrımcılıkları da gözler önüne seriyor.

Fransız gıda tekeli Bel Grup’a bağlı Bel Karper fabrikasında Karper ve La Vache Kiri marka peynirler üretiliyor, firma üçgen peynir pazarında lider konumunda. Pandemi süresince üretim rekorları kırdı. Bu rekorda asgari ücretin biraz üstünde, yoğun bir emekle, gece gündüz çalıştırılan, üretimdeki ağır işlerinin üstüne bir de temizlik de yaptırılan kadın işçilerin emeği var. Ama kadınlar emeklerinin karşılığını alamadıkları gibi, bir de uzun yıllardır süren baskı ve ayrımcılıkla, ağır koşullarla ve sendika düşmanlığıyla karşı karşıya kaldılar.

Patron, Tek Gıda İş Sendikasında örgütlenen, uzun süren hukuk mücadelesinden sonra toplu sözleşme hakkına kavuşan işçilerin TİS hakkını tanımadı. TİS görüşmelerinin hiçbirine katılmayan yönetim, işçileri de sendikadan istifa etmeye zorladı. İstifa baskısına boyun eğmeyen baştemsilciyi Kod 29’dan işten attı, 12 işçiyi de ücretsiz izine gönderdi. İşçilerin fabrika önünde direnişi sonucu, ücretsiz izne çıkartılan işçiler ise işbaşı yaptı. Greve çıkan Bel Karper işçileri mücadeleyi sonuna sürdüreceklerini belirtiyor.

Çorlu’daki tesiste üç vardiya sistemiyle yapılan üretimde çalışan 63 işçinin 24’ü kadın ve greve 11 kadın işçi katılıyor. 17 Mayıs'tan itibaren grevde olan Bel Karper grevindeki kadın işçilerle çalışma koşullarını, işyerindeki ayrımcılığı, grev deneyimlerini konuştuk.

İŞYERİNDE TEMİZLİĞİ DE KADIN İŞÇİLERE YAPTIRIYORLAR

Sevgi, 15 yıldır Karper'de çalışıyor, eşi de aynı fabrikada 25 yıllık işçi. Çocuklarını vardiyalarını farklı kullanarak birlikte büyütmüşler. Çocuklarından biri üniversite okuyor, masrafları çok. “Fabrikada kadın olarak çalışmanın yükü ağır. İçerde operator olarak çalışıyorum. Kullandığımız büyük kazanlı makinelerin parçalarının temizliğini de biz yapıyoruz. Başka yerde iş oldu mu her alanda da işe yönlendiriliyoruz. İşimizde çalışmak istiyoruz ama insanca yaşam koşulları olması için de mücadele ediyoruz” diyor Sevgi. Koşulları şöyle anlatıyor, “Eskiden asgari ücretle çalışıyorduk. Yılda 3 ikramiyemiz vardı. Sonra ‘o ikramiyeyi maaşlara böldük’ diyerek kandırdılar bizi. Sosyal haklarımız yok. 3 vardiya çalışıyoruz ama iş olduğu zamanlarda pazarları da geldik. Pandemi döneminin ilk başlarında çok yoğun çalıştırıldık. Yurt dışı giriş çıkışlar kapanınca izne çıkarıldık.” Sevgi şimdi eşiyle birlikte grev çadırında. “Burada birlikteyiz ama eve gittiğimizde bulaşık sana, çamaşır sana, her türlü yükümüz ağır” diyor gülerek...

Güler de 17 yıldır bu fabrikada çalışıyor, onun da eşi aynı fabrikada 23 yıllık işçi. “Erkeklerle aynı işi yapıyoruz ama ücret olarak aynı değiliz. Erkeklerin kullandığı aynı makineleri kullanıyoruz, iki makina hariç. Herkes kendi makinesinin temizliğini yapıyor, ama erkeklerin kullandığı makinelerin temizliği de biz kadınlara yaptırılıyor. Buna rağmen daha az maaş alıyoruz” diye anlatıyor ayrımcılığı. Bununla da bitmiyor kadın işçilerin yaşadığı ayrımcılık ve eşitsizlik. “Kadınlara içerde baskı daha fazla. Vardiya amiri bizi boş kalmayacak şekilde sürekli çalıştırıyor. Bir işten başka işe yönlendiriliyoruz. Çalışma koşulları bizim için her türlü zor” sözleri “İşte bu yüzden mücadele ediyoruz” kararlılığıyla tamamlanıyor.

Bel Karper fabrikası, pandemi sürecinde iyice billurlaşan emek sömürüsünü ve kadın işçilere dayatılan çifte yükleri cinsiyetçi baskı ve denetimlerin geldiği noktayı tüm açıklığıyla görebileceğimiz bir fabrika. Bel Karper direnişçisi kadınlara destek olalım, bu mücadele üretim ve kar rekoru kıran patronların bize reva gördüğü asgari yaşamı değil, hayatın tümünü elde etmek için!

İŞ GÜVENLİĞİ PRİMİNİ HER FIRSATTA KESİP, KUŞA ÇEVİRDİLER

İlkay, oğlu 8 yaşındayken çalışmaya başlamış, oğlu şimdi 17 yaşında. Çocuğu küçükken, kimi zaman gece vardiyasına giderken çocuğun üzerine kapıyı kilitleyip işe gelmek zorunda olduğu günleri anlatırken gözleri doluyor. “7 yıldır yoğun ve tempolu koşullarda çalışıyorum. Haftada bir vardiyamızın dönmesi beni zorluyordu. Makine operatörüyüm ve seri şekilde hiç durmadan çalışıyoruz. Büyük kazanlar var ve o kazanların temizliğini de bize yaptırıyorlar. 3 ayda bir 500 lira iş güvenliği primi adı altında prim veriliyor. Ama o para da sürekli kesintiye uğruyor. İzin, rapor kullanmışsak oradan kesiyorlar, ya da yetiştiremediğimiz üretim sayımız varsa öyle kesintiye uğruyor. İçerde biri iş kazası geçirdi, onun makinası o sırada durdu. Onun üretim eksiği tüm işçilerden kesiliyordu, elimizde kalan 100 lira oluyordu genelde. Yıllık zamlarımızda rapor kullandığımız sayıya bakılıyor. Rapor kullandığımız için zammımız kesiliyor. 8 saat zor koşullarda çalışıyoruz ve daha iyi koşullarda çalışabilmek için günlerdir burada mücadeledeyiz. İsteriz ki çalışan üreten her kadın hakkını almak için mücadele etsin bizler gibi.”

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Afgan göçü: Yaşamak için ölümü göze almak

Afganistan 40 küsur yıldır çatışmanın bağrında bir ülke. Savaşın yarattığı yoksulluk, açlık da berab...

Diplomalar raflarda tozlanıyor

Her iki genç kadından biri işsiz. Çeşitli hayaller ve gelecek planlarıyla okunan diplomalar nereye g...

Eller aya, biz yaya…

Antik Yunan’da Olimpiyat Oyunlarına kadınlar seyirci olarak dahi girememişler. Yetkililerin gözünden...