Depremin birinci yılında konteynerlarda yaşam
Konteyner kentlerde yaşam mücadelesi veren kadınlar ne gibi zorluklarla karşı karşıya kalıyor, gelin görelim.

Depremin üzerinden bir yıl geçti ve hayatımızdaki etkisi ilk günkü gibi sürüyor. Deprem öncesinde sahip olduğumuz yaşam koşullarının hiçbirine bu geçen bir yılda geri sahip olamadık. Bu bir yılda konteyner kentlerde ve konteyner dükkanlarda yaşama ve ekmek parası kazanma mücadelesi veren kadınların hayatındaki zorluğu görmemiz gerekiyor.

Konteyner kentlerde yaşam mücadelesi veren kadınlar ne gibi zorluklarla karşı karşıya kalıyor, gelin görelim:

-Öncelikle kalabalık bir aileye sahipsek 21 metre kare alanda yaşamak tam bir çileye dönüşüyor. Şu an kış mevsimindeyiz ve konteynerlarda ısınma problemleri yaşanıyor. Elektrik ile ısınan konteynerlar olası bir elektrik kesintisi anında buz gibi oluyor.

-Konteyner kentlerde eğitim, sağlık, alışveriş alanı, insanlar için güvenli bir yaşam alanı yok. Şehirden kilometrelerce uzağa kurulan konteyner kentlerde ise bu durum daha da içinden çıkılmaz halde. Çünkü ulaşım da problem. Bazı konteyner kentlere kurulduktan çok uzun zaman sonra market açılmış. Ama market dışında insanlar ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor.

-Kadınlar için en can alıcı noktalardan bir tanesi ise bu kentlerde kreş olmaması. Çocukların oynayabilecekleri, sosyalleşebilecekleri, depremin etkisini üstlerinden atabilecekleri hiçbir alan yok. Sokağa çıkıp oynasalar, güvenli bir ortam yok. Çünkü özellikle büyük konteyner kentlerde çocuk kaçırma gibi olaylar yaşanıyor.

-Acil bir hastalık durumunda şehirden uzak bu konteyner kentlerde, hastaneye de ulaşmak ayrı bir sorun.

Saydığımız ve sayamadığımız sorunlarla depremin birinci yılını geride bıraktık. Kaç yılı daha bu sıkıntılarla geride bırakacağız belli değil.

KADINLAR KENDİ ÇÖZÜMLERİNİ ÜRETİYOR

Güvensiz yaşam alanında kadınlar çocuklarına güvenli bir ortam sağlayabilmek için kendince çözümler bulmaya çalışıyorlar. Üç beş tanıdık aile, çocuklarını birbirine emanet ediyor ve herkes komşusunun çocuğuna göz kulak olmaya çalışıyor.

Konteynerlarda kadınların günlük işlerini yapması da çileye dönüşüyor. Yıkanan çamaşırları kurutmak kış şartlarında oldukça zor. Yemek yapıldığı zaman bu dar alanda yemek kokusu problem oluyor. Ayrıca konteyner camları buğulanıp hemen sular akıtıyor. Bir de bu ortamda sadece karınlarını doyurabilecek basit yemekler yapabiliyorlar fakat besleyiciliği yüksek olan yemekleri yapamıyorlar.

MAHREMİYET SIFIR

Sırt sırta kurulmuş olan konteynerlarda ailelerin özel hayatları da çoğu zaman gözler önüne seriliyor. Bir konteynerda yüksek sesle yapılan bir konuşmayı yanındaki konteyner duyabiliyor, bu da ailelerin özel hayatını ister istemez etkiliyor.

‘YARIM SAAT DE OLSA MUTLU OLUYORUZ’

Ayrıca kadınların hiçbir sosyal hayatı yok. Ve böyle bir ortam depremden çıkmış, psikolojisi bozuk bu insanları daha da zor bir duruma düşürüyor. Bir kadın arkadaşımız “Bazen konteynerların camlarına sırayla tıklayarak kadınları sokağa çıkarıp yakan top oynuyoruz” diyor. “Yarım saat de olsa, o anlık mutlu oluyoruz” diyor. “Devletten göremediğimiz psikolojik desteği biz birbirimize sağlıyoruz” diyor.

DEPOLAMA, TUVALET, GEÇİM SORUNU
Kendilerine konteyner dükkanlar sağlanan esnafların ise ayrı sorunları var. Çoğu şehir merkezinde bulunan dükkanlar yıkılınca şehir merkezinden uzak ve geniş kaldırımların bulunduğu semtlere konteynerlar yerleştirildi, bunlar esnaflara verildi. Şehir merkezinden uzaklaşan esnaflar öncelikle sahip oldukları müşteri potansiyelinin büyük bir kısmını kaybettikleri için kazançları da o oranda azalmış durumda. Kıyafet satan bir kadın arkadaşımız bazen bir hafta boyunca bir tane ürün bile satamadıklarını ifade ediyor. Esnaf konteynerlarına verilen paranın 2 yıl boyunca devlet tarafından karşılanacağı söylenmesine rağmen, esnaflara ihbarnameler gelmeye başlamış.
Esnaflar tuvalet ihtiyacını ya yakındaki bazı halka açık yapılarda ya da camilere giderek karşılıyor. Kadın esnaflar açısından ise bu durum daha da sıkıntılı. Umumi kullanılan bu tuvaletlere gittiğinde sağlık sorunları ile karşı karşıya kalıyor.
Konteynerların yağışlı havalarda su sızdırması sebebi ile sattıkları ürünler zaman zaman ıslanabiliyor. Depremle birlikte uzun süre kepenk kapatmak zorunda kalan esnaflar, şimdi de zor şartlar altında para kazanmaya çalışıyor. Ve bu durum daha ne kadar böyle sürecek belirsiz.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Uyku bozukluğu üzerine notlar: Depremin sebep oldu...

Yaşanan deprem sonrasında stres, kaygı ve korkunun, bölgede ve dolaylı olarak etkilenmiş kişilerde u...

Depremzede Çocukların 23 Nisan’ı raporu: Eğitim yo...

Depremzede çocuklar 23 Nisan’ı yoksulluk içinde, risk altında karşıladı. Depremzede çocukların yaşad...

Malatya'da depremzedeler hâlâ temiz suya ulaşamıyo...

Malatya Ekmek ve Gül, depremin üzerinden 2 ayı aşkın süre geçmesine rağmen hâlâ temiz su sorunun çöz...