‘Genel ahlak’ dayatmasını kırabiliriz
ODTÜ yönetimi, her platformda ODTÜ’nün özgürlükçü ve eşitlikçi bir yönetime sahip olduğu algısı yaratırken iş bunu pratikte göstermeye geldiğinde tam tersi şekilde hareket ediyor.

ODTÜ’de uzun yıllardır şiddete ve tacize kaşı öğrencileri koruyabilecek herhangi bir mekanizma bulunmuyordu. Geçtiğimiz yıllarda taciz ve şiddet vakalarının giderek artması sonucu harekete geçen kadın öğrencilerin çabasıyla rektörlüğe bağlı bir Cinsel Tacizi Önleme Birimi (CİTÖB) kuruldu. Ancak Rektörlüğün “yaptım olducu” yaklaşımı sebebiyle birim ne yeteri kadar aktifleşebildi ne de öğrenciler arasında bilinir hale geldi. Ancak öğrencilerin ısrarıyla birimin internet sitesi açılabildi.

Öte yandan yaşanan olaylar karşısında üniversite yönetiminin tavrı da “Okulumuzun adı kirlenmesin” noktasından bir adım ileriye gitmedi. Geçtiğimiz yıl yaşanan bir cinsel saldırı, tam da bu nedenle hasır altı edilmeye çalışıldı. Öğrencilerin bir araya gelerek “Okulumuzda tecavüze izin vermeyeceğiz” demesi sonucu saldırıyı gerçekleştiren öğrenci okuldan ayrıldı.

Bu sorunların yanı sıra, ODTÜ yönetiminin son bir yıllık süreçte üniversitede kendine muhalif olan herkese yönelik saldırıları peş peşe gelmeye başladı. Başta ‘cinsiyetsiz tuvalet’ tartışmasıyla yandaş Akit gazetesinin öğrencileri hedef göstermesine sessiz kalındı, hatta sanki bölüm başkanları ve dekan onay vermemiş, rektörlüğün hiç haberi yokmuş gibi davranılarak öğrencilere yönelik saldırıların önü açılmış oldu. Öğrencilerin talebi görmezden gelindi.

ODTÜ’de 21 yılı aşkın süredir LGBTİ Araştırmaları Topluluğu ve 15 yıldır da Kadın Çalışmaları Topluluğu resmi topluluk olabilmek için çabalıyor. Yönetim değişse de sonuç hep aynı. Geçtiğimiz yıl 8 Mart’ta gerçekleştirilen forumda, kadınlar ve LGBTİ’ler tarafından protesto edilen Rektör M. Verşan Kök, Kasım 2017’de resmi topluluk sözü vermişti. Ancak kasım bitti bir açıklama yapmaya bile lüzum görülmeksizin, laf arasında, resmiyet konusunun “askıya alındığı” belirtildi.

Yetmezmiş gibi, Nar Kadın Dayanışmasının Ankara Valiliğinin yasakladığı LGBTİ filmlerinin gösterimini yapacağı yurdun elektriği kesildi. ODTÜ LGBTİ Dayanışmasının film gösteriminde ise elektrikler tümden kesildi, Genel Sekreterlik kararıyla tüm topluluk etkinlikleri iptal edilerek bölümler boşaltıldı, film gösteriminin yapılacağı amfiye özel güvenlik görevlileri gönderildi, okul kapısına TOMA ve çevik kuvvet yerleştirildi. Öğrenciler, film gösterimine müdahale edilmemesi için sıralardan ve masalardan barikat kurmak zorunda kaldı.

24 Kasım akşamı, LGBTİ Dayanışmasının yasaklanan film gösteriminin ardından ODTÜ Kadın Çalışmaları Topluluğu ve ODTÜ LGBTİ Dayanışmasının çağrısıyla “Eril Şiddete ve Ayrımcılığa Karşı Gece Yürüyüşü” düzenlendi. Yüzlerce ODTÜ öğrencisi, kadın ve LGBTİ cinayetlerine, şiddete, tacize ve ayrımcılığa karşı seslerini yükseltti.

ODTÜ’de bugüne kadarki en kitlesel 25 Kasım yürüyüşü bu koşullarda gerçekleşti. Böylece bir kez daha birlikte mücadele etmenin önemi ortaya çıkmış oldu. Hayatlarımızı gün be gün kuşatan muhafazakar “genel ahlak” dayatmasının kırılmasının yolu buradan geçiyor.

İlgili haberler
Eril dilinizden de, cinsiyetçi söylemlerinizden de...

Kocaeli Üniversitesinden kadınlar kalıplaşmış eril dile ve cinsiyetçi söylemlere karşı "Ekmek ve Gül...

Cinsiyetsiz tuvalet mücadelemiz: ‘Neler yaşandı, m...

ODTÜ’de cinsiyetsiz tuvalet isteyen öğrencilerin mücadelesi ve talepleri ‘okulun imajı’na tercih edi...

ODTÜ’de 25 Kasım söyleşisi

ODTÜ Kadın Çalışmaları Topluluğunun düzenlediği 25 Kasım etkinliğinde akademisyen Fatma Umut Beşpına...