HT Solar’da hava patrona güneşli, işçiye bulutlu
Tek adam iktidarının ‘istikrarlı bir büyüme inşası’ sözleri, bugün HT’de işçilere patronun baskı aracı olarak ‘sözleşmeli işçi alımı olacak’ söylemleri ile karşılık buluyor…

2024 yılı açlık sınırının altında bir asgari ücretten torba yasa maddelerine, OVP'den 12. Kalkınma Planına kadar işçi ve emekçiler açısından ilmek ilmek işlenen bir sömürü süreci olarak devam ediyor. İktidar ekonomi politikalarını “istikrarlı büyüme” ve “güçlü ekonomi” manşetleri ile parlatmaya devam ederken işçiler her gün daha fazla güvencesiz çalışmaya mahkum ediliyor, daha fazla yoksulluk ve işsizlik ile karşı karşıya kalıyor. İktidarın sürdürdüğü bu yol haritası karşısında yönümüzü Tuzla’daki farklı metal fabrikalarında çalışan işçi kadınların çalışma ve yaşam koşullarına çevirdiğimizde tam da bu haritanın zil seslerine şahit oluyoruz. 

Geçtiğimiz ay 90’a yakın işçinin işten çıkartıldığı güneş panelleri üreten, Birleşik Metal-iş Gebze 1 Nolu Şube’nin örgütlü olduğu HT Solar fabrikasında işten çıkarılan kadınların bugün karşısındaki en büyük sorun güvencesizlik. Fabrikalardaki yaş sınırı, bugün işten çıkartılan kadınların güvenceli bir iş bulmasının önündeki en büyük engellerden biri. Günlük işler bulan kadın işçiler ne insanca çalışabiliyor ne de insanca bir yaşam sürdürebiliyor. Hamile işçiler için ise durum daha da zor. Doğum sürecinde tam zamanlı bir işe alınmıyor, dahası sağlıkları açısından tehlikeli merdiven altı işlerde çalışmaya mecbur kalıyor.

Fabrikada çalışmaya devam eden işçiler ise, daha fazla iş yükü ve baskı ile karşı karşıyalar. Tek adam iktidarının “istikrarlı bir büyüme inşası” sözleri, bugün HT’de işçilere patronun baskı aracı olarak “sözleşmeli işçi alımı olacak” söylemleri ile karşılık buluyor. Bu tabloda işçiler daha güvencesiz bir yaşama zorunlu bırakılıyor. Sendikanın bugünkü tutumu ile birlikte de fabrikada birlik değil, daha fazla korku ve işçilerin kazanılmış haklarının tek tek silikleştirilmeye çalışıldığı bir süreç ilerliyor.

İŞÇİ SAYISI AZALIYOR İŞ YÜKÜ ARTIYOR

Patronların uluslararası sermaye içindeki pay kavgası, “Üretim modelimizi yeniliyoruz” ve “Tam otomasyona geçtik, fabrikada artık ihtiyaç fazlası çalışan var” gibi gerekçelendirmeler işçilere işsizlik, sayı baskısı, mobbing olarak yansıyor. HT gibi güneş paneli üreten CHEN Solar fabrikası da aynı ürün üretimine mensup işletmeler ve iki fabrikadaki süreçler de son zamanlarda aynı gerekçeleri sunuyor. Peki gerçekten öyle mi?  

İşten çıkartmaların ardından HT’de çalışmaya devam eden işçi arkadaşımız veriyor cevabı: “Eskiden bir makineye bakardım, işten çıkartmalardan sonra 3 makineye bakmaya başladım. Fabrikada birlik kurulduğunda kesintisiz üretim yapmıyorduk, en azından molalarda makineleri durdurabiliyorduk. Şimdi molalarımızda bile makineler ile birlikte dönüşümlü çalışmaya devam ediyoruz. Sendikanın ‘Ölen öldü kalan sağlar bizimdir’ açıklamasının da bugün bizi sömüren patrondan ne farkı var ki?” 

CHEN’de çalışan başka bir işçi kadın ise “Bizleri izne çıkarmaya kalktılar ve yıllık iznimizden gidecekti. Bizler de buna tepki gösterdik ve idare iznine çevirdik. Bizim fabrikada hava patrondan yana güneşli, bizden yana bulutlu. Bunun sonunda bizi ne bekler, bilmiyoruz. Ama küçük büyük demeden bu süreci yan yana gelerek, var olan haklarımızın elimizden gitmemesi için mücadele ederek sürdürmeliyiz” diyerek iktidarın yol haritası karşısında işçilere düşeni, birlik olmanın mücadeledeki önemini vurguluyor.

E- DEVLET ŞİFRESİNİ PATRONA VERMEYENE TEHDİT

Bugün işçiler bireysel bir kurtuluşun yollarını aramaya koyulmuş durumda. Patronların kâr hırsı, sendikaların bürokrasi yarışı, işveren-sendikal bürokrasinin anlaşmaları birlik ve dayanışmanın tarihini unutturmaya çalışıyor. İşçilerin hayatlarını çalan bu piramit, performans ve devamlılık primleri, işçilerin birbiri içerisindeki rekabeti patronun kârına kâr katıyor.

Çalışma koşullarının çok ağır olduğu, kadın işçilerin daha hızlı meslek hastalıkları yaşadığı, dönem dönem ise sendikal girişimlerin olduğu başka bir metal fabrikasında ise patron tarafından işçilerin e-devlet şifrelerine kadar en gizli bilgilerinin, yasalmış gibi istenmesi ile karşı karşıyayız. Bilgilerini vermeyen işçiler ise tehditler ile karşı karşıya kalıyorlar. Genç bir kadın işçi ise bu duruma tepkisini şöyle dile getiriyor: “E-devlet şifremi istediklerinde bilmediğimi söyledim ve direkt tanıdığım bir avukatı aradım. Patronun bunu istemesinin doğru olup olmadığını sordum ve anladım ki isteyemezmiş. Bunu bilen işçi arkadaşlarımdan vermeyenler oldu ve tehditlere maruz kaldılar. Biz işçilerin hakkı olan ne varsa el koymaya çalışıyorlar.”

GERÇEK GÜNEŞİN ANAHTARI: ÖRGÜTLÜLÜK

Şimdi elimizdekilere bakalım. En tepede, tek adam iktidarının yürüttüğü ekonomik politikalar ve devamında beliren iki ayrı ışık hüzmesi. Hüzmelerden biri, bu ekonomi politikalar ile her geçen gün kârına kâr katanlar. Yani patronlar. Diğer hüzme ise bu ekonomi politikaların sonucunda hayatları daha da zorlaşan işçiler. Bir hüzmenin sermayesi, iktidarın bu politikaları ile hayatta kalırken diğer hüzmenin yani işçilerin hayatları tamamen kendi birliği ile gerçek bir güneş ışığına kavuşabilir. 

Fotoğraf: Birleşik Metal-iş arşivi

İlgili haberler
Esnek çalışma örneği: HT Solar'da işten çıkarılan...

İşten atmalar "üretim azaldı" denerek sürerken, işçilerin iş yükü ve işten atılma korkusu artıyor....

Kadınların emeği güvencesizlik ve esneklik kıskacı...

Ankara’da bir araya geldiğimiz kadınlar ya iş veren tarafından ya da eşleri tarafından güvencesiz ve...

İşçi kadınlara esnek ve güvencesiz çalışma sarmalı

İktidarın OVP ve benzeri planlamaları kadınların hayatına esnek ve güvencesiz çalışma olarak yansıyo...