İntiharların, ihmallerin üzerini örtenlerin karşısında örgütlü gücümüz olmalı
'Bu süreç bize gösterdi ki yaşamak için yemek yemek, barınmak, su içmek ne kadar elzemse; daha iyi bir gelecek ve hayatta kalabilmek için de örgütlenmek o kadar elzem.'

Türkiye’nin dört bir yanından intihar ve ihmallerin getirdiği öğrenci ölümleri haberleri geliyor. Öğrenciler yıllardır “yemekhane zamları geri çekilsin, krizin faturasını ödemek istemiyoruz, nitelikli barınma hakkımızı istiyoruz” diye bas bas bağırır, rektörlük ve YÖK’ün gözünü kulağını kapattığı imza kampanyaları/açıklamaları düzenlerken Resul’un yaşamına son vermesi ve bunu tam da 2 ayda 3 kez zamlanan ve belki yüzlerce öğrencinin maddi olanaklarından ötürü faydalanamadığı yemekhanede yapması öğrenciler arasında büyük bir tepki ve üzüntüye yol açtı. Üniversite yönetimi bu olayı “elim bir hadise ve münferit olay” olarak nitelendirip hem kendi hem de devletin tüm aygıtlarının sorumluluğunu üzerinden atmaya çalışırken üniversite öğrencileri sıra arkadaşlarının geride bıraktığı mektubunda bahsettiği yoksulluk ve baskı düzeninin sorumlularından hesap sormak ve daha iyi bir gelecek için bir araya gelip okul içinde eylemlere başladılar.

Başka bir sıra arkadaşımızın Eskişehir’de Mükrime Hatun KYK yurdunda intihar haberini sonra da Aydın Güzelhisar KYK yurdunda, öğrencilerin uyarılarına rağmen bakımları yapılmayan asansörün düşmesi sonucu bir kız kardeşimizi kaybettiğimiz haberini aldık. Sorumlular hızlıca olayın üstünü örtmeye, yurtta oluşan tepkiyi bastırmaya çalıştıysa da öğrenciler hesap sormaktan, kaybettikleri kız kardeşlerinin ölümüne sebep olanlarla karşı karşıya durmaktan ve bir kişi daha eksilmemek için dayanışmanın gücüne güvenmekten vazgeçmediler.

YAS TUTMAMIZA BİLE İZİN VERMEYENLERE KARŞI...

Sermaye düzeni ve onun iktidardaki temsilcisi AKP’nin yıllardır sistematik bir biçimde üniversitelerin içini boşaltarak, baskı ve zor aygıtlarını kullanarak yalnızlaştırdığı gençliğin bunalımı yüzünden her gün birer birer kaybettiğimiz sıra arkadaşlarımızın sayısı artıyor. Son olarak Sıhhiye Öğrenci Evlerinde kalan Tıp Fakültesi öğrencisi bir sıra arkadaşımızın odasında cansız bedenine ulaşıldı.

Bu süreç bize gösterdi ki yaşamak için yemek yemek, barınmak, su içmek ne kadar elzemse; daha iyi bir gelecek ve hayatta kalabilmek için de örgütlenmek, birbirimizden güç alabilmek, yan yana durabildiğimizde neleri değiştirebileceğimizi kavramak ve bizleri hapsetmeye çalıştıkları geleceksizlik ve yoksulluk düzenine karşı sistematik bir güç olarak karşılık verebiliyor olmak da o kadar elzem. Ölen arkadaşlarımızın yasını tutmamıza dahi izin vermeyen, asansör kazasında suçu arkadaşımıza atıp kendi sorumluluğunu örten, yaşam ve nitelikli barınma hakkını savunmak için yurtta bir araya gelen öğrencileri gözaltına almakla tehdit edip şiddete varan müdahalelerle bizleri bu karanlığa hapsetmek isteyenler bir tarafta. Karşılarında bir güç olarak bizleri var edebilecek ve taleplerimizin karşılık bulmasını sağlayacak tek güç, bir aradalığımızın getirdiği örgütlü güçtür. Yetkililere sorumluluklarını dünden daha gür bir sesle, daha büyük bir kalabalıkla hatırlatmaya devam edeceğiz.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Bir asansör nasıl bir cinayet aleti haline dönüştü...

Bir asansörün üniversite öğrencilerinin canının sınandığı bir cinayet aletine nasıl dönüştüğünü öğre...

Üniversite öğrencileri: Gençler geleceksizlik yüzü...

Türk Tabipleri Birliği Tıp Öğrencileri Kolu (TÖK) Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Eli...

Hacettepe Üniversitesi öğrencisi yaşamına son verd...

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi İzzah Elif Zamir Khan’ın yurt odasında cansız bedeni...