İş için, ekmek için, gelecek için...
Adana'nın yoksul mahallelerinden Hanedan Mahallesi'nde hayır bildirisi dağıtırken tanıştığımız Aslı'nın evine gidiyoruz. Ev eksenli çalışıyor Aslı, referandum da hayır diyeceğini söylüyor.

Gecekondu evleri, daracık yolları, çokça çıkmaz sokakları ve sokağa girdiğiniz an yoksulluğun diz boyu olduğu Adana’nın Seyhan ilçesine bağlı Hanedan Mahallesi'ndeyiz.
Mahalleye girdiğiniz an keskin bir küf ve çöp kokusu geliyor. Nedeni neredeyse her köşe başındaki minik çöp dağları... Karşıdan gelen belediyenin temizlik işçilerini görüyoruz, çöp toplama saatine denk gelmişiz... Yaklaşıp selam veriyoruz üç işçiye ve “Memleket İçin Hayır” broşürümüzden veriyoruz, gülümseyerek. “Biz zaten hayır diyoruz, başkasına verin, boşuna harcanmasın broşürünüz, biz Denizlerin yolundayız” diyorlar. Gülümseyerek yürümeye devam ediyoruz, dilimize takılan bir şarkıyla; “Hey bak işçi tulumu giymiş umut” (Hüsnü Arıkan / Nereye Uçar Turnalar)
Sonunda aradığımız evi buluyoruz. Ev sahibi Aslı, bizi sıcacık gülümsemesiyle karşılıyor. Kısa bir tanışmadan sonra 40 yıl hatırı olacak kahvelerimiz de geliyor. Bir yandan çalışıyorlar, bir yandan sorularımızı yanıtlıyorlar.

200 ÇANTA 40 LİRA
Ev sahibimiz Aslı, 42 yaşında. Kendini ev kadını diye tanımlıyor, ama aslında evde parça başı iş yapıyor. Şu anda evde çantaların iplerini kesiyor. “Çok hızlı yapmamız lazım; ben, annem, teyzem, iki kızım sabahtan akşama kadar günde en fazla 200 çanta temizleyebiliyoruz” diyor. “Oooo bayağı temizliyormuşsunuz, bu kadar kişi çalıştığınıza göre günlük yevmiyeniz ne kadar?” diyoruz. Gülümsüyor, “Çanta başı 20 kuruş alıyorum, 5 kişi bütün gün uğraşıyoruz, elimize geçen para 40 TL” diyor, “Eskiden paramızı günlük alıyorduk, şimdi 15 gün sonra veriyorlar. Bu parçalar da bitsin, artık çanta işini yapmayacağım.” Daha önce de evde mantı yapıp satıyormuş, “O iş bundan daha karlıydı, eğer yine o işten bulabilirsem yapacağım” diyor geçim derdinden yakınırken.
Yaklaşan seçim için ne düşündüğünü soruyoruz. “Ben ‘hayır’ diyeceğim, her gün geçim biraz da zorlaşıyor. Her şeyin kontrolünün bir adama bırakılmasını doğru bulmuyorum” diye yanıtlıyor.

KORKUYA HAYIR!
Hamiyet Abla lafa karışıyor: “62 yaşındayım, böyle kötü zamanlar görmedim. Kızım iki yıllık memur çok korkuyoruz. Her gün endişeliyiz, acaba işten atarlar mı diye. Her gün evden çıkarken tembihliyorum, aman kimseyle politika konuşma, internette bir şey paylaşma diyorum. Korkuyla yaşıyoruz. Biz de hayır diyoruz, yeter artık.” Gülay “Söyledikleri ile yaptıkları birbirini tutmuyor. Bin 400 lira ile geçinsinler görelim. Emeklilik de hayal, bunun için ‘hayır’ diyeceğim” derken, Lütfiye de “Şimdiye kadar bir işlerini görmedim. Emekliye faydaları yok, geçinemiyoruz, kocam emekli ama ikinci bir işte daha çalışıyor, yoksa hiç geçinemeyiz” diye anlatıyor.