Kadın cinayetleri ve ‘Ne yapmalı?’
Kadın cinayetleri en büyük yaramız. Her ay onlarca kadın için çeltik atıyoruz ölümlere. Burhaniye’de kadınların her biri bir ağaca isim oluyor.

Funda Akbaş, Ayten Erden, Şerife Küllü, Gamze Tanırkurt, Yeter Özdemir, Remziye Filiz, Figen Köçer, Ayşegül Bal, Saime Y, Ayşegül Biçer, Nurgül Engin, Zeynep Dikal, Pervil Çetin, Naime Yılmaz, Dudu Çapar, Hatice B, Rebiha Bükçüoğlu, Rabia Aydı, Fatma Şenses, Fatma Yılmaz, Hasret Kınma, Esra Gövem, Emine Kuru, Samaya K., Fatma Karabulut, Münevver Erkan, Elif Isparta, Pınar Ç... Edremit Körfezi’nde 2010 yılından bu yana erkekler tarafından öldürülen yirmi sekiz kadın... Anılarını, adlarını yaşatmak için Burhaniye’de Bağımsız Kadın Dayanışmasının dikip büyüttüğü korulukta, her birisi bir ağaca isim oldu. En büyük korkumuz koruluğumuzun giderek genişlemesi.
Körfez Bağımsız Kadın Platformu olarak, kadın cinayeti davalarını yakından takip ediyoruz. Öldürülen kadınların aileleri ile dayanışma halindeyiz. Fakat çok daha iyisi, öldürülen kadınların aileleri birbirlerini yalnız bırakmıyorlar, destek oluyorlar. Çalışmalarımızın medyada sıklıkla yer bulması sayesinde bilinirliğimizin artmasıyla birlikte, bize başvuran kadınların sayısında da artış oldu. Hukuki danışmanlık, ekonomik yardım alabilmeleri için rehberlik etmek gibi, şiddet mağduru kadınlara, ayakta kalmasını sağlayacak desteği vermeye çalışıyoruz.
Psikolojik, fiziksel, ekonomik ve cinsel şiddete maruz kalan kadınlarla yaptığımız çalışmalardan biz de çok şey öğreniyoruz. Ekonomik imkanlarının olmamasının kadını şiddete karşı koyamaz hale getirdiğini görüyoruz örneğin. Toplumun sorunlu ahlak anlayışının kadını cendereye soktuğunu ve neredeyse olayların tamamında sanığın/erkeğin savunmasını kadının ahlaki zayıflığına(!) bağladığını görmek bizi çileden çıkarıyor. Sanığın ‘iyi hal indirimi’, ‘haksız tahrik indirimi’ gibi gerekçelerle hak ettiğinden çok daha az cezalarla kurtulması, şiddet ve istismar suçlarını teşvik ediyor, ki bu suçların giderek arttığını görüyoruz. Ve elbette ki zaman zaman resmi ağızlardan da duyduğumuz ve her seferinde “Bu kadar da olmaz” dediğimiz, kadını erkeğin emrine amade bir köle, bir üreme makinesi, emirlere uymazsa erkekten gelecek her türlü cezayı hak eden ikinci sınıf canlı statüsüne sokan sözler, erkekleri cesaretlendiriyor.
Geçtiğimiz ay Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesi’nin Emine Kuru davasında, sanığa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vermesi, Emine Kuru’nun ailesini ve tabii ki bizleri umutlandırdı. Bu kararın kadın cinayetleri davalarında emsal olması gerektiğini düşünüyoruz.


NE YAPILMALI?
Öncelikle kadının işsizlik sorunu çözülmeli. Kadının kendisine ve çocuklarına bakabileceği, tek başına da ayakta kalabileceği bir kazancının olması, kadını çok daha cesur ve dirençli kılıyor. Zaten sırf bu nedenle, şiddet gören kadının çalışması, şiddet uygulayan erkek tarafından (koca, sevgili, ağabey, baba...) engellenmeye çalışılıyor.
Kadının ve erkeğin nitelikli bir eğitim almış olması, kadını şiddet mağduru olmaktan kurtaracak bir diğer önemli etken.
Kadına ve çocuğa yönelik şiddeti önleyecek yasal düzenlemeler derhal yapılmalı ve gereken tedbirler ivedilikle alınmalı. Bu anlamda yerel yönetimlere çok iş düştüğü kanısındayız. Her belediye bünyesinde kadın danışma merkezleri ve uygun yerlerde yeterli sayıda kadın sığınma evleri açılmalı. Bu merkezler, yasada ayrıntısı ile tanımlanmış fiziki şartlara uygun olmalı. Kadın danışma merkezleri, şiddet gören kadının ve çocuğun başvurusunu beklemeden, kolluk güçleri ile bağlantıya girerek şiddet mağduruna gerekli korumayı sağlamalı.

İlgili haberler
Kadın cinayetlerinde değişen bir şeyler var

Yaşı, mesleği, eğitimi ne olursa olsun aynı şiddetin hedefi haline geliyor kadınlar. Gerekçeler gaze...

Ağırlaştırılmış müebbet istenen Semra: Öldürmesem,...

Şiddetine maruz kaldığı kocasını öldüren Semra Özata adliyeye giderken “Hep erkekler mi öldürecek? B...

#EsraGövemİçinAdalet

Körfez Bağımsız Kadın Dayanışması tüm kadınları Esra Gövem cinayeti davasına çağırıyor.