Sosyalizmde sağlık: Önce çocuklar ve kadınlar!
Sovyetler Birliği, sağlık hizmetlerinin nüfusun tamamına ulaşmasını hedefleyen ve tüm hizmetlerin ücretsiz verildiği ilk ülkedir.

Sosyalizmde sağlık hizmetleri, kapitalist sistemde olduğu gibi devlet üzerinde ‘yük’ olarak görülmez; aksine insan ve toplum sağlığı önceliklidir. İşte bu nedenle, 1917’de Ekim Devrimi’yle kurulan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nde koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik verilmiş ve tedavi edici hizmetlerle bütünlük içinde ele alınmıştır.

Sovyetler Birliği, sağlık hizmetlerinin nüfusun tamamına ulaşmasını hedefleyen ve tüm hizmetlerin ücretsiz verildiği ilk ülkedir. Sovyetler aynı zamanda, Sağlık Komiserliği (Bakanlığı) oluşturarak, sağlık hizmetlerini merkezileştiren ilk ülkedir. Ülkenin Sağlık Bakanı Dr. Semaşko, sağlık hizmetlerinin devlet eli ile sunulmasını “devletin herkese gereksindiğinde ücretsiz ve nitelikli sağlık bakımı sağlama sorumluluğunu üstlenmesi” olarak tanımlamıştır.

Sağlık Hizmetleri bağlı cumhuriyetler dahil ülkenin en uç noktalarına kadar götürülmüş, yaygın halk sağlığı merkezleri ağı ile, önlenebilecek bütün sağlık sorunlarının denetimi ve kontrolü hedeflenmiştir. Sağlığın örgütlenmesi, ağırlıklı olarak yetişkin emekçi sağlığı, ana-çocuk sağlığı ve hijyen üzerinde yoğunlaşmıştır. Toplum sağlığının korunması ve geliştirilmesi için anne-çocuk sağlığı özel önemdedir.

DEVRİMİN İLK GÖREVLERİ
Ana-çocuk sağlığı hizmetlerini anayasasına geçiren ilk ülke olarak, annelik ve çocuk bakımı Sovyet bütçesinin ilk ödeme kalemlerinden kabul edilmiştir. Devrimin hemen ardından, 1917 yılının aralık ayında, çıkarılan kararname ile ‘Ana-Çocuk Sağlığı Departmanı’ kurulmuştur.

Ana-çocuk sağlığı hizmetleri, çocukları doğumdan erişkinliğe kadar izleme ve korumayı kapsamakta, kadınları da izleme ve korumayı amaçlıyordu. Yaygın olarak bulunan ana ve çocuk sağlığı dispanserlerinin yanı sıra kreşler, anaokulları ve diğer tüm öğretim kurumlarında ‘okul hekimlikleri’ oluşturulmuştu. 1931 yılında 3 bine ulaşan dispanserlerin çoğunda ‘süt mutfakları’ bulunuyordu.

Kırsal alandaki kolhoz ve sovhozlarda da kurulan bu ana-çocuk sağlığı merkezleri; bebek kliniği, 1-3 yaş çocuk kliniği, hamile kadın kliniği, tüberküloz uzmanı ofisi, cinsel yollarla bulaşan hastalıklar uzmanı ofisi, beslenme istasyonu, süt istasyonu, hukuksal danışmanlık ve danışma bürosundan oluşuyordu.

KADIN DANIŞMA MERKEZLERİ
Yine yaygın olarak örgütlenen ve 3-4 bin kadının bulunduğu bölgeye hizmet veren Kadın Danışma Merkezlerindeki hizmetler annelerin çalışması dikkate alınarak 08.00-20.00 arası sunuluyordu. Bu nedenle hekimler iki vardiya halinde çalışırdı.

Merkezlerde bulunan avukatlar, babanın yükümlülükleri ve anne-çocuk hakları hakkında danışmanlık hizmeti veriyordu.

GEBE EVLERİ
Gebe evleri ve hastaneleri ise komplikasyonsuz doğum yapılan hastanelerdir. Gebe evlerinde kalma süresi 9 gündü ve gerekirse uzatılabiliyordu. Doğum öncesi izin alan emekçilerin gebeliklerini geçirebilmeleri için çoğunluğu sendikalar tarafından kurulmuş gebe sanatoryumları da bulunmaktaydı.

Ayrıca hamile kadınlar başka sağlık sorunu olmadığı sürece 8-12 kez evinde ziyaret edilirdi.

Sovyetler Birliği’nde tüm doğumların gebe evlerinde yapılması için çabalanmıştır. Bütün yataklı tedavi kurumlarında yatakların yüzde 12.7 si gebeler için ayrılmıştı. Bunun sonucu olarak 1913 yılında bin doğumda 10 anne ölürken, 1959 yılında bu oran binde 0.49’a gerilemiştir.

ANNE DANIŞMA MERKEZLERİ
Anne danışma merkezlerinde, çalışma saatlerine göre hizmet veren Anne Okulları’nda kurslar verilirdi. Bu kurslara katılamayanlara mektupla eğitim, kırsal kesimlerde ise ebeler aracılığı ile eğitimler düzenlenmiştir. İçeriği hijyen, bebek bakımı ve beslenmesi üzerine olan bu eğitimler, kadınların eşlerine de verilirdi.

ÇOCUK DANIŞMA MERKEZLERİ
Çocuk danışma merkezleri, çocuk hastaneleri içinde yer alır ve bölgedeki kreş, anaokulu ve okullardan da sorumludur. Çocuklar doğumdan itibaren 15 yaşına kadar pediatrik hekimler tarafından takip edilmekteydi. Annenin 2 aylık izni bittiğinde çocuklar pediatrik hekimlerin de çalıştığı kreşlere kabul edilir ve 1 yaşından itibaren yılda 4-5 kez fiziksel muayeneden geçirilirdi. Diş hekimleri tarafından da ağız sağlığı hizmetleri verilirdi. Bir yaşına kadar süt ve ek gıdalar ücretsiz olarak sağlanıyordu.

Kırsal kesimdeki hastanelerde de kadın ve çocuk danışma merkezleri, süt mutfakları, daha az yataklı gebe evleri, sürekli ve mevsimlik kreşler ile anaokulları bulunmaktaydı.

YAYGIN EĞİTİM
Sağlık bilgisinin yaygınlaşması, önleyici sağlık hizmetlerinin gerçekleştirilmesi amacıyla tüm toplumun sağlık eğitimi planlanmıştı. Eğitimler sağlık kurumlarına gelenlere, ev ziyaretlerinde, Anne Okulları’nda gruplarca, hastanelerde topluca konferanslar yoluyla, gazeteler ve radyolar kullanılarak, kırsal kesimde sağlık kurumları ve gezici sağlık hizmetleri vb. yollarla yapılırdı.

Yurttaşların çocuklar ve sağlık için açılan kurumlardan haberdar olmaları, çocuklarını düzenli olarak götürmeleri için kulüp, fabrika, sendika toplantılarında, sinema ve tiyatrolarda sık sık duyurular yapılırdı.

KAPİTALİZM ÖLDÜRÜR, SOSYALİZM YAŞATIR!
Sömürü sisteminin olmaması, sağlık hizmetlerinin kâr getirici hizmetler olarak yürütülmemesi, tüm nüfusu kapsayan önleyici ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin bütüncül ve herkese ücretsiz olarak verilmesiyle; 1913-1940 yılları arasında ölüm hızı yüzde 40, çocuk ölüm hızı yüzde 50 oranında azalmıştır. 1913 yılında binde 268.6 olan çocuk ölüm hızı, 1960 yılına gelindiğinde binde 35.3 e gerilemiştir. Bebek ölüm hızı 1957 yılına gelindiğinde binde 45’e, anne ölüm hızı 1954 te yüz binde 54’e kadar düşmüştür.

1928 yılına gelindiğinde difteri aşısı olmayan çocuk sayısı yüzde 14’e kadar düşmüştür. 1917 yılında sadece 27 olan Ana-Çocuk Sağlığını Koruma Enstitüsü, 1925 yılına gelindiğinde 3 bin 655’e yükselmiştir.

Anne-çocuk izlenimlerinin düzenli yürütülmesi, gebe izlenimlerinin yüzde 100 olması, çocukların yüzde 91’inin anne sütü alabilmesi, aşılamanın zorunlu olması sayılabilecek diğer gelişmelerdir.

1913 yılında 32 yıl olan yaşam beklentisi 1926-27 yıllarında erkeklerde 44 kadınlarda 47’ye, 1968-69 yıllarına gelindiğinde erkeklerde 70 kadınlarda 74’e yükselmiştir.


HERKES İÇİN, KORUYUCU, KAPSAMLI, ÜCRETSİZ
Ana-çocuk sağlığı hizmetlerinin özellikleri şöyle sıralanabilir: 
- Tüm anne-çocuk sağlığı hizmetleri ücretsizdir
- Bütün bireyleri kapsayacak şekilde tasarlanmıştır
- İdari bakımdan erişkin hizmetlerinden ayrı programlar olarak ele alınır.
- Bir hekimin de sorumlu olduğu birimlerde yürütülür.
- Önleyici, klinik, eğitimsel, toplumsal, hukuksal ve çevresel etkinlikleri içeren kapsamlı programlar anne ve çocuğun sağlığını ve iyiliğini sağlamaya yöneliktir.
- Polikliniklerde anneler çocuk bakımı konusunda eğitilir.
- Temel program merkezi olarak planlanmıştır, yerel koşullara uyarlanabilir.

HAYAL DEĞİL: FABRİKA VE MAHALLE KREŞLERİ... İSTASYON KREŞLERİ... GECE KREŞLERİ...
Kadınların çalışma yaşamına ve sosyal hayata katılımının önemli engellerinden biri olan çocuk bakımı, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nde işyerleri ve mahallelerde kurulan kreşlerle çözülmüştür. Kreşler, anaokulları, açık havada eğitim veren diğer okullar ile yaz okulları, ebeveynlerin çocuk bakımı yükünü önemli oranda almıştır.

1914 öncesi 14 olan kreş sayısı, 1932 yılında 2000’e ulaşmıştı. Bu kreşler kentlerde 1 milyon 750 bin çocuğu barındırmaktaydı, köylerdeki kreşlerde de 50 bin çocuğa bakılıyordu. Çalışmayan annelerin çocukları da kreşe gitmekteydi. Annelerin çalışma düzenine göre bebek ve çocuklar, kreş ve anaokullarında 14 saate kadar kalabilirlerdi.

Kadınlara hamileliğinin 4. ayından itibaren fazla mesai yaptırılmamış, emziren kadın gece çalıştırılmamıştır. Fabrika işçisi bir anne, çalışma saatleri içinde iki kez, yemek izni sırasında da bir kez kreşe giderek bebeğini emzirebiliyordu.

Kadınlara doğum öncesi ve sonrası 56’şar günden toplam 112 gün ücretli izin verilirken, çocuklarına kendisi bakmak isteyen annelerin ilaveten 3 ay daha izin hakkı vardı.

Annelerin rahat seyahat edebilmeleri için demiryolu istasyonu kreşleri ve sosyal yaşama katılabilmeleri için gece kreşleri de açılmıştır. Sadece fabrikalardaki kreş yatak sayıları 1928 yılında 33 bin, 1931 yılında 130 bin, 1951 yılında ise 1.5 milyona ulaşmıştır.

‘İTİBAR’ VE İHTİŞAM DEĞİL İŞÇİLER İÇİN KULLANILAN SARAYLAR!
Sovyetler’de hayatın merkezi ev olmaktan çok kolektif hayatın yaşandığı alanlardı: Başta fabrikalar olmak üzere devlet çiftlikleri/sovhozlar ve kolektif çiftlikler/kolhozlar... İşyerleri ile yakından bağlantılı olan kreşler, ortak yemek salonları, dernekler, okullar, sendikalar, oyun ve spor alanları yaşamın kolektif alanlarıydı.

Sosyalist düzende koca, evin tek gelir sağlayanı olmayıp engeli olmayan her kadından kendi yaşamını çalışarak sürdürmesi beklenirdi. Eşit işe eşit ücret uygulanırken, hastalık sigortasından faydalanmada da kadın erkek ayrımı bulunmazdı.

Sovyetler’in Batum’dan Kırım’a kadar uzanan sahil şeridinde sağlık merkezleri ve dinlenme evleri bulunmaktaydı. Devrim öncesi Çar ve diğer soyluların kullandığı saraylar, devrimden sonra sanatoryum, bakım ve dinlenme evleri ve tatil tesisleri olarak kadın erkek işçiler tarafından kullanılmaya başlandı.

EŞİTLİK VE GÜVENCEYLE GENİŞLEYEN HAKLAR
1936 yılında kabul edilen Sovyet Anayasası’nın 122. maddesi şöyle der: “SSCB’de ekonomik, devletsel, kültürel, toplumsal ve politik yaşamın bütün alanlarında kadın erkekle eşit haklara sahiptir. Bu hakların gerçekleştirilme olanağı, çalışma, emeğinin karşılığını alma, dinlenme sosyal güvenlik ve eğitim hakkı konusunda erkekle eşit kılınmasıyla güvence altına alınmıştır. Kadının yükü anne ve çocuğun devlet koruması altında olması, çok çocuklu ve yalnız annelere devlet yardımı sağlanması, paralı hamilelik izni verilmesi, geniş bir doğum evleri, çocuk bahçeleri ve kreşleri ağının kurulmasıyla hafiflemiştir.”

Bu hükümle hem kadınların tam hak eşitliği hem de anne-çocuk bakımı ve hizmetlerinin anayasal güvence altına alınmıştır.

1944 yılında gebelere, evli olan-olmayan tüm annelere verilen hizmetlerin kapsamı genişletilmiştir. 1947 yılındaki kararname ile de çok çocuklu annelere ve evli olmayan annelere verilen ödemeler artırılmıştır.

Kaynaklar
Toplumcu Tıp (Sovyetler Birliği Deneyimi), Dr. M. Akif Akalın, Yazılama Yayınları, 1. Baskı, Kasım 2010
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nde Sağlık Hizmetleri, Özlem Özkan-Yüksek Hemşire, Toplum ve Hekim Cilt 18, Sayı 1, Ocak-Şubat 2003
Sosyalist Ülkelerde Sağlık Örgütlenmesi, Dr. Gazanfer Aksakoğlu, Toplum ve Hekim Cilt 2, Sayı 7, Temmuz, 1978
Kızıl Tıp Sovyet Rusya’da Toplumsallaştırılmış Sağlık, Sir Arthur Newsholme-John Adams Kingsbury, Çeviren Selçuk Görmez, Yazılama Yayınları, Birinci baskı, 2015 (İlkyazım tarihi 1932-33, İlk Basım tarihi 1933) 


İlgili haberler
Sovyetlerde eşitlik için adım adım...

Yasal düzenlemelerden, fiili eşitlik için atılan somut adımlara, eğitimden politikaya, kadınların to...

Sovyetlerde işçi sağlığı ve iş güvenliği: Çalışırk...

Ne yani çalışma yaşamı insan hayatı merkezli inşa edilemez mi? Burada kadın ve çocuklar ayrıca gözet...

Kızıl Ekim Fabrikası örneği ile Sovyetlerde kadın...

Sovyetlerde kadınların durumu, kadınların devlet idaresine, kamusal, ekonomik ve kültürel hayata akt...