Tarikat karanlığına çevrilen mercek: Kızıl Goncalar
‘Kızıl Goncalar, dini ya da dindar kesimi değil, tarikatların dini bir kılıf haline getirerek insanları kendilerine nasıl muhtaç bıraktığını ele alıyor.’

Fox TV’de yayınlanan Kızıl Goncalar dizisi, ilk bölümüyle Pandora’nın kutusu açılmışçasına ortalığı ayağa kaldırdı. Dizinin ilk bölümünün ardından KADEM ve İsmailağa Cemaati’nden açıklamalar peş peşe geldi. İsmailağa Cemaati “İslam’ın hükümleri ve değerleriyle hayattan çıkarılmasına yönelik çalışmaların başlatıldığı sürecin bir parçası” olarak diziyi ele alırken KADEM, “toplumun milli ve manevi değerlerini yıpratmaya yönelik hamle” diye ifade etti. Söz konusu dizinin afişleri, Şişli’de saldırıya uğradı, dizinin çekim yeri izinleri bir bir iptal edildi, set çalışanları güvenlik endişesi ile ek tedbirler almak zorunda kaldı. Tepki gösteren her kesim dizinin yayından kaldırılması için RTÜK’e çağrıda bulundu. RTÜK Başkanı ise Şikayetlerin titizlikle kayıt altına alınacağı açıklamasında bulundu ve son olarak diziye “toplumun milli ve manevi değerlerine aykırılık”tan yüzde 3 para ve 2 kez programı durdurma cezası verdi.

Peki her geçen gün üzerinde polemik çıkan dizi neden bu kadar hedef haline geldi?

KIZIL GONCALAR’IN GÖR DEDİĞİ…

Dizi künyesinde, seküler bir yaşam tarzını benimseyen Levent (Özcan Deniz) ile dini tarikat içinde yer alan Meryem’in (Özgü Namal) kaderlerinin kesişmesini konu alıyor. Dizinin hikayesinde de belirtildiği üzere farklı inanç biçimlerine sahip olan iki karakterin evlatları söz konusu olduğunda anne ve baba olmanın birleştirici gücüne dikkat çekmek isteniyor.

Kızıl Goncalar'ın hikayesi, “faniler” adlı bir tarikatın mensubu bir ailenin deprem sonrası memleketlerinin yaşanılmayacak durumda olması ile müridi oldukları tarikatın onlara sağladıkları “imkân” sayesinde farklı bir şehirde hayatlarını sürdürmeye çalışmaları ile başlıyor. Başka bir ifade ile dizideki hikâyenin başlangıç noktası; tarikatlara ya da cemaat gibi topluluklara bireylerin neden ihtiyaç duyabileceği üzerinden ilerliyor.

Aile deprem sonrası memlekette barınamayacak, ekmek dahi bulamayacak duruma gelmiş. Sıkı bir tarikat mensubu olmanın yanı sıra sadist ve mazoşist karakter özelliklerine sahip Naim, küçük bir kız çocuğu iken zorla evlendirilmek zorunda kalmış eşi Meryem ve eğitimine devam etmek isteyen ancak babasının ve mensubu olduğu tarikatın engelleri ile eğitim hayatına devam edemeyen kızları Zeynep faniler tarikatının sağladığı imkanla farklı bir şehre geliyor.

Söz konusu dizide yıllar önce ailenin ikiz bebeklerinden biri öldüğü sanılarak hastaneye bırakılırken, Meryem hastane sonrası dönüş yolunda bir bebeğinin daha olduğunu öğreniyor. Hastanede doktorluk yapan Levent ve eşi buldukları bebeğe kendilerinin daha iyi bir gelecek sunabileceği iddiası ile el koyuyorlar. İkizlerden biri zekası ve yeteneklerine rağmen tarikat engeline takılıp okula gidemezken, diğeri seküler ailenin elinde “proje çocuk” olarak yetişiyor.

HAFIZALAR TAZELENDİ

Hikayenin depremden sonra göç ile başlaması bizlere hafızalarımızda hâlâ taze olan 6 Şubat depremi sonrası yaşananları hatırlatıyor. Doğal afet sonrası elindeki imkanları vatandaşlarını kurtarmak için seferber etmeyen hükümetin, “Kız Kardeşlik Köprüsü”nü nasıl engellendiğine ve tüm bunlar yaşanırken tarikatların deprem bölgelerinde ellerini kollarını sallaya sallaya nasıl rahatça dolaşabildiğini, insanlara “sabır”, “şükür”, “kader” propagandaları yaptığına şahit olduk. Deprem sonrası çocuklarını “başlarında bari bir çatı olsun” umuduyla tarikat yurtlarına bırakmak zorunda kalan yoksul aileleri de hatırlayalım. Aslında bu dizi, yakın dönem yaşadıklarımızı yeniden hatırlattı…

Öte yandan dizi tarikatların içerisinde yer alan sosyal ve ekonomik organizasyona da değiniyor. Tarikat, aileye barınmaları için bir yer, kirayı ödeyebilmek için iş buluyor. Tarikatların kendi içerisinde yer alan ekonomik menfaat ilişkileri çerçevesinde kurulan “bağlılık” unsuruna da değiniyor dizi. Ve bu bağlılığın içine rant, daha fazla kâr etme hırsı girince pek çok şeyin nasıl sümenaltı edildiğini izliyoruz dizide. Bugün yoksulluk derinleşirken, cemaatlerin çaresizlikten nasıl faydalandıklarının da başka bir yüzü bu.

Söz konusu dizide, sağlık kurumu üzerinden devlete ait resmî kurumlarda tarikatların nasıl palazlandığını da izliyoruz. Tarikat yetkililerin devlete ait kurumlarında nasıl tanındığı bilindiği, “ricalarının” geçtiği “kırılmayan” kişiler olduğuna değinmekle kalmıyor dizi. Emniyette rica üzerine bırakılan tarikat mensupları da devlet kurumlarında tarikatların gizli eline işaret ediyor.

TARİKATLARA NE DOKUNDU?

Dizinin tepki çeken sahnelerinden biri kız çocuklarının, Kur'an okurken bir anda heyecanlanıp etrafta koşuşturmaya başlamaları ve Kur'anı bölmeleri sonucu kendilerine eğitimi veren hocanın şiddet uygulaması olmuştu.

KADEM ve tepki gösteren diğer topluluklar o küçücük kız çocuklarının neden eğitimlerine devam edemediğini deşmeden salt şiddet sahnelerini eleştiriyor. Aslında bahsettiğimiz kurumlar, diziyi ayakları yere dahi değmeyen küçücük kız çocuklarının eğitim haklarının elinden alınması ve zorla evlendirilmesi üzerinden değil, dini medresede hocaları tarafından uygulanan şiddeti teşhir ettiği için eleştiriyor.

Çocuk yaşta evlilik başta olmak üzere; kadınların sadece tarikat içinde yar alan dini eğitimlere gitmek zorunda olması, imam hatip liselerinde dahi okula gitme imkanlarının olmaması, tarikatı çiğneyip eğitimine devam eden kadınların söz konusu cemaatten dışlanması bu “hayali” tarikatta işleniyor. Kaldı ki bu hayali tarikata ihtiyaç bile kalmadan ülkede sadece çocuk yaşta zorla evlendirme ya da küçük yaştaki çocuklara yönelik şiddetin verileri ortada.

Dizi dini ya da dindar kesimi değil, tarikatların dini bir kılıf haline getirilerek insanları kendilerine nasıl muhtaç bıraktığını ele alıyor. Bu noktada KADEM’in yaptığı açıklamaya istinaden biz de buradan soralım; sahi neden tüm “kötülükler” tarikatlarda ya da yasa dışı dini eğitim adı altındaki kaçak yapılarda gerçekleşiyor?

Fotoğraf: Kızıl Goncalar Youtube kanalından alınmıştır

İlgili haberler
Cemaatler istedi, RTÜK ‘Kızıl Goncalar’a ceza verd...

RTÜK, Tarikatların hedefindeki "Kızıl Goncalar" dizisine de 2 kez program durdurma cezası verdi. Dev...

Çocuklar tarikatlara mecbur bırakılıyor

‘Milli Eğitim Bakanı açık açık ‘biz cemaat ve tarikatlarla berber eğitimde iş yapacağız’ derse merdi...

Kadınlar H.K.G. davasının karar duruşmasına çağrı...

H.K.G’nin 6 yaşından itibaren istismara maruz bırakılmasına ilişkin görülen davada karar duruşması 2...