‘Tarikat şeyhi kızımı istismar eden erkeği affetmemizi istedi’
Esenyalı’dan iki kız çocuğunun yaşadığı örnek tarikat eliyle çocukların hayatlarının nasıl da karartıldığını ortaya koyuyor. Şeyh, çocuğu istismara uğrayan babaya istismarcıyı affetmesini söylüyor.

Bazı coğrafyalar maalesef kadınlar ve kız çocukları için çile ve tutsaklık anlamına gelen bir yaşamı işaret ediyor. Bizim ülkemiz de özellikle son yıllarda artan kadın cinayetleri, çocuk istismarları açısından bu durumdan azade değil. “Bir kereden bir şey olmaz” anlayışı, “en az üç çocuk” isteyip rızasının sorulmadığı bir ülkede bu kadar cinayetin, istismarın olmasını da hayretle karşılayacak kadar saf değiliz.  

FAİLİ AFFET, KONU KAPANSIN!

Derneğe neredeyse her gün istismara ve şiddete uğramış çocuklar ve kadınlar ulaşıyor. Sizlerle bize ulaşan iki vakayı paylaşmak istiyorum. Dernek üyemiz aracılığıyla bize ulaşan Sevda’nın kızının yaşadıkları da bu vakalardan sadece biri… Sevda’nın kızı, dokuz yaşındayken aynı evde yaşadıkları 30 yaşındaki en küçük amcasının cinsel istismarına uğramış. Sevda, “Benim iki çocuğum var. Bu olay ortaya çıkmadan önce kayınlarımla birlikte oturuyorduk” diyor. Çocuğu defalarca istismar eden bu erkek, özellikle Sevda’nın ısrarlı çabaları sonucu 16 yıla mahkum olmuş.

Sevda’nın anlattıkları bu coğrafyanın bilindik gerici yüzlerinden biri olan tarikatlar ve cemaatlerin istismar olayında sergilediği tutumun aileyi nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor.

Sevda, “Pandemi döneminde başka bir suçtan cezaevinde olan büyük kaynımın dışarı çıkacağını öğrendik. Eski eşim ağabeyini eve getireceğini söyledi. Ben bu istismara seyirci kalan ve kardeşini destekleyen büyük kaynımın eve gelmesini istemediğimi söyledim. Bunun ardından eşim ile sorunlar yaşamaya başladım” diyor.

Hapisten izinli çıkan büyük kaynının daha önce üyesi olduğu tarikatın dergâhında kalmaya başladığını, eşinin dergâhta kalan ağabeyini ziyaret ettiğini ve tarikat şeyhi ile kızlarının istismar meselesini konuştuğunu söylüyor. “Eşim, kızımın yaşadıklarını şeyhe anlatıyor. Küçük kardeşinden şikayetçi olduğumuz için hapiste olduğunu söylüyor ve ‘Acaba iyi mi, kötü mü ettik’ diye soruyor. Şeyh de “Bu yapılan doğru değil tabii ama senin yaptığın da doğru değil. Bunun cezasını kul veremez. Sen ona hapiste bak, yoksa Allah hesabını senden sorar. Şikayetini de geri al” diyor. Eşim, şeyhle arasında geçen bu konuşmayı bana anlattı, ben de şikayetimden asla vazgeçmeyeceğimi eğer o vazgeçerse de boşanacağımı söyledim” diyor.

Bu konuşmadan sonra fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddete maruz kalan Sevda, eşinin eve para getirmediğini, istismarcı kardeşine para yardımı ve alışveriş yaptığını anlatıyor. Hatta eşi kredi borcu olan evlerini de satıp bir kısmını kardeşine vereceğini söylemiş. Dernek üyeleri olarak Sevda ve çocuklarıyla dayanışma gösterdik. Sevda, eşinden boşandı çocuklarıyla ayakta durmaya çalışıyor şimdi.

EL BİRLİĞİ İLE BİR ÇOCUĞUN HAYATINI KARARTTILAR

Bir dernek üyemiz üzerinden bize ulaşan ikinci olay da başka bir cemaatin yurdunda gerçekleşiyor. Ayşe, kapı komşusunun 12 yaşındaki kızını okuldan alıp bir cemaat yurduna verdiğini söylüyor. “Aile kız çocuğuna 6-7 yaşlarında iken türban taktırdı. Çocuk 12 yaşına geldiğinde de zorla tarikat yurduna verdiler. Çocuğu orada çarşafa soktular. Her hafta sonu eve geldiğinde annesine, ‘Ben oraya dönersem kendimi öldürürüm, erkek öğretmenler beni dövüyor’ dediği halde annesi oraya göndermeye devam etti” diyor. Ayşe, “Çocuk bana bir gün, okulda yaşadığı bir olayı anlattı. Kız arkadaşlarıyla adet üzerine konuştukları sırada bunu duyan erkek hocanın ‘Edepsizler, böyle konuşulmaz’ dediğini ve sopa ile sırtına vurduğunu söyledi. Çocuk 15 yaşına geldiğinde de oradaki bir öğretmenin yakını ile anne babasının rızası ile zorla evlendirildi” diyor.

Kız çocuğunun evlendiği günden itibaren eşinin ve ailesinin psikolojik ve fiziksel şiddetine maruz kaldığını anlatıyor: “Şiddete üç yıl dayanıyor, fakat bir gün kolundaki bir tane bileziğini yol masrafı yaparak başka bir ile kaçıyor. Orada bir iki gün parkta yatıyor, sonra bir restoranda bulaşık yıkama işi buluyor. İlk zamanlar orada uyuyor. İş yeri sahibi garsonluk yapabileceğini, böylece daha fazla kazanabileceğini söylüyor, ona destek oluyor. Ev tutuyor, okuması için teşvik edip açık öğretime yazdırıyor. Kendini toparladıktan bir süre sonra ailesinin yanına geldi. Kız kardeşinin de benzer bir akıbete uğrayacağından endişe ederek onu yanına alacağını, onu okutacağını ailesine söyledi” diyerek paylaşıyor tanık olduklarını Ayşe.

EL ELE VEREREK BU DUVARLARI YIKALIM!

Sizlerle paylaştığımız bu iki örneğin dışında başka istismar olaylarına da şahit oluyoruz. Özellikle yoksul ailelerin çocuklarının başına gelen bu olayların benzerlerinin başka cemaat yurtlarında da yaşandığını biliyoruz. Aladağ’da bir cemaatin yurdunda çıkan yangında ölen güzelim çocukları ve ailelerini, en son sağır sultanın bile duyduğu 12 yaşındaki kızı istismar eden dedesi yaşındaki tarikat liderini düşünüyorum. Bu şeyhlerden biri istismarcı, diğeri de istismar suçlusunun hapiste olmamasını savunuyor. İktidara yakın olan bir gazetenin - sözde- yazarı da benzer cümleler kuruyor. Üniversitelere atıfta bulunarak gönüllü birliktelikleri ahlaksızlık olarak tanımlıyor. Kamuoyunun tarikatlar kapatılsın haykırışlarına “Biz şu ahlaksızlığa rağmen üniversiteler kapatılsın diyor muyuz?” diyerek karşılık veriyor. Ülkede tecavüz ya da kadın cinayeti olunca kadının ne giydiğine, yaşam tarzına laf eden bu güruh çocukların, kadınların geleceklerini karartmak için el birliği ile uğraş veriyor.

Kadınların coğrafyalarının kader olmaktan çıkması gereken bu süreci daha fazla mücadele daha fazla dayanışma ile yeneceğimize inanıyorum. İnsan olmanın hukuku ile el ele verdiğimizde yıkamayacağımız duvar, aşamayacağımız engel yok. Birbirimizi kuşatarak çocuklarımıza daha güzel günler bırakmak ellerimizde.


İlgili haberler
Yurtta yetişen Lale’yi ölüme mahkûm eden bir düzen...

Yurtta yetişen, devlete emanet edilen çocukların kaderi hep mi aynı olur? Lale de Aleyna da ölmeyebi...

Yurtlar gerçeği: Devletin çocuk bakımının dönüşümü

Bakıma muhtaç çocukların devlet korumasında olduğu yurtlar ve kurumlar yeniden gündemde. Bu kurumlar...

Yokluğun, yoksulluğun çocukları ölüme götürdüğü ye...

Tek seçenek olan cemaat yurtlarına bilmeden evlatlarını gönderen ana, babaların yüreği yandı Aladağ’...