DERGİMİZDEN

Devlet hastanelerinden randevu bulmak neredeyse imkansız. Maalesef özelde doğum yapmak zorunda kaldım, zaten buna mecbur bırakıyorlar. Aldığım doğum parası, özel hastanenin ücretini bile karşılamadı.

‘Bırakın kaç çocuk yapacağımıza karar vermeyi, önce doğurduğumuz çocuklara sahip çıkın. Eşit, sağlıklı bireyler olarak topluma kazandırılmaları için gerekenleri yapın.’

Aile yılının iktidar açısından en temel başlıkları ise nüfus politikaları ve kadınların esnek çalışması oldu. Ama işçi ve emekçi kadınlar da boş durmadı. Gelin aile yılının ilk dört ayına bakalım...

Bir işçi, yaşadığı depremin ardından kaleme aldığı bu mektupta, patronların kâr hırsı uğruna nasıl ölümle burun buruna geldiklerini, nasıl değersiz hissettiğini anlatıyor.

Depremin ardından fabrikada sadece 10 dakika dışarı çıkmalarına izin verilmiş, sonra yeniden iş başı düdüğü çalmıştı. Kimse ölmediğine göre çalışmaya devam.

Nejla yaşamı ve hayalleri kâr ve rant uğruna çalınan kadınlardan yalnızca biri. Bir yandan hurdacılık yaparken bir yandan toplumda, ailede yaşadığı tüm sorunları göğüslemeye çalışıyor.

‘Yoksul ailelerle çevrili bir ortamda, kadınların ve kız çocuklarının hapsedildiği cenderenin çok iyi tasvir edildiği roman, mizah ve trajediyi harmanlayan bir anlatıma sahip.’

Nilüfer derneğimize gelen, sokakta gördüğümüz binlerce kadından biri. Bir şekilde kurtulmuş, derneğimizle tanışmış ve şimdi dayanışmayla değişimin ve değiştirmenin bir parçası oluyor.

Ravensbrück Nazi kampı, sıradan kadınların nasıl işkencecilere dönüştüğünü gösteren korkunç bir örnek olduğu kadar kampta tutsak edilen kadınların hayatta kalmak için yürüttüğü mücadelenin de örneği.

'Bu sömürü düzeni her birimiz için ölüm ve sefaletten başka bir şey getirmiyorsa bu düzeni yaratanlara karşı bir bağımsızlık mücadelesini örgütlemekten başka bir seçeneğimiz kalmıyor.'

‘Emek emek kurduğumuz topluluğumuzu eften püften bahanelerle kapatmalarına, örgütlülüğümüzü dağıtmalarına izin vermeyeceğiz.'

‘Genç kadınlar hem eylemlerde en önde duruyorlar, hem forumlarda sözünü söylemekten çekinmiyorlar, hem de mücadeleyi büyütmek için bir sonraki adımı atmada daha cesaretli davranıyorlar.’

Geçmişten yazılıp cam şişe ile kumsala bırakılmış bir not gibi olsun bu yazı. 3 Mayıs Cumartesi günü tüm kız kardeşlerimizi selamlıyoruz.

Göremediğimiz Tüm Işıklar, bugün de görmezden geldiğimiz, duymadığımız veya anlamadığımız pek çok şeyin metaforu haline geliyor.

Aynı okuldayız. Aynı koridordan geçiyoruz, aynı sorunlara sessizce bakıyoruz. Yapılanlar yanlış geliyor, söylenen sözle, yapılan işler, bizi düşündürüyor… Ama sonra zil çalıyor, derse giriyoruz.

Şimdi de suçumuz kadın olmaktı. Ben ehliyet aldığımda kırk iki, yüzmeyi öğrendiğimde kırk beş yaşında bir kadındım. Başka kadınlar tarafından desteklenerek o da.

Sebze candır, sindirimi kolaydır, bünyeye zararı yok, faydalı, kilo neyin de yapmıyor diye diye içimiz dışımız ot oldu demek isterdim ama işte kavuşmamıza engel olanlar utansın.

Bir yandan “Peki bundan sonra ne yapacağız?” sorusunun yanıtını hep birlikte ararken, dergimizde kadınların verdiği yanıtlar, ilerisi için aydınlık bir rota oluşturuyor.

İşte dergimizin nisan sayısı 1 Mayıs’a giderken birçok mahalleden, üniversiteden, fabrikadan, iş yerinden kadınların 'Buradayım, mücadeleden vazgeçmiyorum' çağrıları de deneyimleriyle dolu.

Şimdi milyonlardan aldığımız ve güçle 1 Mayıs’ı örgütleme zamanı, taleplerimizle alanlardan dolup taşmak, insanca, şiddetsiz ve özgürce bir yaşamı birlikte kurma zamanı.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.