Ekmek ve Gül dergisi mayıs 2022 sayısı

Ekmek ve Gül Mayıs 2022 sayısı

Ve mayıs sayımızla o kilitli kapıları bir bir açıyoruz kapanmamak üzere, iyi bir gelecek için, emeğimizin karşılığını almak, özgür olmak, yarına güven duyabilmek için…

Kapıları açacak anahtarlar elimizde…

‘Mayıs sayımızla kilitli kapıları bir bir açıyoruz kapanmamak üzere. Soruları birlikte sorup, yanıtları birlikte arıyoruz o kapıların ardında...’

Daha güçlü, daha örgütlü bir mücadele için soru anahtarı

İşçi sınıfının ihtiyacı politika, kadın işçilerin ihtiyacı daha çok politika. Soru anahtarı az çok ortada, cevap anahtarı sınıfta!

Yeni bir örgütlülük ve iyi bir sözleşmeyle ilk 1 Mayıs

Kısa süre önce Genel- İş İzmir 7 Nolu Şubede örgütlenen ve ilk defa TİS imzalayan Kemalpaşa Belediyesi işçisi Evrim, 1 Mayıs’ı ilk defa sendikalı olarak Kemalpaşa’da kutladı. İşte duyguları…

1 Mayıs mektupları: Kendimizi güçlü hissettiğimiz bir birliktelik

1 Mayıs kutlamalarına ilk kez katılan kadınlar yazdı…

Farklı fakültelerde dertler farklı ama çok da ortak!

İstanbul Aydın Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü farklı fakültelerden kadınlarla toplaştı, sohbetlerden öne çıkanlar ise bölümlere göre özgünleşse de aslında bir o kadar da ortak.

Bir kadın tek başına neden ev kiralayamaz?

‘Eve erkek gelecek mi?’, ‘Burası aile apartmanı’… Bunlar kiralık ev ararken her genç kadının duyduğu sözler. Malatya’dan Berfin, insanı çıldırtacak ev arama macerasını anlatıyor.

Okumak için çalışıp, çalıştığı için okuyamamak

Yaşadığı şehirde geçimini sağlayabilmek için genç kadınlar okurken çalışmak zorunda kalıyor. Taciz, mobbing, ucuz işçilik…

Yediğimiz lokmayı saymadığımız, part time işlerde tacize uğramadığımız bir öğrencilik!

Kadın öğrenciler hem ekonomik krizden hem de ailevi sorunlardan dolayı part time çalışıyor. Bazıları ailesine yük olmak istemiyor. Bazıları da ailesine karşı güçlü durmaya çalışıyor.

Işıltılı sahnelerin bir de arkası var…

Spot ışıklarının arkasında, sevdiğimiz şarkılar önümüze gelirken bir üretim süreci var. Bu üretim sürecinde, o sahne arkalarında kadın sanatçılar, kadın müzik sektörü emekçileri neler yaşıyor?

6 dil bilen, fazla ‘kalifiye’ olduğu için iş bulamayan bir işsizim

İki üniversite diploması, 6 dil, bir sürü sertifika… L.E. için bunlar iyi bir iş bulmasına yetmemiş. Soruyor: Bizim kaçıp gitmememiz için bir şey yapmayı düşünüyor musunuz?

6 buçuk saat kölelik yarım mesai mi sayılacak?

İki büronun temizliğine, çayına bakıp, karşılığında yol yemek dahil 2100 lira almaya ‘tamam’ demesi beklenen bir kadın anlatıyor…

Fabrika sahibi değilsen buraya bir bak!

Yeni mezun kadın mühendisler sefalet ücretlerine, sürekli ayrımcılığa maruz kalarak çalışmak zorunda bırakılıyor. İşyerinde ‘beyaz yakalı-işçi’ gerilimini ortadan kaldırmanın formülünü veriyor Açelya.

Sendika dışına itilen kadınlar

Kadınların sendikalarda örgütlenmesi bakım yükü, cinsiyetçi bakış açısı gibi sebeplerle zaten zor. Sendikal bürokrasi ve ataerkil zihniyet kadınların sendikalarda aktif rol almasını kolaylaştırmıyor.

Sağlık emekçileri: Ateş düştüğü yeri değil hepimizi yakıyor

Sendikalar işyerlerini dert etmeyince, işyerinde yaşanan sorunlardan, kadınların taleplerinden bihaber genel-geçer açıklamalarla, kendi söyleyeceği sözün söylenmesini dert ederek geçiştiriyorlar.

İnsani Şeyler: Evet, her şey sınıfsal!

Filmin başarısı sınıfsal tepkileri çok iyi vermesinde ve aslında yaşananların hiçbirinin toplumsal koşullanmaların dışında tek başlarına değerlendirilemeyeceğini düşündürmesinde...

68’den günümüze mücadelenin öznesi kadınlar

68’de de 78’de de kadınlar mücadelenin ayrılmaz bir parçasıydı, inanmışlıklarıyla, değiştirici gücün bir parçası olarak kendi iradeleri ve ataklıklarıyla militanıydı.

Rosa’nın çaresizlik resmini silen silgi

Küçük yaşında hayatın zorluklarıyla karşılaşan Rosa, Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği ile tanıştıktan sonra yaşamının bambaşka bir yola nasıl evrildiğini anlatıyor…

Şiddet bedenimin ayrılmaz bir parçası gibiydi

Kadro mudur beklediğim yoksa Azrail mi bilmiyorum. Ama şunu iyi anladım ki ne hükümet, ne karakol ne yargı bizi koruyor. Güvenceli işiniz, insanca yaşayacak ücretiniz yoksa mahalle bile değiştiremiyor

Kadınların ‘hata’ları mı, hayatın adaletsizlikleri mi?

Biz yaşamak için ekmek, ruhumuz için gül istiyoruz derken romantik bir akşam yemeğini mi kast ediyoruz? Aşkın ve sevginin eşitler arasında olması gerekmez mi?