Avusturya'nın faşizmden kurtulması için Alman işgalcilerine karşı mücadele eden Rosa Ratzi Hofmann ile tanışın.

Politikacı, antifaşist Jeanette ve iki kızı, II. Dünya Savaşı boyunca 1945 yılına kadar çeşitli gettolar ve kamplarda bir cehennem hayatı yaşadı.

Faşizme karşı direnen kadınlardan Polonyalı Krystyna Wituska, ülkesinin Alman işgalinden kurtarılması için direnişte aktif rol almıştı.

Tanınmış kadın hakları savunucusu Germanist Florence Hervé faşizmin yenilgisinin 75. yıl dönümünde Avrupa’da faşizme karşı direnişin kadınlarını yazdı.

Almanya'da faşizme karşı Hamburg ve Münih Beyaz Gül (Weissen Rose) örgütü içinde mücadele eden Traute Lafrenz ile tanışın…

Komintern’in en yetenekli devrimcilerinden Olga Benario oldukça ciddi görevler üstelendi, faşizme karşı mücadele eden Benario ne yazık ki faşizmin kurbanı oldu.

İnsanlık tarihinin en vahşi dönemine tanıklık eden, bu vahşilikleri yaşamında da deneyimleyen Kaethe Kollwitz devrimci bir kadındı.

Helene Heyckendorf 15 Kasım 1893'te Hamburg'da doğdu. 21 Nisan 1945'te Neuengamme toplama kampında asıldı.

Faşizme karşı korkusuzca direnen ve Yahudileri kurtaran Veteriner Kontes Maria von Maltzan 25 Mart 1909'da doğdu.

Sürekli faşizm kelimesini duyan çocuklar dönüp soruyordur, ‘faşizm ne’ diye... İşte çocuklara, gençlere, büyüklere faşizmin çizgi roman ile anlatımı.

Rada Vranješeviæ, Diamando Kumbaki, Liri Gero, Vela Peeva, Hanna Sawicka; faşizmin yenilgiye uğratan kadınlardan, hayatları hala ilham veriyor.

“Dizlerimiz üzerinde yaşamaktansa ayakta ölmeyi yeğleriz.” Bu sözler İspanya’nın en tanınmış komünisti Dolores Ibárruri’nin... Tutkulu ve mücadele dolu bir hayatı oldu, faşizme geçit vermedi.

Çünkü insan için kendisini özgür hissetmek ve mahrum edildiği haklar uğruna mücadele etmek bir ihtiyaçtır. Biz kadınlarınsa daha da fazla nedenimiz vardı. Faşizm, bizim istediklerimizin tam tersiydi.

Nazi faşizmine karşı mücadelede tıpkı Sovyet kadınları gibi en önde yürüyen ve Nazilerin korkulu rüyası olan Bulgaristanlı kadınları ve ‘kahraman Sonya’yı tanıyalım.

Kimisi partizan olan, kimisi şehir ve köylerde yaşamını sürdüren İtalyan kadınlar, savaş sona erene kadar fabrikalarda, ofislerde grevler örgütledi, faşist birlikleri engellemek için barikatlar kurdu.

İtalyan faşizmine ve Nazi işgaline karşı çıkan, şarkıları ve kıyafetleriyle bugün bir külte dönüşmüş olan pirinç işçisi İtalyan kadınların hikayesi.

Açıkça yabancı düşmanlığı yapıyorlar, kadınların geleneksel rollerine övgüler diziyorlar, korkuya oynuyorlar. Bu kadın figürler aşırı sağın yükselmesinde nasıl bir rol üstleniyorlar?

Kimi zaman çocukların “ekmek” diye bağırışı yükselir gravürlerinden, kimi zaman bir annenin ölü çocuğunun çıplak bedenini sararkenki acısını çarpar suratınıza... “Artık kimse savaşta ölmemeli”

Hepsi 20’li yaşlarında gencecik kadınlar. Ölüm kusan savaşın ortasında uçaklarıyla Nazileri canından bezdirdiler. Hem de erkeklerin tüm küçümsemelerine aldırış etmeden. İşte Gece Cadılarının öyküsü...

Savaşın insan doğasına, özellikle de kadın doğasına ne kadar zıt olduğunu, ama aynı zamanda faşizm karşısında verilen savaşta kadınların tereddütsüz tutumunu ve başarısını anlatan bir roman.