25 Kasım’a giderken | Haklarımız, hayatlarımız ve birbirimiz için sokaktayız
Pandemi koşullarının ağırlaştırdığı sorunlarla 25 Kasım’a hazırlanan kadınlar cinayetlere, şiddete, istismara, eşitsizliğe, yoksulluğa, güvencesizliğe karşı talepleriyle birçok ilde alanlara çıkacak.

Tam 60 yıl önce Dominikli Patria, Minerva ve Maria Mirabel kız kardeşlerin, yani Kelebeklerin ülkeyi 30 yıl boyunca baskı altında tutan diktatör Trujillo’ya karşı mücadelesi, diktatörü çok korkutmuş olmalı ki; 25 Kasım 1960’da 3 kız kardeş devlet güçleri tarafından tecavüz edilerek öldürüldü. Kadınların baskıya karşı mücadelesinin böylelikle sindirileceğini düşünen diktatör çok yanılıyordu. Bu katliamın ardından patlayan öfke, diktatörü tam 1 sene sonra düşürdü. Kadınlar, 1981 yılından bu yana her 25 Kasım’ı kadınlara yönelen şiddet ve baskıya karşı dayanışma ve mücadele günü olarak eylem takvimine işledi.

Bu yıl 25 Kasım’ı pandemi koşullarının ağırlaştırdığı sorunlarla karşılıyoruz. Kadınlar 25 Kasım’da kadın cinayetlerine, şiddete, istismara, eşitsizliğe, ayrımcılığa, krizin ve pandeminin giderek derinleştirdiği yoksulluğa ve güvencesizliğe karşı talepleriyle Türkiye’nin birçok ilinde alanlara çıkacak. Kimi yerlerde ise pandemi bahane edilerek kadınların sokak eylemleri yapmasının önüne geçildiğini görüyoruz. Ancak bu koşullarda dahi kadınlar 25 Kasım günü yan yana gelmenin, seslerini buluşturmanın yol ve yöntemlerini buluyorlar.

İstanbul, Ankara ve İzmir’de her yıl olduğu gibi bu yıl da 25 Kasım eylemlerini ortak bir biçimde örgütleyen platformlardan kadınlara mikrofon uzattık. Bu yılın özgünlüklerini, gündemde olan konuların ne olduğunu konuştuk. 25 Kasım 2020’nin öngününde kadınların sorunları, değerlendirmeleri, talepleri ve mücadele çağrıları şöyle:

‘HAKLARIMIZIN, KAZANIMLARIMIZIN GÜVENCESİ BİZİZ’

Şenay KUMUZ/ 25 Kasım Kadın Platformu: Hayatın her alanında kadınların yaşadığı baskı, şiddet, işsizlik, emeğimizin sömürülmesi, kadın cinayetleri gibi sorunlar pandemiden önce de vardı, bu sorunlar pandemiyle birlikte daha da arttı. İlk başta söyleyeceğimiz ev içi şiddet. Kadınların ve çocukların yaşadığı şiddet ve buna karşı acil önlem alınması talebi kadın örgütlerinin çabalarıyla gündeme geldi. Ama devlet “şiddet rakamlar düştü” açıklamalarıyla gerçeği gözlerden kaçırmaya, İstanbul Sözleşmesi, nafaka hakkı, şiddetten korunma hakkı gibi haklarımızı tırpanlamaya çalıştı. Ekonomik krizle birleşen pandemi sürecinde kadın işsizliğinin, yoksulluğunun da arttığını görüyoruz. Her bakımdan fatura kadınlara çıkarılmış durumda.

25 Kasım Kadın Platformu olarak biz yaklaşık bir aydır çalışma yürütüyoruz. Her yıl 25 Kasım sürecinde bir araya gelerek, kadınların taleplerini, mücadelesini dile getirdiği bir platform olarak varlığını uzun yıllardır sürdürüyor 25 Kasım Kadın Platformu. Uzun yıllardır Taksim’e yapılan çağrılardan farklı olarak bu yıl pandemi sebebiyle Kadıköy’e çağrı yaptık. Çağrımızın karşılık bulacağından eminiz; çünkü ağırlaşan sorunlar karşısında yan yana durarak, sokaklarda olarak “artık yeter” demek isteyen binlerce kadın var. “Hayatlarımızın, haklarımızın, kazanımlarımızın güvencesi biziz, biz buradayız” demek için 25 Kasım günü direnişimizin maskelerini takarak, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması ve katledilen tüm kadınlar için 19.30’da Beşiktaş İskelesinde olacağız.

‘EMEĞİMİZDEN, BİRBİRİMİZDEN, MÜCADELEMİZDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ’

Cansu ERTAŞ/Ankara Kadın Platformu: Geçen seneden bu yana kadınların gündeminde artan kadın cinayetleri, emek sömürüsü ve pandemi koşulları var. Çok fazla kadın cinayeti yaşandı 2020 yılında da. Hasta, yaşlı, çocuk bakımı da yine bu süreçte kadınların üzerine kalan yükler oldu. Kadınların artan bu ev içi yükü kendilerine zaman ayıramamasını da getirdi. Psikolojik olarak çok fazla bunaldıklarını, kendilerini bir makine gibi hissettiklerini yansıttılar bize kadınlar. Çalışma yaşamında da ilk işten çıkarılan yine kadınlar oldu. Tabii ki bu süreçte krizin etkisiyle de birlikte kadınların yoksullaşmasından da bahsedebiliriz. Yoksullaşan kadınlar gündelik işlere, parça başı işlere yöneldi. Çocukları uzaktan eğitim olanaklarına erişemeyen kadınlar bu çaresizliğin içinde kendi çarelerini yaratmaya çalıştı, eksiklikler dertleri katladı. Şiddete maruz kalıp şiddet faili evde olduğu için yardım talep edemeyen ve öldürülen kadınların haberlerini duyduk. 2020 25 Kasım’ını bu gerçeklerle karşılıyoruz.

Ankara Kadın Platformu olarak “Sesimiz yankılansın” şiarıyla bu yıl 25 Kasım’da emeğimizden, kimliğimizden, birbirimizden, mücadelemizden, sokaklardan vazgeçmediğimizi haykırarak bu sesi sokaklarda yankılandıracağımızı söylüyoruz. Çünkü saydığımız sorunlara karşı temel mesele, mücadeleden vazgeçmemek, yan yana durmak, taleplerimizi dile getirmek. Pandemi koşullarında herkesin can derdinde düşmek zorunda kaldığı bir ülke yaratan iktidar, bunu fırsat bilip haklarımızı tanımlayan ve devlete yükümlülükler veren İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya attı, zorlu koşullara rağmen yan yana durarak püskürttük. Aynı biçimde çalışma yaşamındaki haklarımızı gasp etmeye yönelik torba yasayla karşımıza çıktı, büyük tepkiler gösterdiğimiz için geri çekildi. Demek ki; sözümüzü, öfkemizi birlikte ifade edebildiğimiz koşullarda saldırıları durdurabiliyor, kazanımlarımızı koruyabiliyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasını, emek sömürüsünün son bulmasını, esnek, güvencesiz çalışmanın ortadan kaldırılmasını talep ediyoruz. Kız kardeşlerimizin, birbirimizin hayatlarından endişe etmeyeceğimiz bir yaşam istiyoruz ve tüm bu taleplerle 25 Kasım’da Ankara’daki tüm kadınları 18.30’da Çankaya Belediyesi önünde olmaya çağırıyoruz.

ÇARE BİRLİĞİMİZDE, HER KOŞULDA MÜCADELE ETME AZMİMİZDE

Nuray ÖZTÜRK/İzmir kadın Platformu: İzmir Kadın Platformu olarak 1.5 ay öncesinden planlar yapmış, 25 Kasım’a giderken İzmirli kadınlara seslenmek, daha çok kadına ulaşabilmek için bir takvim çıkarmıştık. Atölye çalışmaları, fotoğraf sergileri, film gösterimleri gibi bir dizi etkinlikler planlamıştık ancak İzmir depremi sonrası bunları gerçekleştirmenin imkanı olmadı. Pandemiden, ekonomik krizden, işten atmalardan, iş yerinde yaşanan baskıdan, mobbingden, artan ev içi yükten, şiddetten en çok kadınlar etkilenirken depremin sonuçları da şiddet kadar ağır oldu. Daha önce çalışma yaşamı içinde hiç bulunmamış 50-55 yaşlarındaki kadınlar yoksulluktan dolayı çalışmaya başladılar. Bunların büyük bir kısmı kayıt dışı ve güvencesiz işlere yöneldi. Pandemi süreci kadınların yaşadığı sorunları daha da derinleştirdi. Depremi yaşayan kadınlar korku, kaygı, kayıpların acısı yanında bundan sonra hayatlarını nasıl sürdüreceklerine ilişkin büyük dertler taşıyorlar ve bunun en temel sebebi de işsizlik. Çocuklarına tek başına bakan kadınlar açlıkla yüz yüzeydiler ve “Çadırlarda 3 gün de olsa karnımızı doyuruyor olmak bizim için çok önemli” diye tarif ettiler yaşadıklarını.

İzmir Kadın Platformu olarak tüm zorluklara rağmen kadınların yaşadığı artan şiddeti, yoksulluğu ortaya sereceğimiz, taleplerimizi dile getireceğimiz bir 25 Kasım’ı örgütlemekten vazgeçmiyoruz. Bizi yalnızlaştırmaya, dayanışmadan yoksunlaştırmaya, can derdine düşüp mücadeleden uzak tutmaya çalışan tüm iktidar politikalarına karşı çarenin bizim birliğimizde ve her koşul altında mücadele etme azmimizde olduğunu biliyoruz. Bugün; 25 Kasım’da dile getirilebilecek tüm sorunlar tüm kadınların dilinde, aklında ve her an karşısında. Artık mesele, hepimizin çok derinden yaşadığı bu sorunlar karşısında yan yana gelmekte, örgütlenmekte. Buna; pandemi koşullarında daha çok ihtiyacımız var. Bu nedenle kadınları hem örgütlenmeye hem de örgütlü mücadeleyi birleştirmeye davet ediyoruz. “Her neredeysek orada, ne yaşıyorsak bunların ortaklığında gelin sözümüzü hep birlikte söyleyelim” diyoruz. 25 Kasım günü 18.30’da Alsancak Halkbank önünde olacağız.


YOKSULLUĞA, İŞSİZLİĞE, ŞİDDETE, HAK GASPLARINA KARŞI MÜCADELE
■ 2020 yılının ilk 10 ayında 397 kadın öldürüldü. 151’i “şüpheli ölüm” olarak kaydedildi. Kadınlar en “güvenilir” yerlerde ve yakınları tarafından öldürüldü.
■ Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu acil yardım hattına “evde kal” çağrılarının yapıldığı mart, nisan ve mayıs aylarını kapsayan 3 aylık dönemde, 2 bin 125 kadın başvurdu.
■ Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından kullanıma sunulan Kadın Destek Uygulamasından (KADES) elde edilen veriler doğrultusunda bu yılın 10 aylık döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre koruyucu tedbir kararı yüzde 46, şiddet uygulayanlara yönelik önleyici tedbir kararı yüzde 70 oranında arttı.
■ Kadın cinayeti davalarında yargı erkekleri kollayan, kadınların öldürülmesinden neredeyse kadınları sorumlu tutan kararlar vermeye devam etti. Adaletsiz yargı kararları cinayetlerin artmasında bir etken oldu.
■ Pandemi bahanesiyle çıkarılan İnfaz Yasası ile birlikte kadın cinayeti, kadına yönelik şiddet, çocuk istismarı failleri serbest bırakıldı. Bütün uyarılara rağmen kadınlar ve çocuklarının yaşamlarını hiçe sayan salıvermeler neticesinde yeni ölümler ve yeni şiddet olayları yaşandı.
■ Kadınları şiddetten korumak için çıkarılan 6284 Sayılı Şiddetin Önlenmesi Kanunu ve İstanbul Sözleşmesi “kadınlara çok fazla hak tanıyor, erkekler mağdur ediliyor” diyerek hedefe kondu. Sözleşmeden çekilme tartışmaları yapılırken; AKP’nin bu hamlesine karşı Türkiye’nin dört bir yanında sokağa çıkan kadınlar iktidara geri adım attırdı.
■ Kadınların nafaka hakkının ortadan kaldırılması için çalışmalar devam etti. Pratikte kadınların büyük kısmı şiddet dolu evlilikleri sonlandırmak için yasal pek çok haklarından vazgeçerken, “Bir gün evli kalanlara bile süresiz nafaka ödeniyor” propagandası devam etti.
■ Kadınları şiddete maruz kaldıkları ortama mahkum edecek olan ve İstanbul Sözleşmesi’ne aykırı olan aile arabuluculuğu da yine son dönemde gündeme getirilen konulardan biri. Adalet Bakanı aile arabuluculuğu sistemine dair yapılan çalışmalarda da sona yaklaşıldığını söyledi.
■ Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğünün 2019 faaliyet raporu, 3 milyon 282 bin 975 hanenin sosyal yardım aldığını ortaya koyarken sosyal yardıma muhtaç ailelerin 2020’de daha da arttığı ön görülüyor. Sosyal yardım alanların büyük kısmı kadınlar.
■ Ekonomik kriz ve pandemi özellikle kadınların çalışma hayatındaki zorlukları katlayarak artırdı. Geçim derdinin, işsizlik sorununun büyümesi, örgütsüzlüğün yaygın olması işyerinde ve evde artan şiddet karşısında kadınların daha güvensiz ve güvencesiz kalmasına neden oldu.
■ İşyerinde mobbing, hakaret, taciz, kötü muamele arttı.
■ DİSK-Ar’ın yaptığı bir araştırma kadınların gelirlerinde önemli bir düşüş yaşandığını ortaya koydu. Kadınlar erkeklerden yüzde 31 oranında daha az gelir elde etti. 2006 yılında yüzde 12 olan fark yüzde 20.7’ye yükseldi.
■ Bu dönemde kadın işsizliği de arttı. DİSK-AR Kasım 2020 İşsizlik ve İstihdam rakamlarına göre; kadın işgücü yüzde 7, kadın istihdamı yüzde 5.1 azaldı.
■ Ücretsiz izin uygulamalarının başlamasıyla birlikte iş başında olan kadınların sayısı yüzde 8 azaldı.
■ Ağustos 2019’da kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 35 iken Ağustos 2020’de bu oran yüzde 32’ye düştü.


İlgili haberler
25 Kasım'a giderken genç kadınlar anlatıyor | İsta...

YTÜ öğrencisi Manolya Gezgin, Bursa Kadın Platformundan Funda Sancarbarlaz, Bandırma Ekmek ve Gül To...

Hangi koşullarda 25 Kasım'a gidiyoruz?

25 Kasım'a kadınlar nasıl koşullarda gidiyor, kadınların "şiddete karşı sözü" ne?

Pandemide 25 Kasım: Bugünü doğuran mücadeleyi hatı...

Pandemi koşullarında ağırlaşan sorunlar bir kere daha gösterdi: ev içinde, ev dışında; yaşamlarımızı...