‘Aile Yılı’nı değil düşük ücretleri konuşalım’
“İktidar ‘Türk aile yapısı’ diyerek laiklikten uzak gerici bir toplum inşa etmek istiyor. Çocuklarımızı da bu karanlığa çekiyorlar. Aile Yılı adı altında kadınları daha çok eve mahkûm ediyorlar."

İktidarın önce ‘Aile Yılı’ diye başlattığı, ardından ‘Aile on yılı’ diye genişlettiği propaganda kampanyası ve kampanya kapsamındaki ‘müjde’ler konunun yoksul emekçi mahallelerde de sıklıkla gündem olmasını beraberinde getiriyor. General Zeki Doğan Mahallesi de Ankara’nın Mamak ilçesine bağlı böyle mahallelerinden biri. Mahalleli kadınlarla ‘Aile Yılı’nı konuşmak için bir araya geliyoruz.

Kadınların çoğu benzer bir sorunun yanıtını arıyor: “Hangi aile bu?” İktidar ve sermaye sınıfının yarattığı krizin sonucu ağır koşullarda saatlerce çalıştığı için evde birbirini gördüğü zaman git gide sınırlanan aile mi? Yoksa teşviklerle evliliğe ikna etmeye çalıştığı, hayata borç harç içinde başlamak zorunda kalanların ailesi mi?
Yakın zamanda kızını evlendirecek bir kadınla konuşuyoruz. Başlarda “Aile Yılı” kapsamında verilen evlilik teşviklerinin, maddi yükü azaltacağını düşünüyormuş. Kızının mutlu bir yuvası olsun isterken borç içinde kaldıklarını belirtiyor. Teşvik için “20 yıldır bize faydası olan ne olmuş ki bu Aile Yılı’nın bize faydası olsun” diye ekliyor. Aile Yılı Programını da iktidarın kadınların hayatlarına ilişkin diğer politikalarını da çocukları üzerinden tartışıyor, yıllardır anneliğin kadına ‘kutsal’ görev yüklenmesinin ve bu tip politikaların bizi her yandan kuşatmasının bir sonucu.

‘Tek yaşayan kadın umurlarında değil’

Bekar bir kadınla Aile Yılı programını konuşmaya başladığımızda ilk söylediği şey kendisinin tek başına bir anlam ifade etmediği. Bu cevap başta şaşırtsa da “Aile kurmadığım, çocuk yapmadığım sürece ben devletin umurunda değilim ki.” cümlesiyle açıklığa kavuşuyor arkasındaki düşünce: “Yalnız başıma yaşıyorum. Bir kişilik alışveriş yapıyorum, bir kişi çalışıyorum. Artık benim ve benim gibiler hakkında ‘Bunun ekonomiye de ülkeye bir katkısı yok’ diyorlar.”

‘13 yılda aile huzurumuz kalmadı’

Doğukent’te konuştuğumuz bir kadın ise ‘Aile Yılı’nı duyar duymaz giriyor söze: “Aile yapısını mahvettiler. 13 yıldır evliyim, bunca senenin ardından ilk kez aile huzurumuz kalmadı.” Eşi ile birlikte çalıştıklarını ancak yine de geçim sağlamakta zorlandıklarını anlatan kadın, “İki tane küçük çocuğum var. Her ayın sonunu görebilmek için iki kuruşun hesabını yapıyoruz. Ayakkabı bile lüks oldu” diye anlatıyor yaşadıkları zorlukları.

İktidarın “Türk aile yapısı” diyerek laiklikten uzak gerici bir toplum inşa etmek istediğine dikkat çeken kadın, “Çocuklarımızı da bu karanlığa çekiyorlar. Aile Yılı adı altında kadınları daha çok eve mahkûm ediyorlar. Bu düzene ayak uydurmak istemiyoruz. Her yıl insanları oyalamak adına bir şey yılı ilan edene kadar insanların insanca yaşayabileceği ücretleri konuşsunlar, alım gücünü arttırsınlar” ifadelerini kullandı.

Kadınlar öfkeli

Kadınlar, bir aile kurmanın ve bir aileyi geçindirmenin zorluklarının farkında. Bu sebeple öfke dolu. Ekonomik kriz koşullarında iktidarın bu uyguladığı Aile Yılı programının sebeplerini uzun uzun tartışamamış olsak da bu programın kadınların lehine olmadığının herkes farkında. Kadınları ev içine hapseden, ailenin ihtiyaçlarından sorumlu kılan bir konumda tutmanın aracı olarak kullanılıyor.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Aile yılı soslu yarı zamanlı çalışma yemeğine karn...

İktidar, memurlara yarı zamanlı çalışma uygulamasını aile yılı sosu ile önümüze sunuyor. Peki kamu e...

Kadınlar ekmeğin ve özgürlüğün peşinde: Faşizme ge...

‘Bugün faşizme geçit yok diyecek olanlar işçi sınıfının elde ettiği kazanımlarla birlikte yan yana g...