Avukat Seda Akço: Çocuklar koruyucu çevreden uzak kaldı
Avukat Seda Akço ile korona sürecinde çocuk istismarını konuştuk: ‘Bir eve kapalı kalmanın çocuklar için riskli olmasının sebebi, onun koruyucu çevreden uzaklaşmış olmasıdır.’

İstanbul ve Diyarbakır Barosu geçtiğimiz günlerde pandemi sürecindeki çocuk istismarı vaka sayısını yayımlayarak, istismar nedeniyle yapılan bildirilerde düşüş olduğunu raporlamıştı.  

İstanbul Barosunun açıkladığı verilere göre korona sürecindeki 41 günde 178 çocuk istismarı vakası için avukat görevlendirildi. Diyarbakır Barosunun açıkladığı verilere göre ise 2019 yılının Nisan ayında çocuk istismarı vakasına 142 avukat atanmış, koronavirüs tedbirleri sürecini kapsayan bu yılın Nisan ayında ise bu sayı 50 olmuştu.

Koronavirüs sürecinden önceki tabloya nazaran azalan bu rakamlara ilişkin barolar uyarıda da bulunarak bu durumda vaka sayısının istismar gerçeğini yansıtmadığına; çocukların şikayet mekanizmalarına ulaşmakta güçlük çektiği için barolara yansıyan sayıların düşük olduğuna işaret etmişti.

Korona sürecindeki çocuk istismarı ve ihmali durumunu konuştuğumuz Avukat Seda Akço ise, çocukların korona sürecinde koruyucu çevreden uzaklaştığına dikkat çekerek ev içerisindeki koşulların fiziksel ve cinsel istismar durumunu arttırabileceğini, bu süreçte ve sonrasında koruyucu önleyici tedbirlerin tam kapsamlı yapılmasının çocukların güvenliği için önemli olduğunu vurguladı.

ÇOCUKLARIN BÜYÜK KISMI ŞİKÂYET YOLUNU KULLANAMIYOR

Çocuk istismarı bildirimlerinin azalamasındaki etkiye dair koruyucu çevre faktörlerinin azaldığına dikkat çeken Avukat Seda Akço, “Çocuk istismarı bildirimleri azalmış görünüyor olabilir. Öncelikle, çocuklar için koruyucu çevre faktörlerinin azalmış olmasına bakmak gerekir. Okul, sağlık hizmetleri, sosyal hizmetler gibi... Doğru bir değerlendirme için daha ayrıntılı bir veriye ihtiyacımız var” dedi.

Çocukların bu süreçte failleriyle aynı evde olabilecekleri ve bu sebeple bildirimde zorluk çıkıp çıkamayacağı sorusunu ilettiğimiz Akço, koruyucu çevrenin bu süreçteki önemini şöyle anlattı: “Failler her zaman babalar olmuyor, çocuklara yönelik fiziksel istismarda annelerin fail olma ihtimalleri de var. Bu nedenle, çocuk için onun en yakın çevresindekiler dışında bir koruyucu çevreye ihtiyaç var. Bir eve kapalı kalmanın çocuklar için riskli olmasının sebebi, onun bu koruyucu çevreden uzaklaşmış olması. Şikayet edebiliyorlar mı, koruyucu sisteme başvuruda bulunabiliyorlar mı, sorusuna spekülatif olmadan ‘evet’ veya ‘hayır’ diye cevap verecek bir veriye sahip değiliz. Ama şunun cevabını spekülatif olmadan verebiliriz: başvurmaları, şikayet etmeleri için yeterli olanağa sahipler mi? ALO 183 ihbar hattına müracaat etmeleri ya da polisi aramaları gerekir. Öncelikle, bunu yapabilecek yaşta olmayan çocukları ayırmalıyız. Demek ki önemli bir grup, özellikle de ihmal ve istismara maruz kalma riski yüksek olan bir çocuk nüfusu kendisi şikayet, başvuru yolunu kullanabilir durumda değil. Yaşı itibariyle bu yollara başvuruda bulunabileceklere gelince, bu yollar kendilerine tanıtılıyor mu, biliyorlar mı ve güveniyorlar mı diye bakmak gerekir. Çocuklara ve gençlere hangi durumlarda, nasıl bu hatlara ulaşabileceklerinin bilgisi de kapsamlı ve düzenli olarak verilmiyor.”


‘ÇOCUKLARIN KOLAY ERİŞECEKLERİ BİLDİRİM SİSTEMİ LAZIM’
Çocukların bildirimde bulunabilmesi için devlete düşen görevleri ve önerileri hatırlatan Akço kapsamlı veri hizmetinin önemine de dikkat çekti: “Temel yapılması gereken birkaç şey var. İlki, her tür riski fark etmek ve önleyici hizmetler geliştirmek için kapsamlı bir veri toplama sistemimiz olmalı. Böyle kapalı süreçlerde bile çocuğun aile içinde yalnız kalmasını engelleyecek bir koruyucu çevre takibini sağlayacak bir çocuk koruma modeli oluşturmalıyız. Bunu yaparken çocukların kendilerini koruma kapasitelerini de güçlendirmek için onların kolay erişebilecekleri bildirim sistemleri oluşturmalı ve onları bu konuda düzenli olarak bilgilendirmeliyiz.”
‘KORONA SÜRECİNDE ÇOCUKLARIN GÜVENLİKLERİ TAKİP EDİLMELİ’

Uzaktan eğitimle beraber eğitimciler tarafından istismar bildirimlerinin de önünün kesildiğini aktaran Akço, “Okullar ve öğretmenlerin bu süreçte de çocukların gelişim ve güvenliklerini takip edebilmeleri gerekir. Bunun için okulların çocuk koruma politikaları olmalı ve bu çerçevede okul ortamında bulunan herkesin rol ve sorumluluğu da net bir biçimde tarif edilmiş olmalı” dedi.

EVDE KALMAK DEĞİL EVİN KOŞULLARI İSTİSMAR RİSKİNİ ARTTIRIYOR
“Çocukların evde kalması değil, evin koşulları ihmal ve istismar riskini arttırıyor” diyen Akço’ya göre birçok sosyal ve ekonomik koşul bu riski arttırıyor: “Evde kalabalık nüfus olması, evde bakımı gerektiren hastanın olması, ebeveynlerin iş veya gelir kaybı yaşamaları, hastalık veya bununla ilgili kaygı yaşayan ebeveynin tahammül gücünün azalması gibi birçok faktör var riski arttıran. Bunlar iyi veri toplayana, araştırma yapılan yerlerde kanıta dayalı olarak ortaya konulmuş bilgiler. Dolayısıyla bunu bilmek ve ona göre önlem almak gerekir.”
“AİLE ÇOCUK İÇİN HER ZAMAN GÜVENLİ DEĞİL”

“Bu süreç bize ailenin çocuk için her zaman güvenli olmadığını, çocuğun evi dışında hizmet aldığı birimlerin çocuk korumada ne kadar önemli bir rolleri olduğunu gösterdi. Umarım, bu farkındalık ile bundan sonrasında çalışır ve çocuklar için daha iyi bir koruyucu çevre oluşturabiliriz.”


İNFAZ DÜZENLEMESİ YAPILDI, ÇOCUKLAR İÇİN KORUMA KONUŞULMADI
Korona sürecinde İnfaz yasası ile cinsel suç faillerinin serbestliğinin de çocukları nasıl etkileyeceği konusunda öngörülerde bulunan Akço, “Eğer çocuğa karşı cinsel istismar suçu işlemiş bir yetişkin çocuğun bulunduğu evde yaşayacak ise tahliye sonrasında tabii çok büyük bir risk var demektir. Bu sadece cinsel istismar suçları bakımından değil, fiziksel istismar suçları bakımından da önemli bir tehlike. Aynı evde olmasa bile çocuğa erişebileceği bir yerde yaşıyorsa gene risk var demektir. Biz bu süreçte, koruma tedbirlerini hiç konuşmadık, sorgulamadık. Acaba mağdurların korunması için nasıl bir yol izlendi? Aile Bakanlığı bu tahliyelere özel bir program uyguladı mı? Bu soruların cevaplandırılması, sistemi tanıtmak ve tanımak bakımından da önemli” dedi.
BAKANLIK İSTİSMAR VERİLERİNİ ERİŞİME KAPATTI

İstanbul Barosunun verilerine göre; 1 Şubat-10 Mart tarihleri arasında avukatlar, 494 cinsel istismar suçu mağduru olan çocuk için görevlendirilirken, Türkiye’de ilk vaka tarihi olan 10 Mart’tan 20 Nisan’a kadar cinsel istismar suçu mağduru 178 çocuğa avukat görevlendirildi.

Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi, kentte çocuklara karşı işlenen cinsel suçlarda çocuk için yapılan avukat görevlendirmesine dair son 5 yıllık verilerde 10 Mart ile 29 Nisan 2020 tarihleri arasında kentte en az 50 çocuğun cinsel istismara maruz kaldığını ifade etmişti.

CHP İstanbul Milletvekili Avukat Turan Aydoğan, baroların açıklamasından sonra meclise soru önergesi sunarak verileri paylaşmış ve bakanlığın çocuk istismarına karşı bu süreç ve dışında ne gibi çalışmalar yaptığını sormuştu.

Adalet Bakanlığı ise 2018 yılına ait suç verilerinde, “insan ticareti, çocuk düşürtme, pornografi” gibi suç gruplarının istatistiklerini yayımlarken, 2002 ve 2017 yılları arasındaki ayrıntılı verileri de erişime kapattı.

ÇOCUK İSTİSMARI 3 YILDA YÜZDE 70 ARTTI
Çocuk İstismarı ve İhmali ile Mücadele Derneği’nin yayımladığı “Türkiye’de Rakamlarla Çocuk Cinsel İstismarı” raporuna göre istismara uğrayan çocuk sayısı 2014 yılına göre 2017 yılında yüzde 67.9 arttı. 2014 yılında 11 bin 95 olan istismar sayısı 2017 yılında 18 bin 623’e çıktı. 2014-2017 yılları arasında ise 7 bin 466’sı erkek, 51 bin 818’i kız çocuğu olmak üzere toplam 59 bin 284 çocuk cinsel istismara uğradı.


NORMAL KOŞULLARDA DA KAPSAYICI ÇOCUK KORUMA SİSTEMİMİZ YOK

Korona süreci ve ‘normal’ süreçte de çocukları korumanın yollarını işaret eden Seda Akço, korona sürecine ilişkin; “Bu duruma özgü çocuk koruma sisteminin nasıl çalışacağını, kimin sorumluluğunun ne olduğunu ve nasıl yerine getirilebileceğini gösterir rehberlerimiz olmalı. Sorumlular ve sorumluluklar önceden bilinmeli. Bir de elbette bunlar belirlenirken durumun özelliği dikkate alınarak bir yeni planlama yapılmış olmalı” dedi.

Akço, çocuk istismarındaki en büyük etkenin çocuğu koruyucu politikaların sağlanmasının önemini vurguladı: “Ne yapılmalı, nasıl bir yol izlenmeli sorusu aslında bu süreç dışında da sorulması gereken bir soru. Çünkü bizim normal koşullarda da tam kapsayıcı bir çocuk koruma sistemimiz yok. Sadece çocuğun gelişimi ve güvenliğini takip eden bir koruyucu sistemin temel unsurları açısından baktığımızda, sağlık hizmetlerinde çocuğun gelişiminin düzenli takibini eğitim çağına kadar uzatmamız gerekir. Bunu yaptığımızda aralıksız olarak çocuk gelişimini takip eden bir kamu çalışanı olacak. Önce doktor, sonra öğretmen. Bu kişileri çocuk ihmal ve istismarını fark etme konusunda donanımlı hale getirmemiz, fark ettikleri durumu bildirebilecekleri ve düzenli birlikte çalışabilecekleri bir sosyal hizmet birimini de faal hale getirmemiz gerekiyor” dedi.

İlgili haberler
41 günde 178 çocuk istismarı vakası için avukat gö...

İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi, ‘Evde kal’ çağrısının yapıldığı 10 Mart-20 Nisan arasında cin...

Diyarbakır'da karantina sürecinde en az 50 çocuk i...

Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nin paylaştığı verilere göre kentte karantina sürecinde en a...

Esenyalı Mahallesi’nden kadınlar: Korona fırsatçıl...

Esenyalı Mahallesi’nde yaşayan kadınlar korona fırsatçılığı yapıp çocuk istismarından hükümlü olanla...