Avukat Selin Nakıpoğlu: Sözleşme uygulansaydı Pınar yaşayacaktı
Pınar Gültekin cinayetinin ardından iktidarın hedefindeki İstanbul Sözleşmesi’nin önemine dikkat çeken Avukat Selin Nakıpoğlu ‘Sözleşmedeki maddeler uygulansaydı, Pınar Gültekin yaşıyordu’ dedi.

Pınar Gültekin cinayetinin ardından iktidarın hedefindeki İstanbul Sözleşmesinin önemine dikkat çeken Avukat Selin Nakıpoğlu “Sözleşmedeki maddeler uygulansaydı, Pınar Gültekin yaşıyordu” dedi. 

Pınar Gültekin cinayetinin ardından iktidarın hedefine koyduğu İstanbul Sözleşmesi tartışması hakkında Evrensel’e konuşan Avukat Selin Nakıpoğlu “Sözleşme ‘önce önle’ diyor. Israrlı takibin ceza kanununa suç olarak sokulması gibi. Israrlı takip bizim kanunumuzda suç olarak tanımlanmış olsaydı Pınar Gültekin yaşıyordu.” dedi.

Avukat Selin Nakıpoğlu, Pınar Gültekin cinayetinin ardından iktidarın hedefindeki İstanbul Sözleşmesine dönük saldırının kadının ve çocukların kazanılmış haklarına ilişkin olduğunu söyledi:“AKP neredeyse ikinci döneminden itibaren toplumsal cinsiyet eşitliğine aykırı söylem ve işler yapıyor. Bunu ‘üç çocuk doğurun’ ifadesinde bulabiliyoruz. ‘Kadın erkek eşitliğine inanmıyorum’ söyleminde bulabiliyoruz. Kahkahamızdan rahatsız olabiliyorlar. Bu söylemlerin domino taşı etkisi yarattığını unutmamak gerekiyor. Bunları pervasızca ifade edebiliyorlar sorun da tam olarak burada.”

‘ŞİDDETLE BÖYLE MÜCADELE EDİLMEZ’
İktidar sözcülerinin cinayetler sonrasındaki açıklamalarına değinen Nakıpoğlu “Tepki vererek bu şiddetle mücadele edilemez. Mücadele etseniz erkek şiddetindeki mücadelede yol haritasını belirleyen, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesine ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'ni yani kısacası İstanbul Sözleşmesi'ni uygularsınız. Ama siz imzayı çekmek istiyorsunuz. Bu topyekûn saldırıyı görmek gerekiyor. Gündem değiştirmektir söylemine kesinlikle katılmıyorum. Gündem tamda İstanbul Sözleşmesi. Çünkü İstanbul Sözleşmesi toplumsal cinsiyet eşitsizliğine inanan bir devletin imzalayacağı sözleşme. İmzacısı olduğumuz bu sözleşmeden ilk imzasını çekecek konuma geldik. Tam 6 sene önce yürürlüğe giren bu sözleşmeden bugün ne değişti? Hangi hükümlülükleri uygulamaya geçirdiniz? 7/24 ücretsiz açık yardım hattı mı kurdunuz? Tecavüz kriz merkezleri mi kurdunuz? Neden direniyorsunuz? Bu sözleşmeyi neden yok sayıyorsunuz?” dedi.

BAKANLIK AÇIKLAMASI ANLAM İFADE ETMİYOR
İsimlerin değiştiğini ama erkek şiddetinin aynı şekilde kadınları bu hayattan koparmaya devam ettiğini ifade eden Nakıpoğlu“Kadınları katledildikten sonra ‘biz bu davaya müdahiliz’ açıklaması hiçbir anlam ifade etmiyor. Zaten bakanlık bu şiddeti önleyemediği için burada sorumluluğu var. Kadının adını bakanlıktan silip aileyi ön plana alırsanız, böyle bir algı operasyonu yapıp bunu besleyen kanallara ses çıkarmazsanız, her gün İstanbul sözleşmesi aleyhine yazan, kadınlar aleyhine yazan mücadele eden kadınları hedef gösteren yayın organlarına sesinizi çıkarmazsanız nasıl şiddetle mücadele edeceksiniz?” dedi.

‘HAYATLARIMIZI KORUMAYA ÇALIŞIYORUZ’
“Hayatlarımızı korumaya çalışıyoruz. Yaşam hakkından bahsediyoruz. En kutsal haktan bahsediyoruz. Yaşam hakkını korumak için devlet ne yapıyor?” diye soran Nakıpoğlu“Bizim düzenlemelerimiz yeterli, sorunumuz uygulamada. İstanbul Sözleşmesinde tamamen yalan üzerine kurulu bir algı var. Nerede nafaka deniliyor? Hangi maddesinde aileyi yıkmaktan bahsediyor? Yaşatmak diyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğini temel alıyor. Şimdide sözleşmeden imza çekileceği söyleniyor. Hezimet olur, büyük bir yanlış olur. Türkiye'deki kadınların kazanımları heba edilmiş olur. O yüzden bizim derdimiz bizim hayatlarımıza sahip çıkacak enstrümanlarımızın elimizden alınmaması. Bu sözleşmenin oluşumunda kadınların kanı var, feministlerin emeği var, erkek şiddeti sonucu katledilmiş kadınların çığlığı var. O kadar önemli bir harita çiziyor ki sözleşme ‘önce önle’ diyor. Yani şiddetin ortaya çıkamayacağı bir toplum inşa etmeye çalış. Ha bu zaman alır. O zaman da o dönem için ciddi etkin koruma yap. Israrlı takibin ceza kanununa suç olarak sokulması gibi. Israrlı takip bizim kanunumuzda suç olarak tanımlanmış olsaydı Pınar Gültekin yaşıyordu. Çünkü telefonunu engellendiğini söylüyor arkadaşları. Kadın kendini kurtarmaya çalışıyor.” dedi.


KATİL GÜÇ EŞİTSİZLİĞİNDEN YARARLANDI
“Dolmuş bekleyen kadını kaçırarak, IŞİD yöntemleriyle kadını katletti. Hangi sevgi öldürür? ya. Bu bahane olabilir mi?” diyen Nakıpoğlu şöyle devam etti:“Sen erkek şiddetiyle bu kadını öldürdün. Erkek ve kadın arasındaki güç eşitsizliğinden yararlandın. Çünkü bu toplumdaki ifadeler, konuşmalar, cezasızlık seni cesaretlendirdi. Çünkü Nisan ayındaki infaz yasasıyla gördün cezaların kuşa döndüğünü. Bu katili cesaretlendirdi. O sebeple sözleşme ‘koru’ diyor. ‘Etkin bir soruşturma yap’ diyor. ‘Şule Çet dosyasındaki gibi kapatma’ diyor. Sözleşme şöyle diyor sen şiddete uğramış kadına koruyucu politikalar geliştireceksin. Ve eğer fail ceza almış, hüküm giymiş sonrasında tahliye edilecekse onu şiddete uğramış kadın ve çocuğa bilgi vereceksin, ona ‘Bak tahliye oldu’ diyeceksin. Ne kadar detaylı bir harita bu. Böylesi bir sözleşme elimizden kaymasın, kaymasına izin vermiyoruz. Biz haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Kadınlar her zaman direniyor. Pınar Gültekin için eylem yapan kadınlar polis şiddetine maruz kaldı. O polisler kadınları böyle mi koruyacak? Kadınların protesto etme haklarında bile şiddet görüyorlar. Bunlar normal değil. Münevver Karabulut cinayetinde nasıl yer yerinden oynamıştı ama şimdi görüyorsunuz bir kabulleniş var. Bu çok tehlikeli. Kader değil. Kadın cinayetleri kader değildir. Kadın cinayetleri politiktir. Erkek şiddeti her geçen gün Türkiye’de güçlenmektedir. Bizim fıtratımızda öldürülmek yoktur. Bunu hastalık olarak nitelendirilenlerin şiddete zemin hazırladığını unutmayalım.”


İlgili haberler
‘İstanbul Sözleşmesi’ni tartışma, kadın cinayetler...

Pek çok kesimden Pınar Gültekin cinayetine tepki yağarken, kadın örgütleri İstanbul Sözleşmesi’nin t...

Ankaralı kadınlar: İstanbul Sözleşmesi’ni tartıştı...

İktidarın İstanbul Sözleşmesi’ni hedef almasını konuştuğumuz Ankaralı kadınlar, yasanın tartışılması...

‘İstanbul Sözleşmesi’ne saldırılara karşı mücadele...

Demokrasi İçin Birlik yaptığı açıklamayla İstanbul Sözleşmesine saldırılara tepki gösterdi, birlikte...

İstanbul Sözleşmesi'ne saldırı karşısında haklarım...

İstanbul Sözleşmesine dönük saldırılara karşı sözümüzü birleştirmek, hayatlarımıza birlikte sahip çı...

Pınar Gültekin’in katledilmesine kadınlardan tepki...

Kadınlar #PınarGültekin'in vahşice katledilmesine ve kadın katliamlarına karşı her yerde sokağa çıkt...

Pınar Gültekin cinayetinin ardından: Hayatımızı ve...

İstanbul Sözleşmesine dönük saldırıları ve artan kadın cinayetlerini, Pınar Gültekin’in vahşice katl...