Bir ömür tarım işçiliğinde çalışan 3 kadın: 50 kilo patlıcanı 40 liraya oyuyorlar
Tarım işçiliğine bir ömür vermiş olan 60, 65 ve 70 yaşındaki üç kadın bugün geçimlerini 50 kilo patlıcanı 40 lira karşılığında oyarak karşılıyor. Kadınlar patlıcan yoksa salça yapıp, hurda topluyor.

Adana’da hayatları boyunca çalışmış 60, 65 ve 70’li yaşlarındaki üç emekçi kadın, sarf ettikleri emeğin karşılığının güvencesiz bir yaşam ve çekilen fiziksel acılar olduğunu söyledi. Emekli olamayan, bel ağrıları ve yoksulluk içinde yaşam süren kadınlara 65 yaş aylığı (Yoksulluk sınırının altında bulunan 65 yaş ve üstü kişilere bağlanan aylık) bile bağlanmamış.  

Uzun saat mesai, düşük ücret ve sigortasız çalışmanın hakim olduğu tarım sektöründe işçilik yaptıysanız emekli olmak mucize. Hükümetin uygulamaları tarımda fiilen kayıt dışı çalışmaya müsaade ediyor. Tarım işçilerinin anlattıklarına göre ‘gelecekle ilgili tek güvenceniz’ ise yetiştirdiğiniz çocuklar oluyor. Peki, her geçen gün geriye giden çalışma yaşamı karşısında artık çocuklar da yetmeyince güvenceniz ne olacak? Adana’da konuştuğumuz 3 kadının dünü ve bugünü ekmeğini topraktan çıkaran emekçilerin yaşamına dair izler taşıyor.

50 YIL ÇALIŞMANIN KARŞILIĞI BEL AĞRILARI VE YOKSULLUK

Adana’nın Akkapı Mahallesi’nde bir evin avlusunda karşılaştığımız 60, 65, ve 70 yaşlarındaki 3 kadın, Gülnaz, Temine ve Sıdıka kışlık kurutulmuş dolma hazırlıyor. Temine Kucurga malzemeleri alıp hazırladıkları ürünleri satıyor; Gülnaz Barhun ve Sıdıka Altıntarla da oydukları her 50 kilo patlıcan karşılığında 40’ar liraya çalışıyor. Kadınlar çalışırken bir yandan da dertli türküler söylüyor, geçmişten bugüne yaşadıkları sıkıntıları anlatıyorlar. İlerleyen yaşlarına rağmen bir avluda dertli türküler söyleyerek çalışmaya neden olan koşullar ise aynı.

Temine Kucurga 65 yaşında. Tarlalarda en az 50 sene çalıştığını anlatıyor. Ailesi ‘kız çocuğu’ diye okutmamış. Çocuk yaşta çalışmış. Evlenmiş, yine çalışmış. Yıllarca çalışmanın karşılığı ise belinde kayma ve fıtık ve ağrılar. Patlıcanları pişirdikten sonra güneşe seren Kucurga, avlu içerisinde bükülmüş beli ile oradan oraya koşturuyor. Aylığı olmadığı için çalışmaya mecbur olduğunu ifade eden Kucurga, “Eskiden tarlalarda tarla sahibi ile işçilik benden, ortak ekiyordum. Ama şimdi yapamadığım için bu işi yapıyorum. Yine zorlanıyorum ama başka gelir yok. Bak bu halimle uğraşıyorum. O patlıcanı serene kadar sanki belim kırılacak ama mecburum” diyor.

‘EKMEK PARASINI ANCA ÇIKARIYORDUK’

Çocukları daha küçük yaştayken eşine ‘şizofren’ teşhisi konulduğunu anlatan Kucurga, şunları anlatıyor:

“Eşim ayakkabıcıydı. Onun da sigortası yoktu. Çocuklarım küçüktü, imkanım yoktu primimi yatırayım. Çünkü çocuklar 6-7 yaşındaydı, babaları şizofren oldu. Ondan sonra hiç çalışmadı. Hem onun işkencesini, onun dayağını çektim, hem çalıştım. Çocuğum evde, kocam evde. Yok yiyecek bir şey yok. Ekmek parasını zor bulabiliyorduk. Elime bakıyorlar. Çalışmasam ne yapacağım? Tarlalarda çalıştım. Ancak çocuklarımın ekmek parası çıkıyordu. Ne sigorta yatırabildim?”

‘ÇOCUKLARIN BİRİ İŞSİZ, BİRİ KENDİNE YETİYOR’

Tarım işçiliğine bir ömür vermiş olan Gülnaz Barhun, Sıdıka Altıntarla ve Temine Kucurga patlıcan temizlerken.

Eşi geçen sene hayatını kaybeden Kucurga, eşinin ölümünden önceki 6-7 sene bakım parası almış, ancak eşinin ölümünden sonra o para da kesilince 65 yaşına girdikten sonra 65 yaş aylığı için başvuruda bulunmuş, ancak ret cevabı almış. Gelen memurlarının kendisine “Evin, var çocukların bakar” dediğini anlatan Kucurga, şunları söylüyor:

“Güya ev varmış diye bana maaş çıkmadı. Ev bana yedirir mi, içirir mi? Çocuklar büyüdü ama kimsenin durumu yok ki bana baksın. Kızım 4 senedir üniversiteyi bitirdi. İktisat okudu. 4 senedir iş arıyor. İş yok. İşte şimdi yine KPSS’ye girmek için dershaneye gidiyor. Oğlum mühendis. Burada 2 sene iş bulamadı. İzmir’e gitti. Şimdi çalışıyor. Orada da az para alıyor. Kira parası da veriyor. Az önce aradı neredeyse ağlayacaktı. Ben de demedim ‘Patlıcan yapıyorum’ diye. Çocuk kendisine ancak yetiyor. Daha evlenecek, yuva kuracak. 30 yaşında daha hiçbir şeyi yok. 4-5 aydır çalışmıyor. Devlet maaşının çeyreğini verdi. Kendisi mi yiyecek, ev kirası mı verecek, bana mı gönderecek?”

‘İLAÇLARIMI DEVLET KARŞILAMIYOR, NE YAPACAĞIM BİLMİYORUM’

Eşi hayatını kaybettikten sonra yeşil kartının da kesildiğini anlatan Kucurga, “Şimdi belimden doktora gitmem gerekiyor, gidemiyorum. Geçen gün gittim. 200 lira ilaç yazdılar. E nasıl alacağım? Karşılamıyorlar. Ne yapacağım bilmiyorum” diye konuştu.

60 YAŞINDA HURDA TOPLUYOR

60 yaşındaki Gülnaz Barhun, “Doğdum doğalı çalışıyorum” diyor. Çocukluğunu tarlalarda tarım işçiliği ile geçiren Barhun, evlendikten sonra da çocuklarını annesine bırakmış, yine çalışmış. 5 ameliyat geçirmiş. Onun da belinde kayma var. Barhun, “Dikkat etmezsem haftalarca kendime gelemiyorum. Ama Mecburum. Eşim belediyede işe girdi ama 2 sene önce 50 bin lira kredi çekti. Banka alıyor, ben böyle açıkta kalıyorum. Mecbur kalıyorum” diyor. Barhun geçimi nasıl sağladıklarını ise şu sözlerle ifade ediyor, “Ben pazara gitmiyorum. Oğluma söylüyorum, ‘Şunu, bunu getir’ Bir gün dolu, bir gün boş. Buzdolabını doldurmak için hurda topluyorum. Aylık 100-150 lira kalıyor. Arada bir de yevmiyeye gidiyorum.”

‘HER ŞEYE ZAM GELİYOR’

70 yaşındaki Sıdıka Altıntarla da babası köy okuluna uzak bir çiftlikte çalıştığı için okula gidememiş. Çocuk yaşta başladığı tarım işçiliği kendisi gibi tarım işçisi olan eşi ile evlendikten sonra da devam etmiş. “At arabamız vardı” diye anlatıyor: “Yağmurun altında derdik ‘Ekmek paramız yok. Gidelim 2-3 kasa ıspanak, tere getirelim, sabah satarız evimize bir şeyler getiririz’ Öyle günlerimiz geçti. Hâlâ zam üstüne zam. Suya, elektriğe… Dolar, avro yükseliyor biz ne avro biliyoruz ne de dolar görüyoruz.” Bugün 80 yaşında olan eşinin 2 adım atsa nefes nefese kaldığını ifade eden Altıntarla, “Yaşlılık maaşı için başvurduk. Vermediler. 2-3 defa başvurduk, ret geliyor. Eşimin üstünde bir ev var. O yüzden vermiyorlar. Otur, otur o ev karın doyurur mu?” diye sordu.

‘EMEKLİLİĞİMİZ OLSA BURADA İŞİMİZ NE?’

Altıntarla’nın oğlu mahallede kurulu olan, geçen yıl konkordato ile gündeme gelen Garip Tavukçuluk’da çalışıyormuş. İşletme iflasını verince tazminatını alamadan işsiz kalmış. Çocuklarının da geçinemediğini anlatan Altıntarla, “Patlıcan oyuyorum, salça yapıyorum. Kışın tandırda ekmek yapıyoruz. Yine birlikte yapıyoruz. Geçimimizi böyle sağlıyoruz. Yoksa ne tarım, ne BAĞ-KUR, ne sigorta hiçbir şeyimiz yok. 50 yıl net tarlalarda kış, yaz; yağmurda, çamurda Sıdıka da dahil beraber çalışırdık. Sicim gibi yağmurun altında tarlalarda çalıştık. Maaş yok bir şey yok. Maaşımız olsa burada ne işimiz var? O soğuklarda çalışarak bak ne hale geldik? Keşke bir emekliliğimiz olsa bu işi yapmazdık. Çünkü yorulduk. Çok yorulduk çok.”

İlgili haberler
Tarım işçisi kadınlar virüs, oruç demeden çalışıyo...

Adana’da mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan Ebru: ‘Devlet memurlara sunduğu olanağı bize sunmuyor...

Tarım işçisi kadın: ‘Korkuyoruz ama, aç kalmasın ç...

Kovid-19 salgını sonrası mevsimlik olarak çalıştıkları tarlalara gidemeyen tarım işçileri, yoklukla...

Tarım işçisi kadınlar: Erkeklerle aynı işi yapıyor...

Siirt’te fıstık hasadında çalışan kadınlara 75, erkeklere 120 TL veriliyor. Kadınlar ücret eşitsizli...