‘Böyle gitmez’ diyor, her yerde buluşuyoruz!
Tek tek değil birlikte yürüyeceğimiz yol bizi güçlendirecek, öfkemizin hakkını verecek olanaklara ancak birlikte olursak kavuşabileceğiz.

Esenyalı’dan Çilem, Pendik’ten Jale, Sultangazi’den Aysel, Cebeci’den Ayten… Milyonların dördü. Hepsi, büyük bir sadelikle kendi gündelik yaşamlarını anlatırken, kadınların mahkum edildiği çalışma ve yaşam koşullarını bir bir ortaya seriyor, sözlerinin bir yerinde muhakkak “Böyle gitmez” diyorlar…

Çilem, uzun yıllar tekstil işçiliği yapıp, sonra ev temizliğine geçen, hamile kalınca da 8 yıl boyunca çalıştığı yerden bir kuruş hak verilmemek üzere işten çıkarılan bir kadın. Eğer kadın derneğine başvurup da haklarını öğrenmeseydi “Ne yasal hakkı, senin öyle bir hakkın yok…” diyen işvereni kazanacaktı. Şimdi kreş olmadığı için çocuğunu bırakıp da çalışamıyor. Geçinemiyor. Bu düzenle geçinmek de istemiyor!


Jale, üniversite mezunu genç bir kadın. Havaalanında Duty-free’lerden, çağrı merkezlerine her türlü işi yapmış. İşsiz kaldığı süre boyunca CV’sine bir madde daha ekleyebilmek için kurstan kursa koşmuş, sertifika toplamış. Eşi de işsiz kalınca bir kafede komiliğe başlamış, eşi çocuklara bakıyor, o çalışıyor, günde neredeyse 12 saat... Şimdi sürekli bir yerlere mülakata gidiyor Jale. “Evet, pek çok iş değiştirdim, ama dışarıdan bakanlar istikrarsız görmesin beni; SGK dökümümde farklı sektörler var hep ama kendi işimi bulup da yapamıyorum ki! Dün mülakatım vardı, bana ‘Gece 2’ye kadar çalışabilir misiniz, ağır portakal kasalarını kaldırabilir misiniz, Tezgah temizliği yapabilir misiniz?’ diye soruyorlar. ‘Yapabilirim’ diyorum, çünkü zaten şimdi de komilik yapıyorum…”


Ayten, Tekstil İşçisi. Eşinin ölümünün ardından, 5 ve 10 yaşındaki iki kızıyla bir hayat mücadelesine girmiş. Yıllardır devam ediyor kavga. Çalıştığı atölyede 60-65 yaşlarında bile kadınlar çalışıyor. “Bizim durumumuz merdiven altına göre iyi” diyor. Çünkü asgari ücret, sigorta, yemek var… “Ama bunlar da kendiliğinden olmadı” diyor, “Mücadele var.” Kızlarının geleceğinden endişeli; üniversite okumalarına rağmen yaşam koşullarının kendisininkinden daha ağır olacağını düşünüyor.

Aysel, büyük tekstil firmalarından evlere gönderilen parçabaşı işlere günde 12-14 saatini veren, elleri parça parça olasıya çalışan, karşılığında aldığı aylık 700 lirayı anca bulan kazancını eşinin aldığı asgari ücrete ekleyip evi denkleştirmeye çalışan bir kadın. Ağır sağlık sorunları var. “Parmaklarım şişiyor. Nefes alamıyorum. Çoluk çocuk yapıyoruz işi ki bitsin istedikleri zamana. Bu iş her şeyden zor. Ben de isterdim sabah çıkıp işe gideyim, akşam geleyim. Bu öyle değil. Geçim de yok. Bir odanın içinde yaşıyoruz fatura gelmesin diye. Böyle gitmez…” diye anlatıyor bir yandan ertesi güne yetiştirmesi gereken kesme işine devam ederken…


Bu ülkede milyonlarca Çilem, Jale, Ayten, Aysel var. Onlarca rakamın, istatistiğin anlamını ortaya seren cümleleriyle kadınlar o milyonların yaşadıklarının küçük bir kesitini sunuyorlar. Ülkenin dört bir yanında Ekmek ve Gül buluşmalarında, ‘Çocuk istismarını aklatmayacağız’ dediğimiz kampanyalarda, dernek çalışmalarında, yerel platformların bir parçası olarak yaptığımız etkinliklerde bir araya geldiğimiz kadınlar büyük bir öfkeyle tamamlıyorlar bu kesiti. Büyük resimde ortak bir cümle var; “Böyle gitmez!”

İşte bu “Böyle gitmez”leri birleştirip “Peki nasıl?” sorusuna yanıt arayacağımız bir buluşmalar zinciri yapıyoruz. Öfkesi burnunda olan kadınların bu öfkeyi somut bir yol haritasına dönüştüren birliğin gücünü hissetmeye ihtiyacı var. Tek tek değil birlikte yürüyeceğimiz yol bizi güçlendirecek, öfkemizin hakkını verecek olanaklara ancak birlikte olursak kavuşabileceğiz.
Biz, bu yıla Gülten Akın’ın”Yol, yürüyüş öğretir…” dizeleriyle başlamıştık. Uzun süredir dertleri paylaşmak, sorunları ortaya koymak için pek çok kadınla birlikte yol yürüyoruz. Bu yürüyüşten öğrendiklerimizle bir yere geldik, şimdi daha da çoğalarak ve “Böyle gitmez” sözünün hakkını veren bir birlikteliği inşa ederek devam ediyoruz.

29 Şubat Cumartesi günü İzmir’de,
1 Mart Pazar günü İstanbul’da,
1 Mart Pazar günü Denizli’de,
6 Mart Cuma günü Mersin’de,
7 Mart Cumartesi günü Adana’da, Gebze’de VİP işçisi kadınların direniş alanında,
14 Mart Cumartesi günü Antalya’da
15 Mart’ta Antep’te buluşacağız.

Diğer pekçok il ve ilçede de etkinliklerde, kahvaltılarda, konserlerde, tiyatro-film gösterimlerinde, ev toplantılarında kadın buluşmalarında bir araya geleceğiz.

8 Mart günü ülkenin her yerinde kadınlarla el ele alanlarda olacağız.

Böyle gitmez diyenlerdenseniz, siz de gelin… Yol, yürüyüş öğretir, birlikte yürüyelim…

İlgili haberler
TÜİK biraz alınmış, ‘kalbimizi kırdın’ diye mektup...

Sevda Karaca’nın yazdığı ‘Ev işleriyle meşgul kadınların sayısı artarken…’ yazısına TÜİK ‘çok kırılm...

Diyanetin akşam pazarı reçetesi

Artık hiçbir emekçinin, hiçbir kadının hayatı Diyanette sembolleşen lüksü, Diyanette sembolleşen kan...

Tutunabileceğimiz tek şey işte bu dayanışma

Göz göre göre ölüme itilen Ayşe Tuba’nın davasında katil ‘namus’ dedi, mahkeme dinledi, kadınlarsa g...