Bu 25 Kasım’da da yoksulluğa, eşitsizliğe, şiddete, savaşa karşı mücadelemiz sürecek
‘Bir kız kardeşimiz daha eksilmesin diye, kendi topraklarından bilmediği tanımadığı yerlere gitmek zorunda bırakılmasın diye kürsülerimizi mahallelere, iş yerlerine, kampüslere kurmaya devam edeceğiz.

25 Kasım’a giderken kadınların yaşadığı sorunlar artarak devam ediyor. AKP iktidar olduğu günden beri kadınları hedefine koyarak, kadınların yaşam tarzlarından tutun da yaşam hakkına, kazanılmış haklarına kadar saldırmayı sürdürüyor. İstikrarlı bir politikayla kadınları eve mahkum eden, sindirmeye çalışan karanlık bir güçle karşı karşıyayız.

Kazanılmış haklarını ellerinden alarak erkeğe mahkum eden, kadına yönelik şiddet yokmuş ya da azalmış gibi yapıp şiddeti meşrulaştıran, şiddet gören ve katledilen kadınların yaşadıklarına sesiz kalan etkin ve caydırıcı yargılamaların önüne geçen bir rejim ile ülke kadınları olarak mücadele etmeye devam ediyoruz. 6284 Sayılı Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasası başta olmak üzere nafaka düzenlemesi gibi birçok kazanılmış hak gerici ittifakın da hedefi halinde. Kendi gerici iktidarını sürdürebilmek için başta kadınlar olmak üzere ülkedeki bütün emekçilerin çalışma koşullarına, ceplerine göz dikerek “Kalan ekmek parasını nasıl alırım da kendi lüks hayatımı sürdürebilirim”in derdinde. Bütün bu saldırılar altında ülkenin kadınları olarak 25 Kasım’ı karşılıyoruz.

ÇARESİZLİĞİN DÜŞÜRDÜĞÜ GÖÇ YOLLARI

Ülke olarak mücadele ettiğimiz bu sorunlar elbette ki Dersim’de de etkilerini ağır bir şekilde sürdürüyor. Kapısını çaldığımız, çarşıda pazarda karşılaştığımız, elimizi her uzattığımız kadının ağzından bir kerede dökülen kaygılar giderek artıyor. Çocuğunun temel ihtiyaçlarını alamayan hatta bunların artık bir lüks olduğunu dile getiren kadınlar şu an tek dertlerinin çocuklarının karınlarını doyurmak ve onları sağlıklı büyütmek olduğunu ifade ediyorlar. Yine ülkedeki siyasal ve ekonomik belirsizlik Dersim ve başka bölge illerine göç dalgasını beraberinde getiriyor. Hemen hemen her gün yurt dışına çıkan başta gençler ve genç aileler kentlerinden, ülkelerinden giderek kendi geleceklerini garantiye almaya çalışıyorlar.

Yurt dışına çıkma hazırlığı yapan Dilan “Dersim’i terk etmek istemiyorum ama yaşadığımız şiddet, yoksulluk, belirsizlik artık beni yoruyor. Çocuklarım için endişeliyim. Eşim gitti ben de buradaki emekliliğimi tamamladıktan sonra gideceğim. Her gün yazboz tahtası haline gelen bir eğitim sistemiyle çocuklarımı bir geleceksizlik bekliyor. Günlük yaşıyoruz, sabah nasıl bir ülkeye uyanacağız endişesiyle yaşıyorum. Kadınların ve çocukların bu ülkede bir değeri yok. Gittiğimiz yerde de nasıl ağır bir süreç bizi bekliyor tahmin edebiliyorum ama artık nefes alamıyoruz" diyor 

‘ÇOCUĞUMUN İHTİYAÇLARINA YETİŞEMİYORUM’

Kentte artarak devam eden göçün nedenlerinden bir tanesi ise işsizlik. 73 gün boyunca direnen FEDAŞ işçilerinin eyleminde tanıştığım iki çocuk annesi Özge direnişe kardeşi için destek verdiğini, aylardır iş aradığını anlatıyor: “Ne olsa yaparım ama bulamıyorum. Çocuklarımın ekmeğinin yanına bir şey koyamıyorum. Marketler ateş pahalısı. Okul ihtiyaçlarını alamıyorum etrafımda yaşayan birçok insan iş bulamadığı için göç ediyor, gidebilmek için param olsa ben de giderim. Ama bırakın başka bir ülkeye gitmeyi, çocuğumun beslenmesine koyacak bir paket süt alacak param bile yok." Yaşadığı ekonomik şiddetin bütün ayrıntılarını uzun uzun anlatan Özge, “Mücadele önemli, bakın AKSA işçileri bugün kazandı. Kazanmasalardı buradaki işçilerin çoğu yurt dışına gitmek için plan yapıyorlardı. Eğer işe girmek istiyorsan ya AKP’li olacaksın ya da AKP’li birini bulup araya koyacaksın. Çalışmak insanca yaşamak bizim de hakkımız” diyor.

SIRTINI İKTİDARA YASLAYAN GÜÇLER SİSTEMATİK ŞİDDETİ SÜRDÜRÜYOR
Kentteki işsizlikten fazlasıyla nasibini alan kadınlar sunulan her iş olanağını değerlendirmek zorunda kalıyor. Güvencesiz, kayıt dışı, düşük ücretle, sendikasız, sigortasız çalışma koşullarına maruz bırakılıyor. Derinleşen yoksullukla birlikte ev içi şiddetin de artığını hemen hemen her gün görebiliyoruz. Kadına yönelik şiddet, üniversite öğrencileri olmak üzere şehirde yaşayan genç kadınların yaşadığı şiddet, taciz, istismar sistematik olarak belli güçler tarafında sürdürülüyor. Dersim Yenigün Kadın Dayanışma Derneği ve Dersim Kadın Platformuna gelen başvurular bunun bir göstergesi. Kadınların çalışma alanlarına, eğitim alanlarına, yaşam alanlarına sürekli giren, çokça teşhir edilmesine rağmen hiçbir önlem almayan ve etkin bir soruşturma yürütmeyen yetkililer bu duruma sesiz kalarak suça ortak oluyor. 5 Ocak 2020’de kaybolan Munzur Üniversitesi öğrencisi Gülistan Doku’nun kaybedilişinin bilinçli bir şekilde yürütülen kirli politikanın bir sonucu olduğunu biliyoruz. Kadın cinayetlerinin diğer kentlere oranla az olması önemli ama bu oranı sıfıra indirmenin biz kadınların vereceği mücadele ile mümkün olduğunu biliyoruz. Bu yazıyı yazarken bile önümüze düşen yerel bir haberde İstanbul’da eşi tarafında 3 çocuğuyla birlikte katledilen Çemişgezekli Sevilay Nayman’ın haberini okuduk. Yaşadığı kentte yaşam kuramayan, gittikleri yerlerde yine bütün sorumluluğu omuzlayan kadınlar katledilen hayatlarıyla bedel ödemeye devam ediyor.
KÜRSÜLERİMİZ HER YERDE OLACAK

İş yerinde, evde sokakta, kampüste bize dayatılan bu düzeni değiştirecek tek gücün kadınların örgütlü mücadelesi olduğunu bilerek, bir kız kardeşimiz daha eksilmesin diye, bir kız kardeşimiz kendi topraklarından bilmediği tanımadığı yerlere gitmek zorunda bırakılmasın diye, bir kız kardeşimiz çalıştığı iş yerinde dayatmalara, baskılara karşı sözünü söyleyebilsin diye, baskıya, mobbinge, sürgüne maruz kalmasın diye bizler yan yana gelmeye kürsülerimizi sokaklara, mahallelere, iş yerlerine, kampüslere kurmaya devam edeceğiz.

İktidarın kadınlar için kendi eliyle ördüğü bu karanlığa, gericiliğe karşı sesimizi daha güçlü çıkarmak gibi bir sorumluluğumuz olduğunu bilerek Dersim’de yaşayan kadınlar olarak 25 Kasım Cumartesi 12.00’de “Yoksulluğa, Eşitsizliğe, Şiddete, Savaşa Karşı Örgütlü Mücadeleye” şiarıyla alanlarda olacağız.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Dersim Yenigün Kadın Dayanışma Derneği: Okulda bir...

‘Mahallelerde, okul önlerinde, işyerlerinde bulunduğumuz her yerde bu hakkın bir an önce tanınması v...

Dersim Yenigün Kadın Dayanışma Derneği: Kuşatmaya...

Dersim Yenigün Kadın Dayanışma Derneği, çocuk istismarcılarını aklayan yasa tasarısına ve barolara y...

Sorun sadece bir öğün ücretsiz yemek değil! Nasıl...

Dersim’de ‘Okullarda 1 öğün ücretsiz, sağlıklı yemek’ kampanyasını sürdüren Yenigün Kadın Dayanışma...