Çocuğuna holter çektirmek istedi, hastane ‘pil getir’ dedi
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde çocuğuna holter (kalp ritim testi) çektirmek için sıra bekleyen hastaya, görevli ‘İnce pil almanız gerekiyor. Yoksa holter çekemiyoruz’ dedi.

Üniversite hastanelerinin yaşadıkları maddi sıkıntılar nedeniyle ihtiyaçları olan en temel malzemeler için dahi ihaleye çıkamadıkları ve bu malzemeleri alamadıkları uzun zamandır gündemde. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesine gidince yaşanan bu sorunlara birebir tanık oldum. EKG’de (elektrokardiyografi) çocuğuna holter (kalp ritim testi) çektirmek için sıra bekleyen hastaya, görevli “İnce pil almanız gerekiyor. Yoksa holter çekemiyoruz” cevabı veriyor. Benim 3.5 yaşındaki çocuğuma ise EKO yani kalp kontrolü için tam 2 ay sonraya 16 Nisan’a ancak randevu alabildik. Tüm bunları ve üniversite hastanelerinin içine düşürüldüğü durumu konuştuğumuz Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Aksaray Şube Başkanı Aydın Erol da üniversite hastanelerinin ciddi sorunlar yaşadığını ve mali krizle karşı karşıya olduklarını söyledi.

ÖNCE PİL SONRA HOLTER
3.5 yaşındaki oğlumun kontrolleri kapsamında Cerrahpaşa’nın Çocuk Kardiyolojisi Bölümüne gitmek istedik. Randevu almak oldukça zordu ancak bir şekilde hallettik. Çocuk bölümünde önce EKG çektirmeye gittik. İkinci kattaki EKG bölümünde sırada beklerken arkamda olan ve kızıyla bekleyen bir kadın “Biz holter çektireceğiz, 2 tane holter var. Eğer yoksa boşuna beklemeyeyim. Sorabilir miyim?” dedi. “Elbette” dedim. Kapıdan çıkan hemşirenin ilk sorduğu soru “Pil almış mıydınız?” oldu. Hem sırada bekleyen kadın, hem de ben kısa süreli bir şaşkınlık yaşadık. Kadın anlayamadı. Sabahın erken saatinde geldiğini, yeniden sıraya giremeyeceğini, başka türlü nasıl çözebileceklerini sordu. Ancak cevap belliydi: “İnce pil almanız gerekiyor. Yoksa holter çekilemiyor. Ancak isterseniz başka bir güne randevu verebilirim. Pili alıp gelirsiniz.” Kadın sırasını kaybedeceği yeniden kendisine sıra gelmesinin saatler süreceğini bildiği için randevu alınmasını tercih ederek ayrıldı.

YA 2 AY SONRA YA 280 LİRA
Biz ise EKG’yi çektirip sonrasında doktor odasına gittik. Tüm tetkikler ve tahlillerden sonra EKO çekilmesi istendi. Elimizde doktorun verdiği kağıt yeniden bankoya EKO randevusu sırasına girdik. Görevliye durumu anlattığımızda “En yakın 16 Nisan’a verebilirim” dedi. Tam olarak 2 ay sonrasına. Çocuk kardiyolojisinde, 3.5 yaşında ve kalbi kontrol edilmesi gereken bir çocuğa çekilecek olan EKO, tam olarak 2 ay sonraya randevu edildi. Hemşire, benim “2 ay mı?” serzenişimi duyunca “Ama tabii isterseniz daha yakın bir tarihe de verebilirim. Önümüzdeki hafta çarşamba sabahına randevu ayarlanabilir. Üstelik EKO’yu doçent doktor çeker ve kontrol eder” dedi. Türkiye’de bir üniversite hastanesinde böyle bir durumun ücretsiz olmayacağını elbette biliyordum ancak rakamın 280 TL olduğunu öğrenince yeni bir şok yaşadım. Kalp gibi önemli ve üstelik çocuk bölümünde böyle bir uygulamaya maruz kalmak üniversite hastanelerinin ne hale geldiğini de gözler önüne seriyor.

‘HASTANELER MALİ KRİZLE KARŞI KARŞIYA’
Yaşadıklarımızı ve üniversite hastanelerinin içine düşürüldüğü durumu konuştuğumuz SES Aksaray Şube Başkanı Aydın Erol, uzun zamandır üniversite hastanelerinin ekonomik olarak ciddi sorunlar yaşadığını, hastanelerin mali bir krizle karşı karşıya olduğunu söyledi. Bu sıkıntıların malzeme alımında da kendini gösterdiğini söyleyen Erol “Ödeme kalemleri var, bir de ödeme kalemi olmayanlar var. Ödeme kalemi olmayanları da hastalara aldırtıyorlar” diyerek SGK’nin işlemleri çok düşük tuttuğunu ve faturaları da çok geç ödediğini anlattı.
İleri tarihe verilen randevularla ilgili ise Erol “Üniversite hastanelerinde öğretim üyesi farkı mevzuatta var. İleri tarihlere randevu verildiği zaman böyle bir öneri ile gelinebiliyor. Ve bu farkı öderseniz daha öne alınabiliyor. Bu uygulamalar daha da yaygınlaşmaya başladı” dedi.

‘NE KADAR AMELİYAT YAPARSAK O KADAR ZARAR EDİYORUZ’
ÜNİVERSİTE hastanelerinde hem öğrenci yetiştirildiğini hem hizmet verildiğini hem de çok ince vakalara bakıldığına dikkat çeken Erol devletin üniversite hastanelerine “Bütün giderlerini kendin karşılayacaksın. Ben herhangi bir yardım yapmam. Ne kadar hasta bakarsan onun üzerinden gelirlerini sağlayabilirsin” dediğini ancak üniversite hastanelerinin sadece SGK’ye hizmet sunduğunu aktardı.
Erol şunları söyledi: “Örneğin, 7-8 yıl önceye kıyasla aynı hizmeti vermeye devam ediyor. Mesela bir ameliyat 8 yıl önce 100 lira ise şimdi de 100 lira. Artan maliyet ve üstüne gelen zamlarla zaten bu giderleri karşılamıyor. Hastanede ne kadar çok hizmet verirsek, ameliyat yaparsak o kadar çok zarar ediyoruz. Bu üst üste eklendiği zaman da artık döndürülemez hale geliyor.

İlgili haberler
Bir hemşire üç kişilik iş yapıyor; ne enerji, ne v...

Oya hemşire anlatıyor: ‘Mesleğimiz dışındaki işlere bile biz koşturuyoruz, üç kişilik işi yapıyoruz,...

Kıyafetleri değil, sağlıkçının sorunlarını dert et...

İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünün ‘edep, adap ve inanca uygun kıyafet genelgesine’ sağlık çalışanı kad...

Hemşireler: Gülmeye fırsatları yok, ihtiyaçları ço...

Bugün hemşirelik sadece tedaviyi uygulayan değil aynı zamanda bakıcılık da yapan bir meslek haline g...