Cumhurbaşkanı kimin için karar alıyor?
Gece yarısı kararlarıyla vergileri yükselten, grev yasaklayan, rektör atayan, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen Cumhurbaşkanı en temel ihtiyaçlarımız için tek bir olumlu karar almadı!

Türkiye 16 Nisan 2017 anayasa referandumuyla yeni bir yönetim sistemini oyladı. Şaibeli bir seçim ortamında yüzde 51 evet oyuyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildi. 9 Temmuz 2018 tarihinde uygulamaya konan “yerli ve milli başkanlık sistemiyle” meclisin yetkileri kısıtlanırken neredeyse tüm yürütme gücü cumhurbaşkanının elinde toplandı. Peki o zamandan bu zamana tüm yetkileri elinde toplayan bu tek adam yönetimi kim için, nasıl kararlar aldı?

YAPILANLAR

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

1️⃣ Tüketim kalemlerindeki vergiler yükseltildi!

Pandemi dönemi boyunca cumhurbaşkanı kararıyla (CBK) vergilere zam üstüne zam yapıldı. Üretimin neredeyse tamamen dışa bağımlı hale getirildiği ülkemizde, pandeminin tırmanışa geçtiği Nisan 2021’de cumhurbaşkanı kararıyla plastik, demir-çelik, tekstil, deri ayakkabı gibi ithal ürünlere getirilen ek gümrük vergisi ile başlıca dezenfektan maddemiz kolonyaya yüzde 25, bebek emziklerine yüzde 40, en temel cinsel üreme hakları kapsamındaki prezervatife yüzde 40 zam yapıldı. 30 Ağustos 2020 tarihli başka bir kararla elektrikli motorlu araçlardaki ÖTV oranları ise 3-4 kat zamlandı. Geçtiğimiz şubat ayında ise 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi’nin ardından toplumun yaralarını sarma gerekçesiyle yürürlüğe konan Özel İletişim Vergisi, diğer adıyla “deprem vergisi”ne yüzde 33 zam yapıldı. Yaklaşık bir yıldır çocukların online eğitim gördüğü bu pandemi koşullarında, her türlü konuşma, mesajlaşma, internet kullanımında, radyo ve televizyon yayınında yüzde 33 zamlı deprem vergisi ödüyoruz.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

2️⃣ Patronlara milyarları bulan teşvik paketleri açıklandı!

Başta enerji, otomotiv ve inşaat sektörleri olmak üzere hem yerli hem yabancı sermaye gruplarına milyarlarca lirayı bulan teşvik paketleri cumhurbaşkanı imzasıyla Resmi Gazete’de yayınlanan kararlar arasındaydı. Buna göre yatırımcılar; gümrük vergisinden muaf tutulurken KDV iadesi ve kurumlar vergisi indiriminden faydalandılar. Bunun yanı sıra, 10 yıllık sürelerle sigorta primi işveren payı desteği, gelir vergisi stopajı desteği, faiz veya kâr payı desteği ve işletmelerine enerji tüketim harcamalarının yüzde 50’sini kapsayan desteklerle ihya edildi. Patronlara bu teşvikler sağlanırken son iki yılda doğalgaz faturalarına yüzde 60 zam yapıldı. 6 kez zam yapılan elektrik faturalarını ödeyemeyen 4 milyon emekçinin evine kesme ihbarnameleri tebliğ edildi.

Fotoğraf: Kadıköy Belediyesi İşçileri Grevde Twitter Hesabı

3️⃣ 194 binden fazla işçinin grevi yasaklandı!

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bizimle beraber grev denilen olaylar ortadan kalktı” demişti. AKP hükümetleri döneminde grevlerin azalmasının temel sebebi grevlerin yasaklanmasıydı. 2002’de iktidara gelen AKP hükümetleri döneminde toplamda lastik, cam, madencilik, metal ve bankacılık iş kollarında 194 binden fazla işçiyi kapsayan 17 grev yasaklandı. Bu grev yasaklarının ilk 7’si 2003-2014 yılları arasında Erdoğan’ın başbakanlık ettiği bakanlar kurulu kararıyla, 7 tanesi de Temmuz 2016-2018 boyunca 2 yıl geçerli olan OHAL döndeminde Erdoğan’ın imzaladığı kararnamelerle yasaklandı. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin geçerliği olduğu son 3 yılda ise İZBAN ve Şişecam işçilerinin grevleri Cumhurbaşkanı kararıyla yasaklandı.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

4️⃣ Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’nden imzasını çekti!

Tam adı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olan İstanbul Sözleşmesi, 20 Mart 2021 tarihinde gece yarısı yayımlanan bir kararla tek taraflı feshedildi. 11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açılan sözleşme için Cumhurbaşkanı Erdoğan attığı bir tweette “Kadın şiddet artık ‘insan hakları ihlali.’ Sözleşme Türkiye’nin öncülüğünde hazırlandı” demişti. Şiddetin kaynağını cinsiyet eşitsizliği olarak tanımlayan, kadına yönelik her türlü şiddeti önleme yükümlülüğünü devlete atfeden sözleşmeden, Türkiye kadınların tüm itirazlarına rağmen tek bir kararla geri çekilmiş oldu.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

5️⃣ Rektörler tek adam tarafından atandı!

Türkiye’de 1946 yılında yayınlanan Üniversiteler Kanunu ile üniversite rektörleri seçimle yönetime geliyordu. Ancak 12 Eylül darbesiyle kurulan Yükseköğrenim Kurulu (YÖK) ile birlikte rektörlük seçimleri kaldırılmış, 1992’de seçimler tekrar yürürlüğe girerken YÖK ve Cumhurbaşkanının atama yetkisi korunmuştu. Buna göre rektörlük seçimlerinde belirlenen üç adaydan teamülen en çok oyu alan kişi rektör olarak atanıyordu. Ancak 2016 darbe girişimini “Allah’ın lütfu” olarak değerlendiren AKP ve Erdoğan 29 Ekim 2016’da yayınlanan 676 sayılı OHAL KHK’si ile seçimleri tümden kaldırdı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle birlikte rektörler, üniversite bileşenlerinin iradesi hiçe sayılarak tek adam tarafından atanmaya başlandı. Geçtiğimiz ocak ayında CB kararıyla Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan Melih Bulu’nun ilk icraatlarından biri ise okulda yıllardır faaliyet gösteren Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu Koordinatörü Cemre Baytok’u işten çıkararak yerine bir erkeği (rektör yardımcısı Fazıl Önder Sönmez) görevlendirerek komisyonu işlevsizleştirmek oldu.


YAPILMAYANLAR

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

1️⃣ Kod 29 kaldırılmadı!

Pandeminin tetiklediği ekonomik kriz ile birlikte emekçilerin en büyük korkusu işsiz kalmaktı. 16 Nisan 2020 tarihinde yayınlanan CB kararıyla birlikte işten atmalar yasaklandı. Ancak bu karar sadece İş Kanunu’nun 17 ve 18. Maddelerini kapsayan işçiye kıdem tazminatı ödemek suretiyle iş akdini geçerli feshetme durumlarını kapsadı. Öte yandan işverene tazminat ödemeden tek taraflı işten çıkarma yetkisi veren 25. madde bu yasaktan muaf tutuldu. Bu maddeye dayanarak pandemi döneminde “ahlaksızlık” bahanesiyle günde 491 işçi, toplam 176 bin 662 işçi Kod 29’la işten atıldı. Bu sayının 34 bin 145’i kadındı. Kod 29’la işten atılan işçiler ne işsizlik ödeneğinden faydalanabildi ne de kıdem tazminatlarını alabildi.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

2️⃣ Asgari ücret vergiden muaf tutulmadı!

Kayıt dışı istihdam dışarıda tutulduğunda Türkiye’de yaklaşık 28 milyon ücretli çalışan var. Bunun 10 milyonu asgari ücretle ya da daha altında çalışıyor. İstihdamdaki kadınların yüzde 49’u asgari ücret civarında ücret alırken, çalışan her 4 kadından 1’i asgari ücretin aldında maaş alıyor. 2021 yılı net asgari ücret net 2 bin 825 lira 90 kuruş, bir asgari ücretlinin toplam maliyeti ise 4 bin 200 TL. Bu paranın yaklaşık 1000 TL’si dolaylı-dolaysız vergilere ve kesintilere gidiyor. Bir gecede ülkeyi uluslararası sözleşmelerden çıkarma gücünü elinde bulunduran cumhurbaşkanı bu yetkisini asgari ücretlileri vergiden muaf tutmak için kullanmadı, kullanmıyor.

Fotoğraf: Freepik

3️⃣ Hamile işçilerin analık ödeneği güvenceye alınmadı!

Pandemi dönemiyle birlikte kısa çalışma ödeneği (KÇÖ) ve ücretsiz izin çalışma yaşamının normali haline getirildi. Bu şekilde istihdam edilen emekçilerin ücretleri işsizlik fonundan ödenirken primleri de tam yatmadı. Pandemi öncesinde ya da pandemi süresince hamile kalan binlerce kadın işçi, izne çıkma haklarının geldiği 32. haftasını doldurmuş olmasına rağmen “Son bir yılda en az 90 gün prim” koşulunu karşılayamadıkları için analık ödeneğinden faydalanamadı. Çözüm ise çok basitti: 5510 sayılı sigorta kanunun bir maddesinde yapılacak ufak bir değişiklik. Ancak patronlara milyarlarca lira teşvik ödemesini karara bağlayan cumhurbaşkanlığı bu ufacık değişikliği dahi yapmadı.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

4️⃣ Pandemide artan kadına yönelik şiddete karşı acil önlem alınmadı!

Eve kapanma çağrılarıyla geçen 2020 yılında 300 kadın cinayeti işlenirken 171 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulundu. 2021’in ilk 4 ayında öldürülen kadın sayısı ise şimdiden 118’i buldu. Birçok kadının sığınma talebi karşılanmazken askıya alınan mahkeme süreçleriyle şiddet mağduru kadınlar çözümsüz bırakıldı. Üstüne üstlük iç işleri bakanlığı tüm dünyada kadına yönelik şiddet vakaları artarken Türkiye’de azaldığı yalanını söyledi. Tüm bunlar yetmezmiş gibi pandemi tedbiri adı altında Nisan 2020’de AKP ve MHP oylarıyla meclisten geçen Ceza İnfaz Yasası ile kadın katilleri sokağa salındı, cinsel suçlulara af getirildi.

İllüstrasyon: Freepik

5️⃣ Milyonlarca çocuğun eğitim hakkından mahrum kalması engellenmedi!

Yüz yüze eğitimin yapılamadığı salgın döneminde EBA ve çeşitli internet platformları üzerinden yapılan uzaktan online eğitim kalıcılaştırıldı. Ancak Türkiye’de ilk ve orta öğrenimdeki 18 milyon öğrencinin sadece 9 milyonu uzaktan eğitime erişebildi. En az 6 milyon öğrenci ise online eğitim için gerekli olan internet erişiminden, bilgisayar ya da tablet gibi cihazlardan mahrum olduğu için eğitime katılamadı. 128 milyar dolarlık Merkez Bankası rezervinin kayıp olduğu ülkemizde cumhurbaşkanlığı yetkileri tüm öğrencilere ücretsiz tablet ve internet erişimi sağlanması için kullanılmadı.

Ana fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyoruz çünkü...

Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Kararı ile feshedildiği açıklanan İstanbul Sözleşmesi nedir? Kadın...

Biz çokuz!

19 Nisan’da Evrensel Gazetesinde işsizliğin “bedellerini” anlatmıştı Nergis. Günübirlik işler yapara...

Umutsuzluk salgınına karşı tek çare mücadele

Kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izin, nakit ücret desteği işsizlik fonundan karşılanırken, iktidar is...