Denizli’den kadın tekstil işçisi: ‘Hayatı bir gölge gibi yaşıyorum’
‘Hayatımda ilk defa kendi paramı kazanıyorum ama koruyucu tedbir kararlarından dolayı hayatımızı aslında bir gölge gibi yaşıyoruz. Çünkü biliyorum eski eşim bizi bulsa hemen orada öldürür.’

Bir süredir hiç bilmediğim bir şehirde yeni bir hayat kurmaya çalışıyorum ve daha önce bunu yapabilecek bir gücümün olduğunu bile bilmiyordum. Liseyi bile tamamlayamadan zorla evlendirildim. Zorla, mecbur bırakılarak yaptığım evlilikten iki tane çocuğum oldu. Evliliğimin ilk günlerinden beri aslında hiç farkında olmadan psikolojik şiddete maruz kalmışım. Sürekli maruz kaldığım aşağılanma ve hakaretler, doğum yaptıktan sonra hiç bitmeyen fiziksel şiddete dönüştü. Hep çok korkmuştum bebeklerime bir şey olacağından. Aslında yaşadığınız ev sizin geleceğiniz oluyor ama ben bunu asla kabul etmek istemedim. Eşimin evde sürekli alkol kullanması ve düzenli, sigortalı bir işinin olmamasını bile kabul ettiğim zamanlarda çocuklarım onun yaptığı her şeye şahit oldular. İlk çocuğum belki de bu yüzden çok geç konuştu. Şiddetin artık dayanılmaz olduğu günlerde artık bundan kurtulmam gerektiğini düşünüp boşanmak istedim.

‘ŞİDDETİ KABULLEN’

Ailemin evine gittiğimde beni ve çocuklarımı kabul etmediler. Annem bu şiddeti kabullenmem gerektiğini söyledi. Evime dönmem için eski eşimle birlik oldular. O zaman insan bir eve sığamadığını, bir hayata sığamadığını anlıyor. Günlerce çaresizlikten çocuklarımla bile ilgilenemez olmuştum. O eve döndükten sonra her şey daha kötü oldu artık dayaktan ve uğradığım şiddetten öleceğimi düşünüyordum. Boşanmaya karar verdikten sonra kendimi daha yalnız hissettim.

‘ÖLMEK İSTEMİYORUM’

Tekstil fabrikasında çalışıyorum. Hayatımda ilk defa kendi paramı kazanıyorum ama koruyucu tedbir kararlarından dolayı hayatımızı aslında bir gölge gibi yaşıyoruz. Çünkü biliyorum eski eşim bizi bulsa hemen orada öldürür. Her gün kaç kadın öldürülüyor. Bende onlardan biri olmak istemiyorum. Bu süreci anlatıp yazabilmem bile beni şaşırtıyor çünkü çocuklarımla çok zor zamanlar yaşadık. Ama biliyorum ki bu kadar fazla saat çalışmama rağmen her gece birbirimize sarılıp uyuyabiliyoruz.

‘HER KADIN BAŞARABİLİR’

Bunlar yaşanırken en çok içimi acıtan, diğer kadınlarla annelerle konuşurken boğazımı düğümleyen şey bir süredir büyük kızımı okula gönderemiyor olmam. Onlar okul masraflarından, okulda yapılan etkinliklerden bahsederken ben çaresizce susuyorum. Çünkü daha önce eski eşim yerimizi bu yüzden bulmuştu. Bundan o kadar çok korkuyorum ki mecburum onları evde bırakmaya… Zaten küçük çocuğumu kızıma bırakıp işe gidiyorum. Keşke okula gitse ben onun kalemi için, kitabı için daha çok çalışsam. Oradan oraya savrulduğumuz bir hayatı yaşıyoruz ve çocuklarım bu hayatta nasıl çocuk olunur onu bile bilmiyorlar. Bazen o kadar görünmez hissediyorum ki…İşçi arkadaşlarım olmasa, benimle sohbet edip, dinleyen kadınlar olmasa bunları söyleyecek cesaretim olmazdı. Artık daha iyi bir yaşam istiyorum. Öncelikle güvenli bir yaşam. Daha sonra bu kadar uzun saatler çalışmak zorunda olmadığım bir iş, çocuklarımın okula yaşıtlarıyla gidip gelebilmesini, yaşayabilmelerini istiyorum. Benim en büyük umudum çocuklarım. Çünkü geleceğimiz onlar biliyorum. Hiçbir kadının ne ailesine ne eşine mecbur olmadığını kendisi isterse başarabileceğini anlatmak istiyorum.

Fotoğraf: Ivan Samkov/Pexels

İlgili haberler
Barutçu Tekstil işçileri direnişlerinin 82’nci gün...

Ağır çalışma koşullarına karşı Özİplik-İş Sendikasında örgütlenen ve işten atılan Barutçu Tekstil iş...

Yeşim Tekstil’de 4 bin 500 işçi greve çıktı

Toplu iş sözleşmesinde patronun yüzde 5 zam dayatmasına karşı Yeşim Tekstil işçileri greve çıktı.

Tekstil işi: Zorluğu 1995’te neyse 2022’de de o!

‘Hiç durmadan çalış, iş yetişmiyor, kolunu bile kaşıma, tuvalet paydostan sonra!’