İktidarın 'kadına şiddetle mücadelesi': Kadın katillerine bol keseden indirimler
'İstanbul Sözleşmesi’nden çıktık ama rahat olun' diye koca bir ülkeye yalan söyleyenler, “iç mevzuatımız yeterli” diye konuşan yetkililer size sesleniyoruz: buyurun açıklayın Pınar Gültekin kararını!

Pınar Gültekin davasında karar açıklandı. Ülkenin dört bir yanındaki milyonlarca kadın, yani bu ülkenin yarısı “adaletiniz batsın” diyor.

Adalet nasıl bir şey bu ülkede? Sahi adalet ne? Bir yargılama neden yapılır? Yargılamanın esası nedir? Gerçekleri bulmak, gerçeğe ulaşmak değil mi? Sanığın hakları kadar ölenin, suçun mağdurunun hakları da korunmalıdır değil mi?

Pınar Gültekin davasında Pınar'ın ailesi mesela, mağdur olan şikayetçi olan onlar değil mi? Pınar'ın ölümüne ilişkin adalet gereksiz mi?

Nasıl öldürüldüğü pornografik olarak her biçimde yer aldı Pınar'ın. Hiç tekrar etmiyorum, ayrıntıları anlatmıyorum. Ama vahşice bir cinayet söz konusu olan. Kadın cinayetleri artık vahşet boyutuna ulaştı diyoruz ya tam da bunu ifade eden bir cinayet.

Yargılamanın safahatını Ekmek ve Gül okuyucuları çok iyi biliyor. 2020'den beri süren dava adım adım takip edildi, yargılamanın tüm aşamaları sitede mevcut. Daha önce de yazdık buradan da bakılabilir.

KATİL DEĞİL PINAR YARGILANDI

Yargılama, Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesinde 9 Kasım 2020’de başladı. İlk duruşmadan itibaren Pınar’ı öldürdüğünü kabul eden katil, Pınar’ın özel hayatına dair şaibeler yaratmaya çalıştı, mahkeme heyeti sanığın tüm taleplerini kabul etti, sanığın talebi olmamasına rağmen Adli Tıp’tan akli dengesine ilişkin rapor aldı. Pınar’ın özel hayatı didiklendi, telefonun incelenmesi, şifresinin açılabilmesi için ABD ile yazışma yapılmasına bile karar verildi. Doğru düzgün bir keşif yapılmadı.

Cinayetin ayrıntıları kamuoyunun ortasına saçılırken, böylesi bir cinayetin tek başına işlenmesinin olanaksız olmasına karşın katilin kardeşi tahliye edildi, sonra yeniden tutuklandı, arkasından yine tahliye edildi.

Ailenin avukatlarının mahkeme heyetini defalarca reddettiği, mahkemeye güvenin kalmadığı, katilin değil kızlarının yargılandığını her bir duruşmada gördükleri bir dava bu. Bir duruşmada anneyi duruşma salonun dışına atıp, sanıklara kolonya ikram edecek kadar kibardılar hatırlayalım.

İşte bu heyet, aslında yargılama pratiğine bakılırsa hiç de şaşırtıcı olmayan bir karar verdi. Haksız tahrik indirimi uygulayarak cezayı 23 yıla indirdi. Pınar'ın öldürülmesinde hangi haksız tahriğin etkisi vardı, sanık hangi etki altında bu cinayeti işlemek zorunda kaldı heyete göre; bunu gerekçeli karar yazıldığında göreceğiz.

AKP’NİN YENİ YASASININ İŞE YARAMAZLIĞI ÖRNEĞİ

Ama işte tam da şimdi AKP'nin yeni yasalaştırdığı tasarıyı konuşabiliriz. Kadın cinayetlerinde daha ağır ceza, iyi hal indirimlerinin uygulanmamasını sağlama, kadınlar için adalet dedikleri yasa değişikliğini mesela. Mesele cezaların hafif olması değil, mevcut yasaların uygulanmaması, haksız tahrik indirimleri ile erkeklerin asla en ağır cezayı almaması diyorduk ya.

Evet, buyurun size somut bir örnek. Pınar Gültekin'in katili için neden yasadaki en ağır ceza verilemedi? Neden haksız tahrik indirimi ile ceza adeta bir ödüle dönüştürüldü? Yasaları daha ağırlaştırıyoruz demek bir işe yarıyor muymuş? Hayır yaramıyor, bir kez daha gördük, bir kez daha yargı gözümüze soktu bunu.Kadınların katillerine her türlü indirim yapılmaya devam ediliyor. Vahşice bir cinayette dahi haksız tahrik indirimi bulabilen bir yargıdan söz ediyoruz.

KATİL İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN ÇEKİLMEYİ İSABETLİ BULMUŞTU

İstanbul Sözleşmesi'nde imza çekilmesini yorumlamıştı sanık hatırlayın, çok isabetli bulmuştu kararı. Ne kadar manidar değil mi? İstanbul Sözleşmesi’nin anlamını iyi anlamış sanık, imza çekilmesinin kendisi ve kendisi gibi erkeklerin işine ne kadar geleceğini.

HUKUKSUZLUKTA YARIŞAN YARGI

İstanbul Sözleşmesi'nden imza çekilmesine dair yok hükmünde olan kararın ardından yargı kararlarındaki kadın düşmanlığı hızına yetişemiyoruz gerçekten. Yerel mahkemelerden, istinaf kararlarına, Yargıtay Ceza Dairelerinden Genel Kurula kadar adeta yarışıyorlar. Cinsel istismar dosyalarında husumet aranarak sanıklar aklanmaya çalışılıyor. Bekaret kontrolü arayan mahkeme kararları gelmeye başladı elimize. Kadın cinayeti dosyalarında boşanmış kadının sadakat yükümlülüğü tartışılırken Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararı ile tasarlayarak öldürmeden ceza vermek neredeyse olanaksız hale getirildi.

Pınar Gültekin dosyasında verilen karar, İstanbul Sözleşmesi'ne dair siyasal iktidarın tasarrufundan asla bağımsız değil. Yargının eli çok açıktır ki kadınlar aleyhine güçlendirildi.

Görüyoruz ki daha fütursuzlar artık, daha cüretkar, erkekler lehine yargı mekanizmasını bükmeye çalışma konusunda belki de daha cesaretli.

AÇIKLAYIN!

“İstanbul Sözleşmesi’nden çıktık ama rahat olun” diye koca bir ülkeye, kadınlara yalan söyleyenler, “iç mevzuatımız yeterli” diye konuşan yetkililer, yatıp kalkıp İstanbul Sözleşmesi diyen kadınları neredeyse vatan haini ilan etmeye çalışanlar size sesleniyoruz: buyurun açıklayın Pınar Gültekin kararını!

Bu karar bu ülkede hiçbirimizin güvende olmadığını bir kez daha gösterdi bize. Başımıza bir şey gelirse yargıya güvenemeyeceğimizi bir kez daha gördük. Hayatlarımız didik didik edilerek erkeğin aklanmaya çalışılacağına bir kez daha tanıklık ettik. Yargının bir şekilde bir yolunu bulup erkeklerin az ceza alması için çabaladığını yeniden yeniden ve yeniden gördük.

Bu saatten sonra İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekilmesi kararının önemsiz olduğunu kimse söyleyemez. Bu saatten sonra siyasal iktidarın ve her türlü temsilcisinin kendisinden bağımsız verilmiş bu karara şaşırma üzülme ya da “yargı bağımsız efendim bizde” deme hakkı yok.

İnanmıyoruz hiçbir dediğinize. Duymak istemiyoruz açıklamalarınızı da konuşmalarınızı da.

Tarihin çöplüğüne gidecek olan bu iktidar, büyük kocaman altı çizili kalın harflerle kadın düşmanı olarak anılacak. Hayatlarına mal olduğunuz binlerce kadın ve yaşamı cehenneme çevrilen her bir kadın olarak o günü heyecanla bekliyoruz, sadece beklemiyoruz elbette hayatın her alanında verdiğimiz mücadele ile adım adım örüyoruz.

Bizi içine sokmaya çalıştığınız karanlığa inat vazgeçmiyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmediğimizi bu hafta yine Danıştay'da da söylemeye devam edeceğiz. Pınar Gültekin ve tüm kadınlar için adalet istemek için sokaklarda olacağız. Bu da dert olsun kadın düşmanlarına...

Fotoğraf: Demet Bolat

İlgili haberler
Pınar Gültekin davası: Bir kadın cinayeti davasını...

İktidarın kadın düşmanı politikaları belirliyor yargı kararlarını, ağır cezalar kadına yönelik suçla...

Kadın ve çocuğa dönük suçlarda iyi hal ve tahrik i...

Eşitlik İçin Kadın Platformu gönüllüsü Avukat Yelda Koçak ile kadın ve çocuğa dönük suçlarda iyi hal...

‘Kadına Yönelik Şiddet Yasası’na tepki: Yasa faile...

Mecliste kabul edilen ‘Kadına Yönelik Şiddet Yasası’na tepki gösteren kadın örgütü ve parti temsilci...