İşçi kadınlar, Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısı öncesi konuştu
Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısı öncesi kadın işçiler konuştu: Mesaiye kalmadan, ay sonunu nasıl getireceğim, ev kirasını nasıl ödeyeceğim kaygısı olmadan yaşayacak bir ücret istiyoruz.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu bugün toplanıyor. İstanbul’un çeşitli ilçelerinden işçi kadınlar komisyon görüşmeleri öncesi kendi sözlerinin dikkate alınmasını istedi. Vergi kesintilerinin son bulmasını isteyen emekçi kadınlar, sefalet ücretine tamah yaşamaktan bıktıklarını açıkça ifade ederken Emek Partisi İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros da Asgari Ücret Tespit Komisyonunun ikinci toplantısı öncesi yazılı açıklama yaparak İstanbul’da milyonların açlık sınırının altında ücrete mahkum edildiğini, asgari ücretin açlık ve sefalet ücreti olmaktan çıkarılarak insanca yaşanacak bir seviyeye çekilmesi gerektiğini ifade etti. 

VERGİ KESİNTİLERİNİN SON BULMASI İÇİN UĞRAŞMALIYIZ

Esenyurt’tan metal işçisi bir kadın:
“Merhabalar, Bugünlerde asgari ücret tartışmaları var, fakat bizim fabrikada uzun bir süredir ikramiyelerimiz bile verilmiyor. Arkadaşlar ikramiyeler için çok uğraşmıyor. Bence fabrikamızda bu hakkımızı aramadıktan sonra asgari ücret için şunu bunu demişiz çok fayda etmiyor. Zaten asgari ücretin olacağı en fazla 2 bin 500 lira, kimse daha fazla olacağı kanaatinde değil. En azından benim etrafımdakiler böyle. Zaten daha yüksek olsa da bu çok bir şeyi değiştirmeyecek. Çünkü aldığımız asgari ücretin büyük çoğunluğu hatta yaptığımız fazla mesailerin bir kısmı vergiye gidiyor. Asgari ücret düşük bir de üstüne aşırı vergi kesintisi iyice belimizi büküyor. Asgari ücret vergiden muaf olmadıkça yükselmesi çok bir şeyi değiştirmez. Bence bizler sadece asgari ücretin daha çok yükselmesi için değil, aynı zamanda aşırı vergi kesintilerinin de son bulması için uğraşmalıyız beraberce. Yoksa böyle her sene yemekhanede veya çalışma alanında birbirimize koşulların ne kadar zor olduğunu anlatıp dururuz...”

BİRLİKTE BİR ŞEYLER YAPMADAN DEĞİŞMEZ

Esenyurt’tan depo işçisi bir kadın:
“Asgari ücrete zam gelecek ama ne kadar gelecek? Çalışan biziz, bize sormadan bizim geçineceğimiz paraya nasıl karar veriyorlar? Asgari Ücret Komisyonuna her yerden birisi geliyor, işçi sendikaları var, işveren sendikasından ve hükümetten birileri var.

Bakıldığında adil bir komisyon gibi ama adil değil asla. İşçi yok içinde bir kere. Sendikası da olsa patronla anlaşıyorlar. İşçi sendikası işçiler için iyi bir şey dese de hiç onların dediği olmuyor. Diyelim ki işçi sendikaları 3 bin 500 diyor ama işverenle hükümet 3 bin derse 3 bin oluyor. İşçinin geçim derdi azalırsa eğer, oturup düşünmeye başlar diye azaltabildiği kadar azaltıyor. İşçiler hep çalışsın, hep mesaiye kalsın ki düşünmeye, bir şey yapmaya vakti olmasın. İşçiler bize ne kadar muhtaç olursa o kadar iyi diye düşünüyorlar.

Ne kadar çalışırsak çalışalım geçinemiyoruz, hani kim geçinebiliyor? Mesailerle bir şey denkleştirmeye çalışıyoruz, o da olmuyor. 100 lirayla bir teneke yağ, bir kuru bakliyat alıyorsun işte düşün. Bir gün bulgura bir gün sıvı yağa bir gün mercimeğe çalışıyorum. Bir gün kazağa, 3-4 gün bota çalışıyorum. Evde tek odada açık doğal gaz, ona rağmen 250 lira geldi fatura. Kış geldi, ihtiyaçlar oluyor ama kışlık alışveriş hiç alamam, yapamam. Bir bot almam lazım ama alamam bu yıl. Hep biz çalışıyoruz ama hep bizden kısıyorlar her şeyi. Birlikte bir şeyler yapmadan değişmez bu işler.”

GÜNDE 12 SAAT ÇALIŞIYORUZ

Pendik’ten cam işçisi bir kadın:
“Asgari ücretin insanca yaşanacak bir ücret olmasını istiyorum. Mesaiye kalmadan, ay sonunu nasıl getireceğim, mutfak masrafları, ev kirasını nasıl ödeyeceğim, çocuklarımızın eğitim masraflarını nasıl karşılayacağım kaygısı olmadan yaşayacak bir ücret istiyoruz. Biz günde 12 saat çalışıp da bunları düşünmek istemiyoruz. Bunun için de mücadele edeceğiz. Ayrıca asgari ücret hesaplanırken çay simit hesabı yapılmasın, vergiler asgari ücretliden değil zenginlerden kesilsin istiyoruz.”

TÜİK’E DEĞİL ÇARŞI PAZARA BAKIN!

Pendik’ten ev emekçisi: 
“Ben ev emekçisi bir kadın olarak, artık pahalılıklara yetişemez oldum. İki çocuk annesiyim, ikisi de okuyor. Okula gitmeseler de uzaktan eğitim görüyorlar. Çarşı pazar el yakıyor. Pandemi fırsata çevrilerek her şeye zam yapılıyor. Elektrik, su, doğal gaz, giyim kuşam, mutfak masrafı derken aldığımız ücret en temel masraflarımıza bile yetmiyor. Asgari ücret belirlenirken TÜİK’in rakamlarına göre değil çarşıya pazara göre belirlenmeli. Asgari ücret belirlenirken sarayın penceresinden bakarak değil ay sonunu getiremeyen işçi ve emekçilerin penceresinden bakılarak belirlenirse daha adaletli olacaktır.”

BARBAROS: ASGARİ ÜCRETİN BELİRLENMESİNDE İŞÇİLER SÖZ SAHİBİ OLMALI
Emek Partisi İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros, İstanbul’da çalışan tüm işçi ve emekçileri insanca çalışma koşulları ve insanca yaşanacak bir asgari ücret için işyerlerinde kendi birliklerini kurarak harekete geçmeye ve mücadele etmeye çağırdı.
Asgari Ücret Tespit Komisyonunun ikinci toplantısı öncesi yazılı açıklama yapan Sema Barbaros İstanbul’da milyonların açlık sınırının altında ücrete mahkûm edildiğini, milyonlarca insanın işsiz olduğunu, milyonlarca kişinin de kayıt dışı ve güvencesiz çalışmak zorunda olduğunu söyledi. Asgari ücretin, açlık ve sefalet ücreti olmaktan çıkarılarak insanca yaşanacak bir seviyeye çekilmesi gerektiğini ifade eden Barbaros, “Bunun için öncelikle asgari ücretin belirlenmesinde işçiler söz sahibi olmalıdır. Çoğunluğunu patronlar ve sermayeye hizmette sınır tanımayan hükümet temsilcilerinin oluşturduğu Asgari Ücret Tespit Komisyonunun, yoksul emekçilerin halinden anlaması beklenemez” dedi.
VERGİ DIŞI BIRAKILMALI
Asgari ücretin vergiden muaf tutulmasını isteyen Barbaros, şunları ifade etti: “Türkiye’de tüm vergi gelirlerinin dörtte üçü işçi ve emekçilerden toplanmaktadır. Brüt asgari ücretin yüzde 33.4’ü (983 TL) dolaylıdolaysız vergiler ile kesintilere gidiyor. Yani asgari ücretli bir işçi 365 günün 122 günü vergi ve kesintiler için çalışmaktadır. Bütçenin kaymağını yiyenler, hazineyi hortumlayanlar, teşviklere doymayanlar neredeyse vergi vermemektedir. Vergide adalet sağlanmalı; asgari ücretten vergi kesintilerine son verilmeli, tüm dolaylı vergiler kaldırılmalı, özel ve tüzel kişilerden artan oranlı gelir, miras ve servet vergisi alınmalıdır.”
SALGIN KAYIPLARI DİKKATE ALINMALIDIR
Sermaye ve hükümetin işçi ve emekçilerin haklarını ve ücretlerini ‘en asgaride’ tutmak için el ele çalıştığına dikkat çeken Barbaros, “Patronlar kârlarından zarar etmesin diye işçiler ölümüne çalışmaya zorlanmaktadır. Pandemi koşulları işçilerin temel haklarını gasbetmenin fırsatına çevrilmiştir. Salgında ücretsiz izne çıkarılanlar 1168 TL gibi asgari ücretin yarısı düzeyinde bir gelirle yaşamaya mahkum edilmiştir. Kısa çalışma, patronların itiraz eden işçiyi cezalandırma aracına dönerken, esnek çalışma uygulamaları ile işçilerin birçok kazanılmış hakkı fiilen gasbedilmiştir. Tuzla tersanelerinde, Ambarlı Limanında, İMES organize sanayide, gıda fabrikalarında çalışan işçiler, sağlık çalışanları, kargo işçileri ‘Çalışırken ölmek istemiyoruz’ diye haykırırken, iktidar bu taleplere kulak tıkamaktadır” dedi. Ultra lüks yaşamlara sahip olanların ise pandemiyi gerekçe gösterip “Batarız, işsizlik yükselir, kayıt dışı artar” gibi tehditlerle asgari ücreti düşük tutmak istediğini vurgulayan Barbaros, 2021 asgari ücretinin, salgının yol açtığı gelir kaybı ve sağlık, eğitim, gıda, barınma, faturalarda artan giderler dikkate alınarak hesaplanmasını istedi.
‘GÜCÜMÜZ BİRLİĞİMİZDİR!’
Cumhurbaşkanının ‘Gerekirse acı ilacı içeceğiz’ diyerek yaptığı ‘fedakârlık’ çağrısının gölgesinde, 4 Aralık’ta yapılan ilk toplantıda patron sendikası TİSK’in, kriz ve salgını göstererek tehditlerine başladığını ifade eden Barbaros, “Elbette yoksul emekçilerin eve ekmek götürebilme isteğine ‘Abartıyorsun’ yanıtı verenlerin insafa gelmesini beklemeyeceğiz. Az çok insanca yaşanabilir bir ücret bile ancak işçi ve emekçilerin mücadelesiyle söz konusu olabilir” dedi. Barbaros, İstanbul’da yaşayan tüm işçi ve emekçilere şu çağrıyı yaptı:
“Asgari ücretin sefalet ücreti olmasını engellemenin, vergide adaletin, iş cinayetlerini durdurmanın, pandemide ölümle burun buruna çalışmaya zorlanmamanın, işten atmalar ve ücretsiz izinlerin yasaklanmasının tek yolu vardır; bir araya gelmek ve mücadele etmek! İşçi ve emekçiler, sendikalarını asgari ücret konusunda etkin mücadeleye çağırmalı, insanca yaşayacak bir ücret ve çalışma koşulları için işyerlerinde kendi birliklerini kurmalı, harekete geçmelidir.”

Kaynak: Evrensel

İlgili haberler
Reçetesi acı yaşamı asgari kadınlar…

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği, işçi, işsiz birçok kadınla bir araya gelerek geçim derdini, asgari...

DİSK-AR: Kadınların yarısı asgari ücret ve daha dü...

DİSK-AR’ın hazırladığı ‘Salgın Günlerinde Asgari Ücret Gerçeği Araştırması’nda kadın işçilerin yarıs...

Kadınlar asgari bir hayal kurmaktan bile uzak

Ekonomik kriz, pandemi, yoksulluk, acı reçeteler derken bu ay asgari ücret zammı belirlenecek. Milyo...