İzmir'de kamu emekçisi kadınlar sendikal mücadeleyi tartıştı
İzmir'de kamu emekçisi kadınlar 8 Mart'a giderken yazarımız Fulya Alikoç'un katılımıyla 8 Mart'ı ve kadınların sendikal mücadelesini tartıştı.

Kadın kamu emekçileri içinde mücadele eden Emek Hareketinden Kadınlar, İzmir’de, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinliğinde buluştular.

Söyleşi olarak gerçekleşen etkinliğe Ekmek ve Gül Yazarı Fulya Alikoç katıldı. Alikoç, “Ekmek ve Gül” isminin nereden geldiğine kısaca değindi, sınıf sendikacılığı ve iş yeri örgütlenmelerine dair 8 Mart tarihinden yola çıkarak, teorik ve ideolojik bir perspektif sundu.Alikoç, sunumunda 1800’lerden günümüze emekçi kadınların yaşadığı yoksulluk, sömürü, baskı ve şiddetin boyutlarını ve emekçi kadınların hak alma ve özgürlükler mücadelesini uluslararası deneyimlerle anlattı.

10 KADINDAN SADECE 1’İ SENDİKALI

Alikoç sunumunda, kadınların sendikal örgütlülüklerine dair istatistikleri paylaştı. Avcılık, balıkçılık, tarım ve ormancılık, gıda sanayi, madencilik ve taş ocakları, metal, inşaat gibi 20 iş kolundaki verilere göre kadınlar iş gücünün yüzde 28’ini oluşturuyor. Ancak kadınların sendikalaşma oranları yaklaşık yüzde 18,65 ile sınırlı kalıyor. Yani 10 kadından yalnızca biri sendikalı olarak çalışıyor. Kadınların yoğunlukla çalıştığı torba iş kolunda (ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar) kadınlar iş gücünün yüzde 44’ünü oluştursa da sendikalı kadın oranı yüzde 6. Kamu emekçilerinin yüzde 5,72’si ise KESK’e bağlı sendikalarda örgütlü.

Veriler üzerine yürütülen tartışma sonrasında Alikoç, kamu emekçisi kadınların sendikalaşması önündeki ataerkil aile yapısı, iş kanunları, yetki barajları, sarı sendikacılık anlayışı gibi engelleri anlattı. Alikoç, Türkiye’de var olan sendikal anlayışlardan bahsederek kadın kamu emekçilerinin örgütlenme sorununun sınıf sendikacılığı bağlamında iş yeri örgütleri ve komiteleri kurularak aşılmasının bir adım olduğunu ifade etti.

İŞ YERLERİNDE ÖRGÜTLENMEK ŞART

Eğitim, sağlık ve yerel yönetimler alanlarından kadın kamu emekçilerinin katıldığı söyleşide söz alan kadınlar, KESK’e bağlı sendikalarda sürdürdükleri mücadeleden ve deneyimlerinden bahsettiler.

Tartışmada, hakim sendikacılık anlayışının kamu emekçilerini kapsamaktan uzaklaştığı, hatta üyelerin dahi karar alma ve eylem süreçlerinde aktif tutmakta zorlanıldığı ifade edildi. Sendikalardaki meclis tipi örgütlenmelerin, kadın emekçilerin özgün sorunları etrafında mücadelesine cevap olmadığı ve olamayacağı, esas olarak işyeri örgütlenmeleriyle bunun mümkün olabileceği olumlu ve olumsuz örnekleriyle tartışıldı.

KESK'teki kadın meclislerine dair Satı Burunucu'nun "Sendikal mücadeleye hegemonik gölge" yazısını okumak için TIKLAYIN

Kadın emekçilerin diğer tüm işçi ve emekçilerin örgütlenmesinde olduğu gibi sınıf sendikacılığı anlayışı ile sendika ayrımı yapmadan, iş yerinde örgütlenerek, kendi alanlarına özgün talepleri öne çıkararak her iş yerine kendi olanaklarıyla ve kendi ihtiyaçları doğrultusunda oluşturdukları iş yeri komiteleri ile mücadeleyi büyütmeleri gerektiği tartışıldıktan sonra etkinlik sona erdi.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Kadın kamu emekçileri sendikaları önemsiyor

Sendikaya üye olmayan kadın emekçilerin tamamına yakınının kadınların sendikalara üye olmaları gerek...

Sendika hayatımızda çok şey değiştirdi

Sendikayı fabrikaya sokamadık ama sendika bilinciyle pek çok işler başardık. Bizler gerçek sendikanı...

‘Sendika nerede’den ‘Sendika biziz’e...

Yaşadığımız baskılar karşısında haklarımızı bilerek, haklı itirazlarımızı yaparak, kazandık ve bu de...