KADAV: Kadın işsizliği tüm işsizlik türleri içinde en üst sırada
Kadınlarla Dayanışma Vakfı yaptığı basın toplasıyla ‘Kadınların İstihdam ve Emek Deneyimlerine Bakış’ raporunu açıkladı.

Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV) yaptığı basın toplasıyla ‘Kadınların İstihdam ve Emek Deneyimlerine Bakış’ raporunu açıkladı.
Rose Luxemburg Derneğinin desteğiyle yapılan araştırma, derinleşen ekonomik kriz ve pandemi sürecinde kadınların iş gücü piyasalarıyla ilişkisinin nasıl olduğunu araştırdı. Projenin yürütücülerinden Özgür Genç; “Küçükçekmece ve çevresinde yapılan araştırmada, işçi havzalarında kadın ve mülteci kadın emeğinin durumunu ortaya koymak istedik. Pandemi sürecinde araştırma sonuçları bize çok canlı örnekler verdi” diyerek raporun ayrıntılarının sunumu için sözü bağımsız araştırmacı

Semiha Ari’ye verdi. Ari, “Bu araştırmanın amacı özellikle kadınların ücretli ve ücretsiz çalışmasına dair, özellikle kovid-19 süreci ve ekonomik kriz süresince kadınların iş gücü piyasası katılma biçimleri, kadınlara hangi işlerin sunulduğu, artan istihdam kaybının nereye evrildiğini görmekti” dedi.
Kadın deneyimlerini odağa alarak 21-57 yaş aralığındaki 11 kadınla yapılan yüz yüze yaptıkları araştırmada Ari, “Kadınlar neoliberal saldırıların karşısında daha çok esnekleşen ve güvencesizleşen piyasa içerisinde çalışıyor. Bu eğilim daha da artıyor” dedi. Sermayenin ihtiyaçlarını karşılayan bir siyasal yapılanmanın, nüfusun yeniden yapılanması adı altında doğurganlığı artırmak için esnek ve yarı zamanlı çalışmayı da teşvik ettiğini hatırlatan Ari, “Çalışma yaptığımız alan Sefaköy ve çevresi, burası yoğun göç alan bir işçi havzası, bu araştırma, Türkiye’de kadınların istihdam ve enek süreçlerine dahil olma biçimlerinin bir mikro yansımasını sunuyor. Bununla birlikte kadınlar için formel istihdam olanaklarının giderek daraldığını görüyoruz. Görüştüğümüz 11 kadından sadece 4’ü SGK’lı, güvenceli işte çalışıyor. Depo operatörlüğü, üretim planlama sorumlusu, tekstil öğretmenliği, ofis koordinatörlüğü, temizlik işçisi ve işsiz kadınlardan oluşan araştırmamız da kadınlar oldukça genç, bazılarının çocuk yaşta başlayan ücretli çalışma deneyimleri mevcut. Uzun çalışma deneyimlerine rağmen kadın işçilerin aldıkları ücret asgari ücret ya da biraz üstü. En büyük motivasyonları sigortalı işte çalışmaya devam etmek. Kadınların iş değiştirme oranı yüksek, başlıca sebepleri ise mobbing ve iş yerinde taciz. Kadınların işte kalma oranı haliyle erkeklere göre düşük. Bu kadınların emekli olmalarını da hayale dönüştürüyor. 40 yaş üzerindeki kadınların da çok zor iş bulduğunu gözlemledik. Kendilerine ‘biz sürekli koşturacak birini arıyoruz’ dendiğini ve işe alınmadıklarını aktardılar” dedi.

Görüştükleri mülteci kadınlara ilişkin de gözlemlerini aktaran Ari, “Görüştüğümüz Suriyeli kadınların tekstil sektöründe çalışmaları ortak deneyim. Suriye’de ücretli deneyimleri çok az. Hemşire ve okul öncesi öğretmen olan Suriyeli kadınlar kendi işlerini yapamadıkları için parça başı iş yapmaya başlamış Türkiye’de. Başka bir seçenekleri yok çünkü. Bir Suriyeli kadın atölyede çalışmaya başladığını ancak tacizlerden bunalıp işi bıraktığını söyledi. Bu sebeple parça başına yönelmiş.”
“Türkiye’de çalışsanız da çok yoksul kalıyorsunuz ve sürekli borçlusunuz” diyen Ari, “Görüştüğümüz kadınların uzun çalışma deneyimleri var ama hala asgari ücret alıyorlar. Ama sonuç olarak hepsi borçlu. Mülteci kadınlar, kovid-19 süresi boyunca iş kaybı çok yaşadıkları için yakınlarına akrabalarına borçlanmışlardı. Bu deneyimler ücretli çalışmanın sadece hayatta kalma aracı olduğunu gösteriyor. 62 yaşındaki bir kadın ilk defa tatile gittiğini, ancak borçlandığı için pişmanlık duyduğunu anlatıyordu.”

Tekstil işçisi bir kadının ustabaşılık yaptığını bu sebeple erkek işçilerin bunu sindiremediği için sürekli tacize maruz bıraktıklarının aktarımını da yapan Ari, “Başka bir kadın işçi ise müdürün cinsiyetçi küfürlerine tepki gösterdiği için işten atıldığını aktardı.” dedi.
Bu süreçte kayıtlı kayıtsız çalışanlar kadınlar için örgütlülüğün önemine dikkat çeken Ari, “Sendikalar çok yetersiz. Kadınların oranı sendikalarda oldukça düşük. Sendikalar hala çok erkek egemen, kadınların yoğunlukta olduğu işyerlerinde sendikalaşma oranı çok düşük” diyerek sendikaları da eleştirdi.

Sunumun devamı basına kapalı şekilde tartışmalarla devam etti. Pek çok kadın örgütü, mülteci kadın örgütlerinden temsilcilerinin katıldığı etkinlikte deneyimler aktarıldı.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Zara ve ünlü markaların kadın emeği sömürüsü

Asgari ücretlinin kapısının önünden bile geçemediği, İspanyol tekstil mağazalarının yıldızı Zara, As...

Göçmen kadın emeğinin geçmişten bugüne seyri

Prof. Dr. Gülay Toksöz “Emanet Emek: Göç Yollarında Kadınlar” çalışmasına dair sorularımızı yanıtlad...

Pandemide Kadın Emeği paneli

‘İstanbul Ayvansaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Zeynep Banu Dalaman başkanlığında kadınlar online et...