Kadın Üniversitesi kurma fikrinin arkasında ne var?
Sosyolojik yönden bakıldığında ‘Kadın Üniversiteleri’ projesinin kadınları sosyal hayat ve eğitim açısından daha da ayrıştıracağı aşikar…

Son günlerde gündemde olan 2021 yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Planı’na göre önümüzdeki yıl çalışmalarına başlanacak projelerden biri kadın üniversiteleri. Bu konuyla ilgili ilk adım Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2019 yılı Japonya ziyaretinde Mukogawa Kadın Üniversitesi tarafından Erdoğan’a fahri doktora verilmesinin ardından Türkiye’de de benzer bir proje yürütüleceği açıklamasıyla atılmıştı. Daha sonra ise Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 2021 yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda değinildi.  

Her şeyden önce, örnek olarak alınan üniversitenin tarihine bakıldığında konunun Japon kültürüyle doğrudan ilişkili olduğunu açıkça görebiliriz. Yapılabilecek küçük bir araştırmayla Japonya’da kadınların eğitim ve çalışma hayatındaki ikinci sınıf cinsiyet rolü açıkça anlaşılıyor. Bu kültürün bize çok uzak olması gerektiği de gayet açıkça belli. Çıkarılan bu sonuçların tam aksine, hedeflenen maddelerden biri olarak kadınların eğitim hayatında daha aktif rol oynamasının amaçlandığı söyleniyor.

Fakat olaya sosyolojik yönden bakıldığında bu projenin kadınları sosyal hayat ve eğitim açısından daha da ayrıştıracağı aşikar. Kadın cinayetleri, cinsel taciz, tecavüz gibi toplumsal sorunlara alınacak bir önlem olmadığı da çok açık. Bu sorunların çözümünün kadınları ayrı bir yere ‘toplamaktan’ ziyade var olan toplumun cinsel tabularını yıkıp bu çeşit suçları işleyebilecek hastalıklı zihniyetteki kişilerin erken tespiti olması gerekiyor. ODTÜ, YTÜ, BOÜN gibi okullarda varlığını sürdürmeye çalışan CİTÖB gibi oluşumların daha aktif hale getirilmesi ve mevcut üniversitelerde yaşanan bu tarz iğrenç olayların önlenmesi gerekirken atılması planlanan bu adım kadının toplumsal hayattaki yerini maalesef daha da kötü bir duruma itecektir.

İçinde bulunduğumuz toplumda bugün bile insanların giydiği kıyafetlerin, eve giriş çıkış saatlerinin, vakit geçirdikleri bireylerin cinsiyetlerinin ve hatta okuduğu okulların bile tecavüze bahane sayılması bunun en açık göstergesidir. Atılması planlanan bu adım yeni ve çok çirkin bir bahane olarak “Kadın üniversitesi varken kızlı erkekli üniversitede okumamalıydı” gibi ifadeleri de ortaya çıkaracaktır.

İlgili haberler
Kadın üniversitelerine karşı kampanya başlatmalıyı...

Kadın üniversitelerin laik eğitimi baltalamak için açılmak istendiği açıkça ortada. Türkiye muhafaza...

Kadın üniversiteleri genç kadınları nasıl etkileye...

Japonya’dan örnek alınan, Cumhurbaşkanlığı 2021 Kalkınma Planı içerisinde yer alan kadın üniversitel...

Kadın üniversitelerine tepki: Eşitsizliğin derinle...

CHP PM üyesi ve Kadın Kolları Başkanı Aylin Nazlıaka, kadın üniversiteleri modelinin tepki gösterere...