Kadına şiddet vahşete dönüştü sorumlular korunuyor!
Kadına şiddet haberlerine her gün yenisi ekleniyor ve gittikçe vahşileşen yöntemler görüyoruz. Peki bu vahşet neden yaşanıyor, bu metotlar nasıl ortaya çıkıyor, erkekler bu cesareti nereden alıyor?

Kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet haberlerine her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Bir taraftan da kadına yönelik suçlarda gittikçe vahşileşen yöntemler ortaya çıkıyor. Dinamitle patlatma tehdidi, kerpetenle dişlerini sökme, döner bıçağıyla yaralama gibi... Burada sorulacak pek çok soru var tabii ki. Bu vahşet neden son bulmuyor bir türlü, gittikçe vahşileşen metotlar nasıl ortaya çıkıyor ve nasıl yaygınlaşıyor, erkekler bu cesareti nereden alıyor? Bu soruları Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav ile konuştuk. Kav OHAL ortamında artan hak ihlallerinin ve işkencenin yaygınlaşmasının bu vahşetin artışına zemin hazırladığına dikkat çekiyor ve yargıdaki cezasızlık durumunun erkekleri cesaretlendirirken kadınları hak aramaktan caydırdığına vurgu yapıyor.

Önce yaşanan olaylardan bir kaçına göz atalım: 

ESKİ SEVGİLİDEN ‘SENİ DİNAMİTLE PATLATIRIM’ TEHDİDİ
Antalya’da işçi emeklisi bir babanın 3 çocuğundan biri olan A.A, eski erkek arkadaşı E.K’nin kendisine yaşattıkları yüzünden işini ve üniversite eğitimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. A.A, lise 1’inci sınıfta tanışıp sevgili oldukları E.K’nin lise 2’nci sınıfta bıçak zoruyla tecavüzüne uğradığı, kendisini defalarca darbettiği ve şimdi de tehdit ettiği için şikayetçi oldu. Aile korkusu ve yaşının küçük olmasından dolayı bazı olayların farkına varamadığını ve kimseye söyleyemediğini belirten A.A, “E.K. bunları bildiği için sevgimi de kullanarak bana 11 yıl boyunca hem psikolojik hem fiziksel şiddet uyguladı. Defalarca beni dövdü ama hiçbirinde rapor almadım. Kimse duymadan evlenir, sonra kendimi öldürürüm, belki de düzelir diye düşündüm. Kendisi de bana tek kurtuluşumun ölüm olduğunu empoze etti” sözleriyle anlatıyor yaşadıklarını.
Yaşananlar yüzünden dayanacak gücü kalmadığını söyleyen A.A, “Evli olmadığımız halde ondan ayrılamayacağımı, karısı olduğumu söyleyip duruyordu. Defalarca darp edildim. Yaşımın ilerlemesi, bazı şeyleri idrak etmem ve eğitimin de bana kattığı şeylerle işin böyle olmaması gerektiğini görmeye başladım. En son yanına gittiğimde bana bıçak çekti, boğazımı sıktı, beni tekme tokat dövdü. Defalarca ayrılmaya çalıştım. Ama hepsinde bana elinde videolarımın, fotoğraflarımın olduğunu, bunu insanlarla paylaşacağını söylediği için cesaret edemedim. Ayrıca o dönem okuduğum okulun yurduna gelip beni rezil edeceğini söylediği için dediklerini yapmaya devam ettim” diyor.
Son olarak E.K’nin arkadaşlarını rahatsız edeceğini söylemesi üzerine geçen ağustos ayında ayrıldığını anlatan A.A, “Ama şiddetin dozunu her gün biraz daha artırdı. Ailemi arayıp birlikte olduğumuzu, çocuk aldırdığımızı iddia etti” diyor ve bunların ardından savcılığa giderek E.K hakkında suç duyurusunda bulunmuş.
E.K. “Senin yüzüne kezzap, cinsel organına dinamit koyup patlatacağım” sözleriyle tehditlere devam etmiş.
“Cezasını çekmesini istiyorum” diyor A.A. ve kadına yönelik suçlarda yargının tutumu onu korkutuyor belli ki “Suç olması için bana bunları yapması mı gerekiyor” diye soruyor.

SURİYELİ KADINI EŞİ LEVYEYLE DÖVÜP, KERPETENLE DİŞLERİNİ SÖKTÜ
Kilis’te yaşayan Suriyeli Haşish Rıdvan, eşi Raşe Rıdvan’ı 2 çocuklarının gözü önünde levyeyle vahşice dövdü sonra da kerpetenle dişlerini söktü. Olayın ardından kanlar içinde kalan Suriyeli Raşe Rıdvan, çığlık seslerini duyan komşuların ihbarıyla çağrılan ambulansla hastaneye kaldırıldı. Dayakçı koca ise kayıplara karıştı. Tedaviye alınan Raşe Rıdvan’ın çene, bilek ve kolunda kırıklar, vücudunda ise doku zedelenmesi olduğu belirlendi. Raşe Rıdvan’ın, kendisine işkence yapan eşi Haşish Rıdvan’dan şikayetçi olmadığı belirtildi. Bir süre sonra yakalanan dayakçı koca da tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Doktorlar, Raşe’nin hastaneye geldiğinde gördüğü işkence nedeniyle şuurunun kapalı olduğunu söyledi.


EŞİNİ BIÇAKLADI, EVİ ATEŞE VERDİ, ÇOCUKLARI DA ÖLDÜ
Antep’te 33 yaşındaki Mustafa Öztürkmen, evi ateşe verdi ve kaçmak isteyen 28 yaşındaki eşini bıçaklayarak öldürdü. 1 ve 6 yaşındaki kızları da dumandan zehirlenerek ölen Öztürkmen, daha sonra kendi bileklerini keserek intihara kalkıştı. Kendisi ve dumandan zehirlenen 8 yaşındaki oğlu hastanede tedavi altına alındı.

YARGI ERKEKLERİ CESARETLENDİRİYOR
Buna benzer pek çok olaya tanık olduk ne yazık ki yakın zamanda. Benzer olaylardan biri de Muğla’nın Fethiye ilçesinde yaşanmıştı. Melek Özyer, boşanma sürecinde olduğu eşi tarafından döner bıçaklı saldırıya uğradı.
Yaşadığı olayın ardından Ekmek ve Gül’e konuşan Melek’in değerlendirmeleri çok dikkat çekici. Melek, “Hangi kadın şiddete, çocuklarının şiddet görmesine sessiz kalır ki!” diyor ve yargıdaki cezasızlık durumunun erkekleri cesaretlendirdiğine dikkat çekiyor. 

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav da Melek Özyer’in dikkat çektiği noktadan devam ediyor.
Aslında kadınların yıllardır adeta OHAL koşullarında yaşadığını belirten Kav, “OHAL ile birlikte genel hak ihlalleri arttı, binlerce kişi tutuklandı, işinden edildi, işkence yeniden gündeme geldi. Bütün bunlar kadın hak ihlallerine doğrudan yansıyor. Hem müthiş bir artış hem de nitelik değişikliği görüyoruz. Vahşi ve eziyet ederek öldürme, zalimane muamele, bütün bunlar artmış durumda, toplumda işkenceye dair yeniden gündem olmasıyla birlikte” değerlendirmesi yapıyor.
Yargıdaki cezasızlık durumunun da kadına yönelik suçlarda etkili olduğuna dikkat çekiyor Gülsüm Kav ve şöyle anlatıyor yargının durumunu: “Yargıda bu yılın 3 ayında, Ocak, Şubat, Mart aylarında yaşananları inceledik. 3 ayda 23 dava sonuçlanmış. Yani yargı süresinin uzadığını görüyoruz, kararlar erteleniyor bu da adaleti geciktiriyor. Dava sonuçlarının yarısında erkeklere ceza indirimi uygulanmadı. Bunu birlikte başardık, bu mücadelemizin sonucunda oldu ama diğer yarısı da indirimle sonuçlandı. Bu da kadına yönelik suçlarda cezasızlık sonucunu ortaya çıkarıyor. Cezasızlığa dair şöyle yeni durumlar da gündeme geliyor; ceza erteleme, delil yetersizliği nedeniyle serbest bırakma ve özellikle sürekli karar duruşmalarının ertelenmesi, karara bağlansa bile cezaların ertelenmesi eğilimi ile de sık karşılaşmaya başladık.”
Gülsüm Kav, şimdi gündemde olan “Uzlaştırma Kanunu”nu da hatırlatıyor ve kadın ve çocuğa yönelik suçların uluslararası sözleşmelere göre “uzlaştırma” kapsamına alınmaması gerektiğini belirterek bu durumun da kadına yönelik şiddeti artıracağına dikkat çekiyor.

KADINLAR GÜVENCESİZ BIRAKILIYOR
Peki yargıdaki cezasızlık kadınları nasıl etkiliyor? Gülsüm Kav’ın buna yanıtı ise şöyle; “Yargıdaki cezasızlık kadınları da çok güvencesiz bırakıyor, hak aramada caydırıcı olabiliyor. Polisin, yargının sürekli kadını eve gönderdiği, barıştırmaya çalıştığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının boşanmaları önlemek üzere komisyon kurduğu şartlarda kadın, bütün bu zorlukları göze alarak şikayetçi olup hakkını aradığında da cezasızlıkla karşılaşırsa bir süre sonra bu caydırıcı ve yıldırıcı oluyor. Bu süreçler kadınların güçlü, kararlı hakkını aramasını önlüyor.”
“Bunun da ilacı kadınların dayanışması ve kadınların birlikte mücadelesi” diyen Kav, tüm kadınlara kadın örgütlerine başvurmasını öneriyor.

İlgili haberler
Flört şiddeti nedir?

Kadınlar için korkutucu bir deneyim! Korkmayın... Ama flört şiddetinin şiddete açılan kapılarından b...

Şiddete uğradığınızda neler yapabilirsiniz?

Şiddete uğrama ihtimaliniz varsa ya da şiddet dolu hayatınızı değiştirmek istersiniz ihtiyacınız ola...

Kadın cinayetlerinde değişen bir şeyler var

Yaşı, mesleği, eğitimi ne olursa olsun aynı şiddetin hedefi haline geliyor kadınlar. Gerekçeler gaze...