Kadınlar bütün 'hayır'larıyla mücadeleye devam ediyor
YSK'nin kararı sokağa taşan tepkiler doğururken, iktidarın oldu bittiye getirmeye çalıştığı anayasa değişikliği kadınları nasıl etkileyecek? Kadın hareketi bundan sonra yola nasıl devam edecek?

Başkanlık anayasası için yapılan referanduma şaibeler damga vururken, tartışmalı ve hareketli bir haftayı geride bıraktık. Zaten OHAL baskısı altında ve eşitsiz koşullarda gidilen halk oylaması sürerken, Yüksek Seçim Kurulu’nun “mühürsüz pusulaların da kabul edileceği” yönünde karar vermesi sokağa taşan tepkilere neden oldu. Evet ve hayır arasındaki farkın bıçak sırtı olması halkın seçim güvenliğine ilişkin güvenini adeta sıfırladı, birikmiş öfkeyi körükledi. İktidarın tüm bu tepkilere kulak tıkayarak oldu bittiye getirmeye çalıştığı anayasa değişikliği kadınları nasıl etkileyecek? Kadın hareketi bundan sonra yola nasıl devam edecek? Sayfamızda bu sorulara yanıt aramaya çalıştık.

‘BOŞ KALAN TENCERE TAVALARIN SESİ DAHA ÇOK YÜKSELECEK’
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Şükran Doğan, şaibeli referandumun, tüm sonuçlarıyla birlikte iptal edilmesi gerektiğini söyledi. Kadınların ‘hayır’ının bitmediğini; baskının, şiddetin, tacizin, eşitsizliğin, düşük ücretin ve tek adam yönetiminin olduğu her yerde mücadelenin de ‘hayır’ demenin de kaçınılmaz olduğunu vurguladı.

Referandum sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? 
Kadınların sesi nasıl yükseliyor? 16 Nisan akşamından itibaren hiç kimse sonuçları içine sindiremedi. Eşitsiz koşullarda sürdürülen referandum çalışmaları, Mecliste uygulanan açık oylamalardan başlayarak, her türlü yasak ortamında gerçekleşti. Cumhurbaşkanının, Başbakanın son güne kadar alanlarda olduğunu gördük. Anti demokratik uygulamaların varlığını ‘evet’ diyenler bile kabul ediyor. Mühürsüz oyların yurt dışında sayılmayıp burada sayılması da karar sürecinin ne kadar yanlı olduğunu gösteriyor. 12 Eylül anayasasıyla hesaplaşma iddiasındaki iktidar, 16 Nisan referandumunda benzer bir süreç işletti. 12 Eylül anayasasını o gün bugündür tartışıyoruz, böyle sürerse bir o kadar da 16 Nisan referandumunu tartışacağız. Yüksek Seçim Kurulunun almış olduğu hukuksuz karara baktığımızda, kabul etmemiz mümkün değil. Referandum oylaması, sonuçlarıyla birlikte iptal edilmelidir.

EVET’ DİYEN DE ‘HAYIR’ DİYEN DE GELECEK KAYGISINDA ORTAK

Emek Partisi, kadınlara ‘hayır’ı nasıl anlattı? Anayasa değişikliğinden kadınların beklentisi nelerdi?
İktidarın biz ve onlar söylemi halkı kamplaştırırken; ‘evet’ diyenlerin memlekete sahip çıktığı, vatanını sevdiği, ‘hayır’ diyenlerin ise ‘terörist’ ilan edildiği bir dönem yaşandı. Biz de bütün işçi ve emekçiler açısından bugün yaşanan baskının, zulmün, kadınlara dönük her türlü ayrımcılığın, özgürlük ve hak gasplarının Meclisten bir bir geçirildiğini, tek adam ve tek parti rejiminde çok daha ağır koşullarla karşı karşıya kalınacağını anlatmaya çalıştık. Özellikle kadınlara giderken, getirilen düzenlemede onların isteklerinin hiçbirinin yer almadığını, sorunlarına çözüm içeren hiçbir önerinin olmadığını ilettik. Meclisin yasa yapmaktan imtina edeceği bir döneme doğru gidildiğinde, tek adamın ağzından çıkacak sözlerle yönetilecek bir ülkede baskıların, kadınlara yönelik her türlü ötekileştirici söylemin daha da artacağının altını çizdik. Çalışma yürüttüğümüz alanlarda, işçi ve emekçiler açısından bir değerlendirme yaptığımızda, ‘evet’ diyenlerin de ‘hayır’ diyenlerin de işsizlikten, yoksulluktan, savaştan, şiddetten, gelecek kaygısından yakındığını ve buralarda uzlaştığını gördük diyebiliriz.

KADINLAR ‘HAYIR’ DEMEYE DEVAM EDİYOR 

Büyük kentler başta olmak üzere kadınlar hâlâ en önde hayırlarını yükseltiyor. Şaibeli seçim sonuçlarına karşı çıkarak ‘Hayır, daha bitmedi, yeni başlıyor’ diyorlar. Buna dair alanlardan size yansıyanlar neler? 
Hayır kampanyası sürdürülürken bu süreçte bir de 8 Mart vardı. Onun öncesinde tüm Türkiye’de kadınlar kendi hayırlarını çeşitli platformlar ve yan yana gelişler üzerinden oluşturmuştu. Bu nedenle kadınların çabası ön açıcı olma ve anlatma açısından kamuoyunda görünür oldu. Özelikle semtlerde yürüttüğümüz çalışmalarda kadınların çok rahat ve cesurca ‘hayır’ dediklerine şahit olduk. Referandum çalışmaları kadınların kendi sorun ve talepleri üzerinden ele alındığında daha olumlu sonuçlarla karşılaşıldığını rahatlıkla görebildik. Keza şaibeli seçim sonuçlarına karşı çıkarken de başı açık, kapalı, eğitimli, eğitimsiz, işçi, işsiz, memur kadınların sokaklarda ‘hayır’larına sahip çıktığını görüyoruz. İşsizliğe, tacize, tecavüze, düşük ücrete, eşitsizliğe karşı, bütün ‘hayır’larıyla birlikte kadınlar, referandum öncesinde olduğu gibi sonrasında örgütlenmeye devam ediyor.
Semtlerde ve mahallelerdeki kadınların bu süreçteki tartışmalarını izlemek daha mümkün oldu. Ancak işçi havzalarında ve fabrikalardaki kadınların referanduma ilişkin tartışmalarıyla ilgili ne söylersiniz? Özellikle fabrikalarda çalışan kadınların kötü çalışma koşulları, çocuklarını bırakacak bir kreşin bile olmaması, eşit muamele görmemeleri, tacize, mobbinge uğramaları kendi ‘hayır’ını oluşturuyordu. Dolayısıyla patronun, ustabaşının baskısına, tacizine maruz kalmaları, hem işte hem evde çalışmaları, hem de düşük ücret almaları kadınların önümüzdeki dönemde mücadelesini kaçınılmaz kılıyor. Nasıl sandığa ‘hayır’ atılıp ‘evet’ çıkması bütün kesimler tarafından kabul görmediyse işçi kadınlar açısından da tepkiyle karşılandığı aşikar. Kıdem tazminatının kaldırılması referandumun hemen ardından gündeme getirildi. Buralardan da kadınlar karşı çıkışlarını ve ‘hayır’larını örgütlemeye devam edecekler. Cumhurbaşkanı sokağa çıkan ve seslerini yükseltenlere “Tencere tava hep aynı hava” diyor, oysa içinde yemek pişmesi gereken tencere tavanın boş olmasıyla daha da yükselecek olan sesleri susturamayacaklar. Partimiz, referanduma dönük çalışmalarında kadınlara ‘Tek adamın ne demek olduğunu en iyi kadınlar bilir’ diyerek seslendi. İster baba, ister koca, ister sevgili ama ille de en çok da devletin, erkek gücü olarak tek adamın ne demek olduğunu en iyi kadınlar bilir.

TALEPLERİMİZİ 1 MAYIS ALANLARINA TAŞIMALIYIZ

Bundan sonra kadınları ne bekliyor? 
Eğer mücadelemizi yükseltmezsek, kadınları bugünkünden daha ağır koşullar bekliyor. Referandum sonrası Anayasayla uyum süreci kapsamında yüzlerce yasa çıkaracaklar ve biz çok uyanık olmalıyız. Önümüz kamu emekçileri ve sendikalı işçiler için toplu sözleşme dönemi. Zorunlu bireysel emeklilik sigortası dayatıldı, kıdem tazminatının kaldırılması gündemde, kadınların işsizlik oranı her geçen gün artıyor ve eşitsiz koşullarda çalışmaya ve yaşamaya devam ediyorlar. Dolayısıyla “hayır” demeye devam etmek için birçok neden var. Bütün hayırlarımızı 1 Mayıs çalışmalarıyla birleştirerek alanlara taşımalıyız. Biz 17 Nisan sabahı, “Bu süreç bitmedi. Tek adama da partisine de rejimine de karşıyız” diyerek bildirilerimizle emekçilere ulaşamaya devam ettik. Bundan sonra daha yoğun çalışacağız. Sonucu işçilerin, emekçilerin özgürlük, eşitlik, barış mücadelesi belirleyecek.

İlgili haberler
Mücadeleyi ilerletme olanağı

Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan çıkan sonucun hak eşitliği için ve şiddete karşı mücadeleyi...

Fabrikadaki kadınlar tuvaletinin kapısından refera...

"Denizli’de büyük bir tekstil fabrikasında fikirlerini tartışamayan kadın işçiler, kadınlar tuvaleti...

Her şey güzel olsun diye hayır dedim

Referandum geride kaldı ama tartışma sürüyor. Bursa'da kadınlara sonuçlar hakkında ne düşündüklerini...