Kadınlardan kadın vekillere açık mektup: Sesimize ses olun
Salı günü Meclis gündemine gelmesi beklenen müftülere resmi nikah yetkisi verilmesini kapsayan tasarıya karşı 100’ün üzerinde kadın ve LGBTİ+ örgütü kadın milletvekillerine açık mektup yayınladı.

‘Eşit ve özgür bir yaşam için bu yasalar böyle geçmez’ diyerek müftülere nikah yetkisi verilmesine ve kadınların mağduriyetini artıracak olan gündemdeki diğer yasalara karşı kampanya düzenleyen 100’ün üzerinde kadın ve LGBTİ+ örgütü meclisteki kadın milletvekillerine açık mektup yayınladı. Geçtiğimiz hafta önce İçişleri Komisyonunda, sonra alt komisyonda sonra yeniden İçişleri Komisyonunda görüşülen ve apar topar oylanarak Meclis Genel Kuruluna gönderilen tasarının Salı günü Genel Kurul'da görüşülmesi bekleniyor. Haftalardır tasarıya karşı taleplerini dile getiren kadınlar bugün saat 17.30'da sosyal medya kampanyası düzenleyerek #MüftülükYasasınaKrşıNöbete hastagiyle taleplerini ifade etmeye devam edecek.


Kadınların kadın milletvekillerine “Genel Kurulda sizlerin sesimizi, itirazımızı yükseltmesini, yasanın böylesine kolay geçmemesini umuyoruz” diye seslendiği mektup ise şöyle:

Sayın milletvekili,
5 Ekim Perşembe günü kamuoyunda ‘Müftülük Yasası’ olarak bilinen Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı İçişleri Komisyonundan geçti. Önümüzdeki Salı günü veya en yakın zamanda TBMM Genel Kuruluna gelmesi bekleniyor.
Size o Genel Kurulun üyesi olan bir kadın vekil olarak sesleniyoruz. Bu yasa tasarısı hangi çevreden olursak olalım biz kadınların tamamının hayatlarını zorlaştıracak, bizi baskı altına alacak ve buna dur demek sizin elinizde. Neredeyse bütünüyle erkeklerden oluşan komisyonun hızla hayatlarımızı etkileyecek bu tasarıyı geçirişine şahit olduk. Genel Kurulda sizlerin sesimizi, itirazımızı yükseltmesini, yasanın böylesine kolay geçmemesini umuyoruz. Eğer siz kadın-erkek eşitsizliğini iyice doğallaştıracak olan bu yasaya dur demezseniz, etkili bir şekilde muhalefet etmezseniz bir sonraki gün biz kadınlar için çok geç olacak. Her gün kadınların -çoğunlukla da boşanmaya çalışırken- öldürüldüğü bir ülkede, kadınların boşanmaması gerektiğini savunan ve dolayısıyla şiddete mahkûm eden, kadın-erkek eşitliğini temel almayan bir kuruma evlilik alanında resmi yetki verilmiş olacak.

TASARIYA NEDEN Mİ İTİRAZ EDİYORUZ?
Nüfus Hizmetleri Kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin tasarıyla il ve ilçe müftülüklerinin de evlendirme memurları arasına eklenmesi öngörülüyor. Müftülerin kıyması tasarlanan bu nikâh medeni bir nikâh; dolayısıyla çocuk yaşta ve çoklu evliliğin yasak olması sürdürülüyor. Yani bu gelişme imam nikâhının resmi nikâh yerine geçmesi anlamına gelmese de müftülerin resmi nikâh kıymakla görevlendirilmeleri dinin (ve tek bir inanç biçiminin: Diyanet’in uyguladığı haliyle Sünni İslam) bu toplumdaki herkesi kapsaması gereken medeni hukukun alanına müdahil olması anlamına geliyor.
Ayrıca tasarıda yetki müftülerle sınırlı tutulmuyor; kullanılan “müftülüklere” ifadesinden ötürü yetki devri ile “imamlara” doğru genişletilmesi mümkün ki bu da denetimsizlik riskini artırıyor.
Tasarıyı savunurken İçişleri Bakanı Süleyman Soylu “evlendirme işlemlerinde müracaattan tören yerine, düzenlenecek belgeden nikah kıyacak memurun giyeceği cübbeye kadar belediye evlendirme memurunun uyguladığı, Türk Medeni Kanunu ve Evlendirme Yönetmeliği hükümlerini, aynen il ve ilçe müftülüklerinin de uygulayacağını; yapılacak evlenmelerin hiçbir farklılık göstermeyeceğini” iddia etmişti. Ama yetkinin müftülüklere genişletilmesiyle söz konusu yönetmelik de değiştirilmek durumunda kalacak ve ne tür değişikliklerin yapılacağını bilemiyoruz.
İçinde bulunduğumuz koşulları da göz önüne aldığımızda sosyal politika alanında ve ailenin şekillendirilmesinde kadınla erkeğin eşitliğini temel almayan bir yaklaşımla çalışan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın söz hakkının her geçen gün artmakta olduğunu görüyoruz. 2003’te müftülüğe bağlı ilk Aile İrşat ve Rehberlik Bürosu’nun kurulmasından ve 2011’de Diyanet ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı arasında yapılan protokolden bu yana sosyal politika ve hizmetleri belirlemek ve sağlamakla görevli esas kurumlardan biri Diyanet İşleri Başkanlığı olmuş durumda. Bu kurum boşanmayı cinsel istismar suçuyla aynı derecede “sorun” olarak görürken, hatta hizmetlerine bakıldığında boşanmayı önlemeyi kadınların birçok probleminden daha fazla dert edinirken bir yandan da biz kadınlara ‘aile terapisi’ verme görevini üstlenmekte. Tasarının yasalaşması durumunda evlendirme işlemi için müftülüklerin yetkilendirilmesiyle çoğu kadın evlenmek için olsun, ailede sorun yaşayınca olsun kadın-erkek eşitsizliğini doğal sayan, erkeklerin çıkarına olacak şekilde dini referansları temel alan, kadınların boşanmaması gerektiğini savunan bir kuruma başvuruyor olacak. Diyanet İşleri Başkanlığı sosyal politika alanından ve medeni haklarımızla ilgili konulardan çekilmeli, evlendirme işlemi ve psikolojik danışmanlık için yetkili kılınmamalı.

Ayrıca müftülüklere nikâh kıyma yetkisi verilmesi iddia edildiği üzere resmi nikâhsız imam nikâhlarını azaltmayacak, çünkü görüyoruz ki erkekler resmi nikâh kıymayarak aslında kız çocuklarıyla veya birden fazla kadınla evleniyor ya da boşanma durumunda mal paylaşımından kaçabiliyorlar. Zaten Türkiye’de evliliklerin %95’inde hem resmi hem imam nikâhı kıyılıyor; %3’ü ise resmi nikâhsız imam nikâhı. Bu oran 18 yaş altında artıyor, ama 18 yaş altı - yani çocuk evliliği/çocukların cinsel istismarı - imam nikâhlarının çoğunu da resmi imamlar kıyıyor (veriler Hacettepe Nüfus Etütleri Enstitüsü’nün ASPB destekli 2014 seneli araştırmasından). Bu amaçlarla hareket eden erkekler, müftülük vasıtasıyla yapılacak resmi nikâhı da tercih etmeyeceklerdir. Bunun yanı sıra resmi nikâh olmadan imam nikâhı kıydırmak da 2015 senesinde suç olmaktan çıkarıldığını; bu şekilde tam da böylesi çocuk yaşta ve çoklu evliliklerin, kadınların medeni haklardan yoksun bırakılmasının bir bakıma önünün yakın zamanda açılmış olduğunu da unutmamak lazım.
Ama belediyeler ve müftülüklerin nikâh kıymasının oluşturacağı ikilik hali toplumsal kutuplaşmayı (nikâhın kim tarafından kıyılacağı konusunda) pekiştirecek, bizler üzerinde muhafazakâr bir “tek tip hayat” dayatmasını artıracak. Hangi çevreden olursak olalım kararı biz kadınların değil çevremizin almasına yol açacak. Müftülükte evlenen-belediyede evlenen ayrışması bir kimlik ayrışması haline getirileceğinden kadınların bu konuda toplumsal baskı sebebiyle özgür seçim yapması mümkün olmayacak.
Erkeklerin bizlere sormadan yazdığı ve hayatlarımız hakkında kararı yine çevremizdeki erkeklerin eline bırakan bu tasarı yasalaşmamalı, müftülüklere resmi nikah yetkisi verilmemeli..


İkinci olarak, Nüfus Hizmetleri Kanununda yapılmak istenen değişiklikte “sağlık personelinin takibi dışında doğan çocukların doğum bildirimi nüfus müdürlüklerine sözlü beyanla yapılır” şeklinde bir ibare bulunuyor. Aslında bu ibare şu anda yürürlükte olan kanunda da mevcut. Ama yapılacak her yeni yasal düzenlemenin bir öncekinden daha iyi ve sağlık hizmetlerinin çok daha sistematik ve yaygın olduğu günümüz koşullarına daha uygun olması gerekir. Tam da bu bağlamda önerilen değişiklikte sözlü doğum beyanının koşulları tanımlanıyor ve “beyanın teyidi amacıyla mülki idare amirinin emriyle, aile hekimlerinin aracılığıyla araştırma yaptırılır” ifadesi eklenerek bir çeşit denetime tabi tutulması öngörülüyor. Fakat mülki amir emir vermediği sürece araştırma gerekmediği gibi araştırma yapılmadığı durumda herhangi bir cezai yaptırım getirilmiyor. Elbette ki çocukların nüfusa kaydedilebilmesi çok önemli. Özellikle savaş ve göç halinde doğum her zaman sağlık personeli takibinde gerçekleşmeyebiliyor -yani sözlü beyanın tamamen kaldırılması mümkün olmayabilir; ama öte yandan şu da bir gerçek: Çocuk yaşta zorla evlendirme yoluyla çocukların istismarı, çoğunlukla hamilelikleri sırasında bir sağlık kurumuna gitmeleriyle ortaya çıkıyor. Dolayısıyla sözlü beyan cinsel istismarın üzerini örtmenin bir yöntemi haline gelebiliyor. Biz kadınlar bundan endişe duyuyoruz. Çocuk yaşta evlendirme bir cinsel istismar biçimidir ve örtbas edilmesi için yasalarda ve uygulamada herhangi bir açık bulunmamalıdır. Sözlü beyanla nüfus kaydında her aşamada bir araştırma gerçekleştirilmeli, mülki amirin emrinin olmadığı durumlar asla buna istisna sayılmamalı ve araştırmanın gereken özenle yapılmaması yaptırıma tabi olmalı. Dolayısıyla çocuk yaşta evlendirmenin suç olarak düzenlenmesi ve sözlü beyanın çocukların cinsel istismarının üzerini örtmeye yönelik olarak gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin anlaşılması bakımından araştırılması şart.

Üçüncü olarak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayanların evlilik yoluyla vatandaşlığa başvurabilmesi için getirilen genel ahlak kriteri nasıl ve kime uygulanacak? Genel ahlakın içeriğini, sınırlarını, kişilerin buna uyup uymadığını belirleyecek olan illerdeki Vatandaşlık Başvuru İnceleme Komisyonlarının kimlerden oluşacağı, nasıl çalışacağı dahi tamamen muğlak durumda. Örnek vermek gerekirse boşanmayı engellemek için bunca çaba gösterilen bir ortamda boşanmış olmak ahlaksızlık mı sayılacak? Ahlak kadınlar ve erkekler için aynı şekilde mi tarif edilecek; yoksa hep karşılaştığımız üzere ahlaksızlık kadınlara mı mahsus görülecek?Anayasadan başlayarak pek çok kanunda yer alan sınırları belirsiz “genel ahlak” kriteri hâlihazırda kadın ve LGBTİ+ların hayatlarının her alanında insan haklarına aykırı yaptırımlarla karşılaşmalarına neden oluyor. Zaten evlilik yoluyla vatandaş olmak için “evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama” ve “kamu düzeni bakımından engel teşkil etmeme” şartları hâlihazırda kadınların aleyhine uygulanırken bir de “genel ahlak” gibi iyice muğlak bir şartın eklenmesi kabul edilemez.


TASARIYA KİM OLARAK MI İTİRAZ EDİYORUZ?
100’den fazla kadın ve LGBTİ+ örgütü olarak…
17+ Alevi Kadınlar
Adalar Vakfı Kadın Çalışma Grubu
Adana Kadın Dayanışma Merkezi ve Sığınma Evi Derneği (AKDAM)
Adana Kadın Platformu
AKA-DER Kadın Faaliyeti
Ankara Kadın Platformu
Antalya Kadın Danışma Merkezi ve Dayanışma Derneği
Ardıç Dayanışma Derneği
Artvin Kadın Dayanışma Platformu
Avcılar Kadın Dayanışması
Ayvalık Bağımsız Kadın İnisiyatifi
Bakırköy Kadın Dayanışması
Barış için Akademisyenler Girişimi’nden Kadınlar
Bartın Kadın Dayanışma Derneği
Bodrum Kadın Dayanışma Derneği
Bursa Kadın Platformu
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği
Çorlu Emek ve Gül Kadın Grubu
Çorlu Kadın Platformu
Demir Leblebi Kadın Derneği
Demokratik Kadın Hareketi
Didim Kibelle Kadın Derneği
DİSK Emekli-Sen Kadın Sekreterliği
DİSK Genel-iş’ten Kadınlar
EKAME DER Edirne Kadın Dayanışma Merkezi
Ekmek ve Gül
EMEP’li Kadınlar
erktolia
Erzincan Katre Kadın Oluşumu
Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği
Eşit Haklar için İzleme Derneği
Eşit Yaşam Derneği
Eşitlik İzleme Kadın Grubu - EŞİTİZ
Ev-eksenli Çalışanlar Sendikası
Evka 1 Kadın Kültür ve Dayanışma Derneği Evi (BEKEV)
EVKAD - Ev Kadınları Derneği
FeminAmfi
Feminist Çukurova
FKF’li Kadınlar
Gaia Dergi
GEN-DER Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Kolektifi
Gülsuyu Gülensu Kadın Dayanışma Evi Derneği
Halkevci Kadınlar
HDK Kadın Meclisleri
İDP’li Kadınlar
İlerici Kadınlar Meclisi
İmece Ev İşçileri Sendikasi
İstanbul İnsan Hakları Derneği Kadın Hakları Komisyonu
İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği
İzmir Amargi
İzmir Kadın Dayanışma Derneği
KADAV - Kadınlarla Dayanışma Vakfı
KADER - Kadın Adayları Destekleme Derneği
KADER Ankara
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu
Kadın Cinayetlerine Karşı Acil Önlem Grubu
Kadın Emeği Kolektifi
Kadın Partisi
Kadın Yazarlar Derneği
Kadına Şiddete Karşı Müslümanlar İnisiyatifi
Kadının İnsan Hakları – Yeni Çözümler Derneği
Kampüs Cadıları
Kaos GL
Karadeniz Kadın Dayanışma Derneği
Kapadokya Kadın Dayanışma Derneği
KAZETE - Bağımsız Kadın Gazetesi
KESK Kadın Meclisi
Keskesor LGBTİ Oluşumu
Kızkardeşim Dayanışma Derneği
Kocaeli Ekmek ve Gül Kadın Dayanışma Derneği
Kocaeli Kadın Platformu
Körfez Bağımsız Kadın Dayanışması
Kuir Eskişehir Lgbti Topluluğu
Kuzey Ormanları Savunması Kadınları
Lotus Kadın Dayanışma ve Yaşam Derneği
Menteşe Kent Konseyi Kadın Meclisi
Mersin Bağımsız Kadın Derneği
Mersin Kadın Platformu
Mersin LGBT 7 Renk Derneği
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı
Mor Çetele
Mor Dayanışma
Muğla Emek Benim Kadın Derneği
Muğla Karya Kadın Derneği
Nar Kadın Dayanışması
Özgür Genç Kadın
Özgürlükçü Hukukçular Platformu Kadın Komisyonu
Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği
Pendik Kadın Dayanışma Derneği
SODA - Sosyal Dayanışma Ağı
Sosyal Haklar Derneği’nden Kadınlar
Sosyalist Kadın Meclisleri
Şanlıurfa Yaşamevi Kadın Dayanışma Derneği
TevgeraJinên Azad (TJA)
TMMOB İstanbul İKK Kadın Komisyonu
Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) Kadın Komisyonu
Trabzon Demokratik Kadın Platformu
TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu
Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği
Türk Kadınlar Birliği
Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği
Üniversiteli Kadın Kolektifi
Yaşam Kadın Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi (YAKA-KOOP)
Yeni Demokrat Kadın
Yeniyol’dan Kadınlar
Yeşil Feministler
Yeşil Sol Kadınlar
Yoğurtçu Kadın Forumu
Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu

İlgili haberler
Müftülere resmi nikâh yetkisi... Bu daha başlangıç...

Müftülüklere resmi nikâh yetkisi medeni haklar açısından yapılacak bütüncül değişikliklerin önemli b...

5 Maddede Müftülere Nikâh yetkisine neden ‘hayır’...

Meclis’e sunulan Nüfus Hizmetleri Kanun Tasarısı kadınların medeni haklarının tırpanlanmasının önünü...

Müftülere nikah yetkisi alt komisyonda kabul edild...

İçişleri Komisyonundan alt komisyona gönderilen yasa taslağı, muhalefetin itirazlarına rağmen oyland...