Kocası tarafından öldürülen Sanaa’yı tanıyor musunuz?
Çocuğuyla birlikte şiddette uzak bir yaşama devam edebilmek için mücadele eden Sanaa kaldığı sığınağın devlet tarafından kapatılmasının ardından “şiddet yuvasına” dönmek zorunda kaldı ve öldürüldü!

Konya’da geçtiğimiz hafta Sanaa’nın yıllardır şiddetinden korunmak için mücadele ettiği kocası tarafından öldürülmesi üzerine Kadın Dayanışma Vakfı bir açıklama yaptı. Açıklama şöyle:

“Kadın Dayanışma Vakfı olarak biz tanıyorduk Sanaa Mimi Abdelrahman Mkboul’u. Sanaa’nın zorlu hayat mücadelesinin bir yerinde onunla yolu kesişmiş kadınlar olarak, çocuğuyla şiddetten uzak bir yaşam kurabilmesi için onunla dayanışan kadın hakları savunucuları olarak, sığınağımızda kaldığı süre boyunca ona destek vermeye çalışmış psikologları, sosyal çalışmacıları ve avukatları olarak ölümünün ardından bir açıklama yapma gereği duyuyoruz.
Sanaa, Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün (GİGM) sığınağımızı açık tutmamız için gereken protokolü yenilemeyeceğini öğrendiğimiz ve 11 yıldır açık tuttuğumuz sığınağımızın apar topar kapatıldığı 18 Kasım 2016 Cuma akşamına dek sığınağımızda kalıyordu. 12 Ekim 2016 tarihinde Kayseri’de yaşarken kocasından gördüğü şiddet ve kocasının koruma kararlarını sürekli ihlal etmesi nedeniyle Ankara’ya gelen Sanaa, Ankara İl Göç İdaresi Müdürlüğü aracılığıyla sığınağımıza yerleşmişti. Sanaa sığınağımızda kaldığı sürede boşanmak için girişimde bulunmuş, maruz kaldığı şiddetin etkilerinden kurtulmak için psikolojik destek almaya başlamıştı. Sığınağın kapatılması ile bu süreç zorunlu olarak sona erdi. 13 Eylül 2017 Çarşamba günü ise Konya’da kocası tarafından öldürüldüğü haberini aldık. Türkiye’de yasal olarak bulunmayan ve hakkında Sanaa’nın şikâyetine rağmen hiçbir işlem yapılmayan koca, Sanaa ve Sanaa’nın ev arkadaşı Fatıma Boumendıl’ı da öldürüp 3 yaşlarındaki çocuklarını alarak olay yerinden kaçtıktan sonra yakalandı.
Sanaa ve diğer kadınlar, sığınağımızın kapatıldığı akşam GİGM tarafından Ankara Büyükşehir Belediyesine ait olan sığınak binasının boşaltılması gerektiği söylenerek GİGM’in Kırıkkale’de bulunan sığınağına nakledildiler. Sanaa insan ticareti mağduru olmadığı, ev içi şiddete maruz bırakıldığı için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Kırıkkale’deki sığınağına yerleştirildi. Ancak Sanaa bu sığınağın koşullarının yetersiz olması ve boşanma süreciyle ilgili işleri için Ankara’ya gelmesine izin verilmediğinden sığınaktan ayrılmak ve Ankara’ya gelmek istiyordu. Kırıkkale’de bulunan Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) Sanaa’ya Ankara’daki ŞÖNİM’in adresini vermekle yetinince beklediği desteği bulamayan Sanaa 2.5 yaşındaki çocuğuyla birlikte kendi imkânlarıyla 10 Şubat 2017’de Ankara’ya gelmişti.
Böylece Sanaa ile tekrar iletişime geçebildik. Yoldan geçen bir kadının telefonundan vakfımızın avukatını arayan Sanaa için öncelikle Ankara’daki ŞÖNİM ile bağlantı kurduk; ancak ŞÖNİM Sanaa’nın ev içi şiddetten kaçmasından ziyade Türkiye’de bulunmasının yasal olup olmadığı, oturma izninin bulunup bulunmadığı gibi konularla daha ilgiliydi. Sığınağa yerleştirilmesi için istenen belgelerin bulunamaması nedeniyle barınma desteği sunulmasıyla ilgili süreç aksadı. Bunun üzerine, avukatımız aracılığıyla karakola başvuran Sanaa burada Arapça bilen bir görevlinin yardımıyla geçici olarak bir otele yerleştirildi.
21 Haziran’da ASPB Kadının Statüsü Genel Müdürlüğüne Sanaa’nın durumunu sorduğumuzda Ankara’da bir süre kaldıktan sonra kendi imkânlarıyla Konya’ya giderek beş ay boyunca Konya’da ASPB’nin sığınağında kaldığını ve 10 Haziran 2017’de can güvenliği riski olmadığına dair bir belge imzalayarak sığınaktan ayrıldığını öğrendik. Sanaa’nın bu kararında Konya’daki asıl sığınağın tadilatta olması nedeniyle yerleştirildiği geçici sığınağın koşullarının elverişsizliği etkili olmuş olabilir. Ayrıca Sanaa sığınakta kaldığı süre içinde BM’ye kocasından şiddet gördüğü ve ülkesine gönderilmek istemediği için başvuruda bulunmuş ve uluslararası koruma altına alınmıştı.
Bu süreçte Sanaa Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği’nden (SGDD) de destek alıyordu. Uzun süredir çeşitli şehirlerdeki sığınaklarda kaldıktan sonra artık kendi evinde kalmak isteyen Sanaa, sığınakta tanıştığı arkadaşı Fatıma’nın yanına taşınmıştı. Sığınaktan ayrıldıktan üç gün sonra, 13 Haziran’da SGDD’deki sosyal çalışmacı görüşmesine kocasıyla birlikte gitmesi üzerine hem kocasıyla hem kendisiyle ayrı ayrı görüşme yapılmış ve kocaya Türkiye’de kadına yönelik şiddetin suç olduğu hatırlatılmıştı. Böylece kocanın da kendileriyle birlikte yaşadığı öğrenilmiş oldu.
Ancak Sanaa şiddete uğramaya devam ediyordu. Öldürülmesinden tam beş gün önce kocası tarafından dövülerek başından yaralanması nedeniyle önce hastaneye kaldırılmış ardından gittiği polis merkezinde eşinden şikâyetçi olmasına rağmen polisler yalnızca onun ve kocasının ifadesini almakla yetinmiş, Sanaa’nın nasıl bir tehlike içinde bulunduğunu anlayamayarak eve dönmesine izin vermişlerdi.
Bu olayın hemen ardından 11 Eylül günü, Sanaa’nın SGDD’deki görüşmesinde kocasının kendisine şiddet uyguladığını ve ondan ayrılmak ve uzaklaşmak istediğini söylediğini; ancak sığınakta kalmayı önceki deneyimleri dolayısıyla kabul etmediğini öğrendik. Artık bir sığınakta değil, istediği zaman girip çıkabileceği ve istediği zaman telefonuyla konuşabileceği kendi evinde “rahat” bir hayat yaşamak istiyordu. Ancak kalabileceği bir ev bulunamadığı için çocuğu, kocası ve ev arkadaşı Fatıma ile kaldığı eve geri dönmek zorunda kaldı.
Sanaa eve tekrar döndükten iki gün sonra kocası tarafından öldürüldü. 10 Eylül’de polis merkezine yaptığı şikâyet Sanaa’yı ve Fatıma’yı kurtarmaya yetmedi. Tıpkı her gün şiddete maruz bırakılan, şiddetten uzakta bir yaşam kurma olanakları devlet tarafından kendilerine sunulmayan yüzlerce kadın gibi.
Gücümüz yettiğince Sanaa ile dayanışma içinde olmaya çalışan bizler onun ve ev arkadaşı Fatıma’nın öldürülmesinden dolayı son derece üzgünüz. Maruz bırakıldığı şiddetin öldürme aşamasına gelmesine dek sorumlu davranmayarak gereken önlemleri almayan, Sanaa ile Fatıma’nın ölümünde ihmali olan bütün sorumlu kurumlara karşı hukuk mücadelesi vermeyi sürdüreceğiz. Bu süreçte bütün kadın örgütlerinin ve kamuoyunun desteğini bekliyoruz."

Kadın Dayanışma Vakfı


İlgili haberler
Kadın cinayetlerinde değişen bir şeyler var

Yaşı, mesleği, eğitimi ne olursa olsun aynı şiddetin hedefi haline geliyor kadınlar. Gerekçeler gaze...

Kadın cinayetleri ve ‘Ne yapmalı?’

Kadın cinayetleri en büyük yaramız. Her ay onlarca kadın için çeltik atıyoruz ölümlere. Burhaniye’de...

Suriyeli kadın tecavüze uğrayıp öldürüldü; kadın b...

9 aylık hamile Suriyeli kadın 10 aylık çocuğu ile kaçırıldı, tecavüz edilip çocuğuyla birlikte öldür...

Mersin'de Suriyeli iki kadın öldürüldü

Suriye’deki savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan ve Mersin’de yaşayan Suriyeli 44 yaşındaki Ayşe Cuma...

Suriyeli kadın 3 çocuğuyla sokakta kaldı

Hükümet Suriyeli mültecilerin bütün ihtiyaçlarını karşıladığını söyleyedursun, Adana’da mülteci bir...

13 yaşında anne olduğu, bebek hastalanınca ortaya...

Suriyeli sığınmacı Hube Alış Nasır, 12 yaşında evlendirilip 13 yaşında anne oldu. Bu evlilik bebeğin...