
Bugün dünyanın dört bir yanında milyonlarca kadın, aynaya baktığında kendi yüzünü değil; toplumun görmek istediği “ideal kadını” görüyor. İnce burunlar, dolgun dudaklar, kalkık kaşlar, biçimli kalçalar ve hiç yaşlanmayan bir yüz... Bunlar artık sadece birer güzellik tercihi değil, kadınların varoluşlarını tehdit eden birer baskı aracına dönüşmüş durumda.
Plastik cerrahi ve estetik müdahaleler, bireysel özgürlük maskesi altında pazarlanıyor. Ancak bu “özgürlük”, derinlemesine incelendiğinde kadınları kâr peşindeki şirketlerin, filtrelenmiş güzellik algılarının ve dijital kültürün keskin bıçakları altına iten modern bir şiddet biçimi olarak karşımıza çıkıyor.
Güzellik endüstrisi: Bir kitle imha aracı mı?
Bu soruyu sorarken abarttığımızı düşünebilirsiniz. Ama gerçek şu: Her yıl binlerce kadın, yalnızca “güzel” olmak için can veriyor. En tehlikeli estetik operasyonlardan biri olan Brezilya Popo Estetiği (BBL), her 3 bin vakada bir ölüm oranına sahip. Ucuz olsun diye yurt dışındaki merdiven altı kliniklerde yapılan ameliyatlar ise kadınların yaşamlarını geri dönülmez şekilde mahvediyor.
Sadece fiziksel değil, psikolojik kayıplar da büyüyor. Sosyal medyada başlayan “mükemmel yüz” çılgınlığı, kız çocuklarını ergenliğe bile ulaşmadan estetik kliniklerinin kapılarına sürüklüyor. Bir filtre gibi görünmek için gerçek yüzünden vazgeçen bu genç bedenler, aslında kendi öz saygılarını da kaybediyor.
Tek tip kadın
Güzellik endüstrisinin sunduğu estetik şablonlar, kadınları tek tipleştiriyor. Etnik yüz hatları “düzeltiliyor”, yaşlanmak bir hastalık gibi gösteriliyor. Böylece kadınların farklılıkları değil, uygunlukları ödüllendiriliyor.
Bu, yalnızca bireysel bir tercih değil; kültürel bir asimilasyon. Kadınlara dayatılan bu “güzel ol ya da yok ol” baskısı, bir halkın estetikle sindirilmesidir.
Plastik cerrahiyi tercih eden kadınlar elbette suçlu değil. Ancak sistem suçlu: Sosyal medya algoritmaları, moda dünyası, dijital filtreler, influencerlar ve reklam sektörü... Hepsi kadınları yetersiz hissettirmek üzere kodlanmış durumda.
Bu sistem kadınları yalnızca tüketici değil, aynı zamanda kurban haline getiriyor. Kendini yeniden inşa etmeye çalışan her kadının bedeni, aslında bu sistemin laboratuvarında deney farelerine dönüşüyor.
Özgürlük mü, yeni bir kafes mi?
Güzellik operasyonları günümüzde “kişisel tercih” olarak sunuluyor. Ancak bu tercihler, toplumsal, kültürel ve ekonomik baskıların ürünü olduğunda, gerçek bir özgürlükten söz edilebilir mi?
Bir kadın iş bulmak için, sosyal medyada var olabilmek için ya da evliliğini sürdürebilmek için estetik yaptırmak zorundaysa bu bir özgürlük değil; yeni bir kölelik biçimidir.
Bu bir uyanış çağrısıdır
Bu yazı bir estetik karşıtlığı değil, bir farkındalık çağrısıdır. Kadınların bedenleri üzerinden milyarlar kazanan sektörlere, gerçek olmayan güzellik standartlarına ve görünmez şiddet biçimlerine karşı yüksek sesle “Hayır!” deme zamanıdır.
Çünkü kadınların yaşama hakkı, güzel görünme baskısından daha değerlidir. Kadınlar ölmesin, çeşitliliğimiz yaşasın. Güzellik tek tip değil, çok seslidir.
Görsel: Canva Pro yapay zeka görsel oluşturma aracı
İlgili haberler
Sektör istediği 'estetik parasını' karşılamıyor
'Daha okurken çalışmaya başladım. Çeşitli tiyatrolarda asistanlık yaptım, çevremdeki diğer insanlar...
Bir şiddet biçimi: Genital estetik baskısı
Kadınların son dönemlerde sıkça yaptırdığı genital estetik operasyonlarını ve hangi koşullarda yapıl...
Sahi güzellik nedir?
‘Ara ara kilomla ilgili sorunlar yaşadım. Kimi zaman diyetler yaptım. Sanki kadınlar hep zayıf olmak...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.