Savunmaya bakım hizmeti
Bu yazı çocuklarını emanet edecek yer bulamayan, bakım sorunu yaşayan kadın avukatların, kreşe, çocuk bakım evlerine ihtiyacı olduğundan haberdar olunması için yazılmış bir sitem yazısıdır.

Kamu ya da özel sektör fark etmeksizin, çocuğunu emanet edecek kurum ya da kişilerin yeteri kadar var olmaması, çalışan her annenin başlıca meselesi günümüzde. Kimi zaman anneanne ya da babaannelerin destekleri, kimi zaman pahalı kreşlere kaydettirme, bakıcı ile çalışma, kimi zaman akraba ya da arkadaşa emanet bırakma arasında gidip gelen çalışan annelere bu seçenekler yeterli görülüyor.
Çalışan bir anne ve bizatihi serbest çalışan bir avukat olarak aynı sorunu ben de yaşıyorum. Avukatlara adliyede çay lazım, tost lazım, baklavacı lazım. Ama çocuğunu emanet edecek birini bulamayan avukata çocuk oyun evi -bakımevi-kreş lazım değil sanırım.

Duruşma salonları şov yapma yeri değildir. Çocuğunuzu bir kenara oturtarak, kucağınızda uyutarak savunma yapamazsınız. Çocuğunuz da uygun yaşlarında değilse zaten uslu uslu oturup da dava izlemez. Çocuğun sosyalleşmeye, annesinin ise duruşmada görevini ifa etmeye ihtiyacı vardır.
“Ofisini açık tutmalısın. Cezaevi ziyaretlerini yapmalısın. Duruşma uzun sürebilir. Tüm dilekçelerin şu kadar günde bitmesi gerek… “Bu cümleler uzar gider. Bir tek uzayıp gitmeyen hatta gündeme gelmeyen konu tüm bu görevlerini yapan avukat annenin çocuğunu kime emanet edeceğidir.

Bunu dile getirdiğimiz vakit “Canım sen de… İlk 3 yaş anne bakımı ve sevgisi şart. Serbest çalışıyorsun, bu vakitler bir daha ele geçmez değerlendirmelisin. Onun en çok senin sevgine ihtiyacı var. 3 yaşına varınca kreşe gidecek zaten” diye akıl veren çok olur. Annenin suçluluk hissetmesine sebep olan tüm bu toksik fikirlerin anneye ne denli suçlu hissettirdiği konusu bir yana kimse çocuğunu ilk 3 yaşına getirene kadar, serbest çalışan bir avukatın nasıl geçineceğine dair bir fikir sunmaz. Öyle ya evlidir ve eşi ona bakacaktır. Bir kadın doğum yaptığında evine kapanmalı ve çocuğu ile ilgilenmelidir. Annelik en kutsal görevdir.
Gerisi teferruat.

ADLİYELERDE BAKLAVACILARA DEĞİL BAKIM EVLERİNE, KREŞLERE İHTİYACIMIZ VAR

3 sene kesintisiz evde çocuk bakmak demek -eğer dosyalarınızı külliyen emanet edebileceğiniz bir meslektaşınız yoksa- avukatlık meslek hayatınızın bitişi anlamına gelir. Zira serbest avukatlık tabiatı gereği herhangi bir memurluk veya sözleşmeli çalışan gibi kaldığı yerden devam edebilen bir meslek değildir. 3 sene duruşmalara giremeyen, müvekkilleri ile yüz yüze görüşemeyen, süreli işleri takip edemeyen, kalem işlerini yapamayan, cezaevlerini ziyaret edemeyen avukat, dosyalarından olduğu gibi el çekmeye mahkumdur. El çekmese dahi müvekkiller tarafından azledilir ki; hiçbir müvekkilin 3 sene gibi bir süre avukat bekleyeceğini ya da bu süreç zarfında çalıştığı avukatın bizzat takip etmeyip farklı bir avukatın yetkilendirilmesine göz yumacağını sanmıyorum. Hal böyle olunca 3 yıl sonra görevine başlayan avukatın adeta sıfırdan başladığı, uzak kaldığı iş portföyünü tekrar toparlayana kadar çok uzun süre geçtiğini de göz ardı etmemek gerekir. İşte tam bu anda kadın-erkek eşitsizliği çalışma yaşamında da kendini göstermektedir.

Velhasıl bu soruna karşı çözüm önerimiz; ilk 3 yaş için kesintili de olsa mesleğimizi devam ettirebilmek adına adliyelerde 3 yaş altı çocuklar için saatlik-günlük emanet edebileceğimiz gerekirse -ücretli-gündüz bakım evleri-oyun odaları, bakıcı vs. hizmeti getirilmesidir.

AVM’lerde rastladığımız 25 m2’lik alanlarda oyun ablaları eşliğinde saatlik çocuk bakan yerler bile bir duruşmalığına geldiğimiz veya birkaç saat içinde bitecek diğer işlerimiz için bizim yükümüzü fazlasıyla alacaktır. Ülkemizde birçok çocuk gelişimi bölümü mezunu gençlerin işsiz olduğu ve atama beklediği düşünüldüğünde bu durum onların istihdamı açısından da önem arz edecektir.
3 yaş üstü kreş çağı çocukları için ise bazı adliyelerde mevcut olan ve yalnızca hakim-savcı çocuklarının faydalanabildiği kreş ve anaokullarının sayısının artırılması ve avukat meslektaşlarımızın ve adliyedeki diğer personel arkadaşlarımızın da bu hizmetten faydalanmasının sağlanmasıdır.

Bu yazı sadece serbest avukatlar özelinde değil çalışma yaşamında kalmaya çalışan, fakat bebeği ile ilgilenme, geçimini temin etme ve bir yandan hızlı bir şekilde akan sosyal hayata katılma mücadelesi arasında savrulan kadınlar için ufak bir çözüm önerisidir.

Bulunacak çözüm sadece kadını rahatlatmayacak, huzurlu kadın, huzurlu aile hayatı ve huzurlu toplumun temelini atacaktır. Kadını hayattan soyutlamanın hiçbir topluma faydası olmamıştır, olmayacaktır da.
Çalışma hayatının her noktasında olması gereken kadınların kariyer uğruna çocuk sahibi olmaktan korkmamaları gerektiğini, adliyelerin temel taşı avukatlar özelinde annelerin baklavacıya değil çocuklarını kısa süre emanet edecekleri çocuk bakım evlerine ihtiyacı olduğunu, başta bağlı bulunduğum baronun, ardından TBB ve Adalet Bakanlığının ve son olarak çalışma hayatında mücadele veren tüm kadınlar için devletin haberdar olması adına bir sitem yazısıdır. Umarım dikkate alınır.

NOT: Çekimi bana ait olan adliyede çekilmiş olan fotoğrafı da iliştirdim. Durumu özetlediğini düşünüyorum. Tüm çalışan kadınlarına selam ve saygı ile.

Fotoğraf: Av. Kübra Ekici

İlgili haberler
Kadın avukat olmak

Ah bu kadın avukatların çektiği... Zordur kadın avukat olmak, her türlü ayrımcılıkla karşılaşırlar....

Kreş hakkı ve Anayasa değişikliği

Patronların kreş açma zorunluluğu kağıt üstünde. Gözümüzün arkada kalmayacağı kreşler ateş pahası.

Her işyerine, her mahalleye kreş! Çalışsak da çal...

Bir işçi olarak, çocukları güvenle emanet edebilecek bir yerin olması, hele ki vardiyaya kaldığınızd...