‘Şiddeti cezasız bırakmak şiddet potansiyeli olanları cesaretlendiriyor’
Kadına ve çocuğa yönelik şiddette, yargıda uygulanan ve uygulanmayan tüm maddeleri, nelere yol açtıklarını, çözüm önerileri ile birlikte Ceren Kalay Eken ve İdil Yalçıner Şimşek ile konuştuk.

Yargı kararlarında kadına, çocuğa ve kırılgan gruplara işlenen suçlarda iyi hal ve tahrik indirimleri peşi sıra gelmeye devam ediyor. Cezasızlık, görmezden gelinen her suç ve uygulanmayan hukuk kuralları, başka şiddet olaylarının yolunu açıyor. Bu durum toplumun adalet duygusunu zayıflatırken devlet mekanizmalarına olan güveni de sarsıyor. Kadına ve çocuğa yönelik şiddette, yargıda uygulanan ve uygulanmayan tüm maddeleri, nelere yol açtıklarını, çözüm önerileri ile birlikte Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi Genel Sekreteri Ceren Kalay Eken ve Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı İdil Yalçıner Şimşek ile konuştuk.  

‘MEDYA OLUMLU ÖRNEKLERİ ÖNE ÇIKARMALI’

Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi Genel Sekreteri Ceren Kalay Eken, kadına ya da çocuğa yönelik şiddette medyanın yarattığı algının önemli olduğuna dikkat çekerek, “Olası şüphelilerin kadına ya da çocuğa yönelik şiddet uyguladığında, ceza almayacağı ya da az ceza alacağı algısının yaratılması çok tehlikeli. Bu algı azmettirici bir role de bürünebilir. Normalde hukukun işlediği dosyalarda görüyoruz ki ömür boyu hapis cezaları, gayet de çıkabiliyor. Bu olumlu örneklerin biraz daha ortaya dökülmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.

Kadın örgütleri ve baroların takip ettiği dosyalarda olumlu kararlar alındığını ifade eden Eken, “Kanunlarla ilgili düzeltmeye gerek yok, sadece mağdur hakları bağlamında dinlenme usullerine ilişkin emredici bir, iki ek konulması gerektiğini düşünüyorum. Çok güzel çabalar var ama emredici olmadığında maalesef bizim hakim ve savcılarımız, önceden nasıl biliyorlarsa aynı şekilde devam etmeyi tercih ediyorlar” diye belirtti.

Çocuk İzlem Merkezi (ÇİM) ya da savcılık aşamasında Aile Bakanlığının da dahil olduğu dosyaların Mağdur Hakları Müdürlüğü üzerinden devam etmesi gerektiğini söyleyen Eken, “Yargı sistemine girdiği andan itibaren mağdurun yanında bir sosyal hizmet uzmanı, adli görüşmeci bulunmalı, psikolojik olarak bir destek alması sağlanmalı. Ancak bu yönde hiçbir çalışma yok. Kadınlar, çocuklar ve kırılgan gruplara yasalardaki güzel gelişmeler yansımıyor” dedi.

‘YARGI KAŞ YAPAYIM DERKEN GÖZ ÇIKARIYOR’

“Çocuğun defalarca dinlendiği, psikolojisinin bozulduğu, yaşadığı şiddete her defasında anlatarak maruz kaldığı her durumda yargı, kaş yapayım derken göz çıkarıyor” diyen Eken, “Mesela geçtiğimiz aylarda, 10 yaşında gasp mağduru bir çocuk zorla adliyeye getirilmiş. Çocuk çok kötü durumda ve pandemi koşullarında anne babasıyla saatlerce adliyede bekletiliyor. İlk celsede mahkemeye zorla getirilmesi isteniyor. Suç mağduru ve korunması gereken küçücük bir çocuğu, duruşmaya zorla getirmek yasaya aykırı. Böyle örnekler ne yazık ki çok fazla. Mağdur çocuğun bir kez dinlenilmesi ve sesli görüntülü kayıt alınması gerekir. Ancak ÇİM dışında bu konuda, savcılarımız ya isteksiz ya da bilgisizce davranıyor. Hatırlatınca da Çocuk Şubedeki normal güvenlik kamerası gibi olan kamerayı gösteriyorlar” dedi.

İDİL YALÇINER ŞİMŞEK : SON 10 YILDIR KADIN CİNAYETLERİNE İLİŞKİN DOĞRU VERİ YOK 

Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı İdil Yalçıner Şimşek ise son 10 yıldır kadın cinayetlerine ilişkin verilerin doğru paylaşılmadığına dikkat çekerek, “2009 yılında dönemin Adalet Bakanı Meclisteki konuşmasında yaptığı açıklamaya göre, 2002-2009 yılları arasında kadın cinayetlerinin yüzde bin 400 arttığını belirtmişti. O tarihten günümüze elimizde doğru veri yok. Adalet ve İçişleri Bakanlığına göre ise o günden bugüne kadın cinayetleri artmıyor, azalıyor. Bakan Soylu ise yaptığı açıklamada ‘Bu yıl 20 Kasım itibarıyla 234 kadın, kadına yönelik şiddet kapsamındaki cinayetlerde hayatını kaybetmiştir. Geçen yılın ilk 10 ayında 308, bu yıl 234. Yüzde 24 azalma var’ dedi. Oysaki, kadın örgütlerinin tuttukları verilere göre günde ortalama beş kadın erkek şiddetinin kurbanı oluyor. Korkunç bir rakam” diye belirtti.

‘TCK’DE ÖNGÖRÜLEN CEZALAR UYGULANMIYOR’

Kadına yönelik şiddet sorununu ortadan kaldırmak yerine İstanbul Sözleşmesi’nden hedefe konulduğunu, kadınların nafaka hakkının ortadan kaldırılmak istendiğini, aile arabuluculuğu uygulaması getirilmeye çalışıldığını ifade eden Şimşek, “Her sabah güne, ‘Bugün hangi kazanımımıza göz dikildi acaba’ diye uyanmak istemiyoruz. Hep söylediğim gibi, TCK’de ağır cezalar ön görülmüş ancak uygulamıyor. Toplum baskısı ve kadın derneklerinin baskısı sayesinde toplumda infial uyandıran bazı dosyalarda güzel kararlar alınmaya başlandı ancak yeterli değil. İstanbul Sözleşmesi uygulansın, kadınlar ölmesin, cinayetlerde iyi hal indirimleri uygulanmasın istiyoruz” diye konuştu.

‘PANDEMİDE BİLE KADINA ŞİDDET UYGULAYANLAR YARARLANDI’
Pandemide kadınların yaşadığı şiddete de değinen Şimşek şu şekilde devam etti: “Bu ülke karısını öldürmeden önce internetten kaç yıl ceza indirimi alacağını hesaplayan katiller gördü. Yine aynı şekilde müvekkili indirim maddelerinden yararlansın diye hukuku ayaklar altına alan, hiçe sayan sanık avukatı profesör de gördük. Verilen bu tahrik ve iyi hal indirimlerinin, toplumun bir kesimi için şiddet uygulamada cesaretlendirdiği ya da şiddeti sıradanlaştırdığı kesin. Ne yazık ki ülkemizde pandemiden bile kadına şiddet uygulayanlar faydalandı ve cezaevleri infaz yasası ile boşaltıldı. Hukuk sistemini doğru işletmezseniz toplumun altına dinamit koyarsınız. Siz şiddeti cezasız bırakırsanız, şiddet uygulama potansiyeli olanları cesaretlendirirsiniz.”
‘İSTANBUL SÖZLEŞMESİ VE KADININ İNSAN HAKLARI DERS OLARAK OKUTULMALI’ 

Alınmayan önlemlerin, uygulanmayan kanunların kadınları çaresizliğe ve vazgeçmeye ittiğini söyleyen Şimşek, “Şiddet karşısında ne de olsa bir şey olmayacak, serbest kalacak, ceza almayacak diye yasal yollara hiç başvurmamaya itiyor. Şiddete karşı koymak zaten zordur, devlet de kadının yanında olmazsa kadın için hepten zorlaşıyor, durum. Kadın çaresizce evine kapanıyor ve şiddete boyun eğiyor. Tüm devlet kurumlarının kadını şiddetten korumak için seferber olması gerekiyor. Şiddet tüm ülkenin özellikle devletin kırımızı çizgisi olmalı” dedi. Kadını koruyan yasaların TCK ile birlikte değerlendirilip hakimler ve savcılar tarafından uygulanmasıyla olumlu ve büyük sonuçlar elde edileceğine vurgu yapan Şimşek, “İstanbul Sözleşmesi erkekler tarafından da içselleştirilmeli. Bu sebeple İstanbul Sözleşmesi ve kadının insan hakları okullarda öğrencilere ders olarak verilmeli” dedi.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
‘Kadına yönelik şiddete ve istismara sessiz kalma!...

KOÜ Ekmek ve Gül Kadın Çalışmaları Atölyesi 25 Kasım’ın ardından peş peşe yaşanan şiddet, taciz ve i...

İstanbul Sözleşmesini antipropagandalara teslim et...

İstanbul Sözleşmesine dönük antipropagandalara karşı haklarımızı savunuyoruz. Mahallemizde kadınlara...

EŞİK’ten Meclis izleme raporu: Bütçe soruları hava...

Eşitlik İçin Kadın platformu, son bir ayda, kadın hakları ve cinsiyet eşitliği adına TBMM’de yapılan...