Taleplerimiz ortada, kadınlara kulak verin!
Her gün yeni bir kız kardeşimizi kaybederken, hiçbirimiz yaşama güvenle ve umutla bakamazken, ülkeyi yönetenlerin adım atması gerekiyor.

Ülkede yurttaşların ihtiyacı olan her ne varsa hepsinde ciddi sorunlar yaşanıyor. Eğitim, sağlık gibi en temel alanlar tıkanmış durumda. Ankara Şehir Hastanelerinde ameliyatların yapılamamasına kadar gelen bir süreç söz konusu. İşsizlik, yoksulluk, geçim sorunu gündemin ilk sıralarında. Yurttaşlar yaşamak için en temel ihtiyaçlarına ulaşmakta zorluklar yaşarken, ülkeyi yönetenler hiçbir sorumluluk hissetmiyor neredeyse.

Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri ise tüm bu yaşadığımız sorunlarla birlikte gündemden asla düşmüyor. Her yeni gün yeni bir kadın cinayeti anlamına gelirken, şiddetin boyutları ülkedeki hiçbir kadının güvende olmadığı gösteriyor.

Hakikaten inanılmaz şeyler yaşanıyor. Dünyanın her yerindeki kadınlar Şilili kadınların Las Tesis isimli dansını gerçekleştirdiler. Danslı bir protesto, bilmeyen kalmamıştır artık, kadınların şiddete isyan ettikleri, suçluların kim olduğunu söyledikleri... Sadece ve sadece Türkiye’de kadınlar bunun için gözaltına alındı, polis şiddeti yaşadı, iteklendi, polis araçlarına bindirilip ters kelepçelendi. İstanbul ve Ankara’da kadınların dans etmesine izin verilmedi.

KADINLARA GÖZDAĞI
Sonra kadınlar devam etti, İzmir, İstanbul Beşiktaş, Meclis’te kadın vekiller... Buralarda polis müdahalesi olmadı ama ne oldu biliyor musunuz? İzmir’de dansa katılan kadınlar tespit edilerek, evleri basılarak gözaltına alındı, polis merkezine götürülerek ifadeleri alındı. Dans eden kadınlara polis operasyonu yapıldı, yanlış okumuyorsunuz. İnanılmaz değil mi?

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, kadınların dans ederken dertlerinin başka olduğunu anlattı ciddi ciddi, izin verilmemesinin ne kadar normal olduğunu savundu. Doğru ya tabii kadına yönelik şiddetin hiç olmadığı bir ülke ya burası, kadınlar böyle şiddet, tecavüz falan diyerek ülkeye haksızlık ediyorlardı!

Adalet Bakanı oysa isyan ediyordu birkaç hafta önce. Ayşe Tuba Arslan’ın bu kadar başvuruya ve koruma tedbirine rağmen nasıl öldürülmüş olabileceğini anlayamadığını söylüyordu. Hatta geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan da isyan etti, kadına yönelik şiddet vakalarında erkeklerin adli kontrolle nasıl serbest bırakıldıklarını anlayamadığını ifade etti.

KADINLARIN SÖYLEDİKLERİNE KULAK VEREN İCRAAT İSTİYORUZ!
Şimdi sayın yönetenler, işte biz bu yüzden isyan ediyoruz. Sizin de “anlayamıyoruz” dediğiniz şeyler yüzünden sesimizi duyurmak ve kadına yönelik şiddetin son bulması için sokaklara çıkıyoruz. Süleyman Soylu dışında madem hepiniz çok üzgünsünüz biz kadınların yaşadıklarından şimdi madde madde sayalım. Üzülmeyi bırakın ve bir an önce bu saydıklarımızı hayata geçirin;

- İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkın. Bu uluslar arası sözleşmenin kadına yönelik şiddetle ilgili temel bir belge olduğunu ve asla imzanın çekilmeyeceğini ve sözleşmedeki tüm yükümlülükleri yerine getireceğinizi ilan edin.

- 6284 Sayılı Kanunun daha etkili uygulanması için kolluk, savcılık, aile mahkemelerini uyarın ve denetleyin, koruma kararının ihlali durumunda disiplin hapsinin uygulanmasını sağlayın.

- 6284 Sayılı Kanunun kadınların istismar ettiği, erkekleri mağdur eden bir yasa olduğuna dair tüm saçma söylentileri kesin ve net bir açıklama yaparak engelleyin.

- Şiddete uğrayan kadının polis merkezine başvurduğu andan itibaren devlet koruması altında olacağı, aksamayan bir sistem kurun.

- Kadınların sosyal yardımlardan yararlanması, iş bulması, çocukların kreşlere yerleştirilmesini sorunsuz halledin.

- Polis merkezlerinde şiddete uğrayan kadının suçlandığı dilin kullanılmasına engel olun.

- Her ilde, ilin nüfusu düşünülerek sığınmaevleri açılmasını sağlayın.

- Kadına yönelik şiddet ve cinayet dosyalarında soruşturmaların tarafsız, etkin, cinsiyetçi olmayan bir bakış açısı ile yapılmasını sağlayın. Savcı, hakim ve adliye personelini cinsiyet eşitliği eğitiminden geçirin.

- Haksız tahrik indirimi, iyi hal indirimi gibi düzenlemelerin kadın katillerinin yararlanmasına son verin.

- Medeni Kanunda nafakaya ilişkin yapmayı düşündüğünüz düzenlemeden vazgeçin, nafakası ödenmeyen kadınların sorunlarına çözüm bulun.

- Boşanmayı zorlaştırmak konusundaki hamlelerden vazgeçin. Kadını aile dışında bir birey olarak gören politikalar geliştirin.

- Kadınları aşağılayan, küçümseyen eşitlikten uzak dil ve davranışların medya başta olmak üzere hayatın her alanında çıkarılması için seferberlik başlatın.

- Sokakları kadınların istediği her saatte özgürce kullanabileceği yerler haline getirin. Sokak aydınlatmasından, toplu taşımaya kadar kadınları önce düşünen şehir planları yapın.

İsterseniz bu maddeleri birlikte geliştirelim, kadına yönelik şiddete ilişkin yapılması gerekenleri, talep ettiklerimizi alt alta sıralayalım ve yapması gerekenlere hatırlatalım.

Her gün yeni bir kız kardeşimizi kaybederken, hiçbirimiz yaşama güvenle ve umutla bakamazken, ülkeyi yönetenlerin adım atması gerekiyor. Bu saydıklarımızı yapacak mısınız diye soralım, yapmamaya devam edecekseniz de bilin ki, baskılarınıza ve gözaltılarınıza rağmen biz sokaklarda dans etmeye, sesimizi yükseltmeye, alanlarda olmaya “sorumlusunuz” demeye, haklarımızı gasp ettirmemek ve taleplerimiz için mücadele etmeye devam edeceğiz!

İlgili haberler
Bakanlığın kadına şiddete çözümü yok, basın yasağı...

Adalet Bakanlığı kadına şiddet davaları ve koruma kanununun uygulanmasına ilişkin eksiklikler üzerin...

Cinsiyet eşitliği konusunda Türkiye ilerlemiyor, g...

Cinsiyet Eşitliği Raporuna göre Türkiye 153 ülke arasında 130. oldu. Geçen yıla göre kadınların ekon...

‘Kayyuma hayır’ diyen kadınlar yargılanıyor!

‘Kayyuma hayır’ dedikleri için polis şiddetine uğrayan kadınlar yargılandıkları davanın ardından oku...