Üretici köylü Naide: Burası yaşam alanlarımız, başka yerde yaşayamayız, bunu anlayacaklar…
Naide Tokgöz Çanakkale Kumarlar köyünden üretici köylü bir kadın. Altın madenine karşı mücadele etmiş köylülerden de biri. Kriz onu da ciddi biçimde etkilese de yaşam alanını savunmaktan alıkoymuyor.

Çevre mücadelesi verip kazanan, suyuna, havasına, sağlığına koca koca şirketlere karşı sahip çıkmış olmanın özgüvenini taşıyan kadınların olduğu bir köy Kumarlar köyü. Yaşam alanlarını, su kaynaklarını mücadeleleri sonucunda kazanmış olsalar da ülkenin içinde bulunduğu ekonomik girdap üretici kadınları daha da zorlamaya devam ediyor. Naide Tokgöz de yaşam alanı ve yaşamı için mücadele eden o kadınlardan.

Kumarlar köyünde hayvancılık ve hayvanlarının yiyeceğini karşılamak için tarım yapan Naide’nin her şeyin fiyatının arttığı şartlarda geliri, geçimini sağlaması için yeterli değil: “Fiyatlar uçtu: gübresi, mazotu, ilaçlaması… Hepsini yapman gerekiyor iyi bir ürün alabilmek için. Zaten bir sonraki ayı da hesap ederek hayatımızı sürdürüyorduk, şimdi günümüzü nasıl geçireceğimizi düşünüyoruz.” Geçtiğimiz yıllarda sütten aldıkları aylık parayla giderlerini karşılayıp ceplerinde para kalırken 3-4 senedir artan mazot, gübre fiyatlarının yanı sıra çiğ süt fiyatının da oldukça düşük olması nedeniyle bu pek mümkün olmuyor. Giderlerini karşılayıp, geçimlerini sağlamaları ya ek bir gelir bularak ya da fazladan bir hayvanı varsa onu satarak mümkün.

‘DEVLET ÜRETİMİMİZİ DESTEKLEMELİ, KOLAYLAŞTIRMALI’

Kazandıklarıyla sigorta primlerini zar zor yatırdıklarını söyleyen Naide, destek beklediklerini söylüyor. “Hayatımızı, üretimimizi kolaylaştıracak maddi açıdan mazot desteği olabilir. Devlet mazot desteği veriyor ama çok cüzi miktarda bunlar” diyen Naide, bu destekleri almak için gerekli evrakları hazırlatırken şehir merkezine gitmek için yola, yemeğe, zamana oldukça fazla para harcamak zorunda kaldıklarını açıklıyor. Devlet desteği almasalar da en azından alım güçlerini artıracak şekilde üretimini değeriyle satmak, gübrenin, mazotun fiyatının uygun bir fiyata gerilemesini, hibe destek programlarının artmasını istiyor Naide: “Üretimimiz kolaylaştırılmalı onu bekliyoruz devletimizden. Birçok belediye çiftçisine destek sağlıyor. Demek ki yapılabiliyormuş. Devlet daha büyük… Yapmaları gerekiyor.”

Aracı firmaların sütü, belirlenen fiyattan daha düşüğe aldığını söyleyen Naide, ürettiklerini mandıralara değil, halka kendi satıyor. Doğrudan halka satış için köyündeki kadınları kooperatifleşmeye ikna etmeye çalıştığını söyleyen Naide, “yapamayız, nasıl yapacağız?” söylemlerini çok duyduğunu belirtiyor.


‘BIRAKMADIK, MÜCADELEYİ VE KAZANDIK’MADENE VERECEK SUYUMUZ YOK’
Geçtiğimiz dönemlerde ‘Madene verecek suyumuz yok’ sloganıyla gündeme gelen Kumarlar Köyü kadınları arasında yer alan Naide, çevre mücadelesi denildiğinde kentte akla gelen ilk isimlerden biri. Yaşam alanı için mücadele eden Naide ve Kumarlar köyü kadınları, Doğu Biga Madenciliğin köylerindeki göletin suyunu altın madeni için kullanmak istemesine karşı dimdik duruşları ile hatırlanıyor. Naide, mücadelesinin başlama öyküsünü ve nasıl kazandıklarını ise şu sözlerle anlatıyor: “Ormanın kesilmesine kıyamıyordum. Gölet yapılacağı da uzun zamandır söyleniyordu, biz de üretime bir katkısı olur, sulu tarım yaparız da yem az alırız diye umut ediyorduk. Sulu tarım yapınca tarladan iki defa ürün alabiliyorsun. Kalkınırız diye düşünüp seviniyorduk ama sağ olsun büyüklerimiz hiç bilgi vermediler, anlaşmalar yapılmış, gölet yaptırılmaya başlandı. Altınzeybek-2 Göleti diye tabela asıldı. Ne alaka diyorum, Kumarlar köyü burası Zeybek Çayırı değil… Cevabını bulamıyorum soruların. Eylem günü belirlenip, haberdar olduğum an sonuna kadar mücadelemi verdim. Haksızlığa gelemem, doğru neyse onun peşine düştüm ben. Geleceğimiz için, çocuklarımız için. Kanla sulanmış tüm topraklar, Alamos Gold, Kanadalı bir şirket gelmiş altın arıyor. Ne münasebet!”
‘PES ETMEDİK, KORKUP ÇEKİNMEDİK’

Naide, madene su pompalanmasını engellemek için başladıkları mücadelede umutsuzluğa kapılmadan hareket ettiklerini “Göletin suyu pompalanacaktı Balaban’a, Kaz Dağlarında altın arama çalışmaları için kullanılacaktı. O amaçla yapılmış. Boruları bile döşenmişti. ‘Geç kaldınız, bundan sonra yapacak hiçbir şeyiniz yok’ dendi bize. Hiçbir şekilde pes etmedik. Hiç geri dönmedim, korkup çekinmedim. Pompalanacak suyla Akhisar Barajı fazlasıyla etkilenecekti. Kumarlar köyünden pompalanacak suyla Çanakkale halkı zehirlenmesin dedik. Ve kazandık, döndürdük suyu. Bu mücadele beni bana döndürdü.” ifadeleriyle anlatıyor.

‘TERMİK HAVASI ZEHİR SAÇIYOR’
Komşu köyleri olan Bahadırlı köyüne yakın termik santral de köylülerin yaşamını etkiliyor. Naide, . termik santraline Bahadırlı köyünün de karşı gelmeye başladığını, zehirli havadan sudan nasıl etkilendiklerini şöyle anlatıyor: “Ekin ekiyorlar, hayvanlar yiyor o ekini, kendileri de o havayı soluyor. Bizlere kadar geliyor o zehirli termik havası. Sebzeler meyveler olmaz oldu, kuruyor, hastalık yapıyor. O zehirle yaşaması ne olacak peki?”
Altın şirketlerinin halkı ikna etmek için çeşitli hamleler yaptığını belirten Naide, “Halkı kendilerine çevirebilmek için, eylemler olmasın diye öğrencilere burs parası, tabletler dağıtıldı, Ramazan kolileri dağıtıldı. Bir dönem suyumuzun parası ödenmiş. Yaptığımız eylem o kadar ses getirdi ki haftasına köyümüze Çanakkale ili Vali Yardımcısı, Çam Kaymakamı, İl ve İlçe Müdürlük Başkanları geldiler, ‘Niye bu eylem yapıldı?’ diye sorup isteğimiz neyse yapmayı kabul ettiler. Biz yine sorguladık, ‘Gölet yapılırken bir projesi yok muydu?’ Açıklayamadılar. Küçük bir dönüm yer açıkladı sulanabilecek. Şu an borular döşendi, kapalı sistem sulama sistemi yapılıyor. Nereler sulanacak bir bilgimiz yok ama olsun” diye konuşuyor.
‘VAATLER GELİP GEÇİCİ, TOPRAKLARIMIZ KALICI’

Kendi yaşam alanları için mücadele etmenin önemini anlayan ve anlatan Naide benzer sorunlar yaşayan köylerin de harekete geçmeleri gerektiğini vurguluyor: “Köyde muhtarlar, büyük şehirlerde daha yetkili mevkiler halkı bilinçlendirmeli, örgütlemeli. Çevre felaketine yol açacak şirketlere göz yumulmaması gerekiyor. Halkımızın da gözlerini açması lazım. Hangi çağda yaşıyoruz? Buna karşı gelinmesi gerekiyor. Bazı vaatler onlara tatlı gelebilir ama onlar gelip geçici, kalıcı olan topraklarımız. Sahip çıkalım. Kanmasınlar, şirketlerin vaatleri işlerini bitirinceye kadar, gelip geçici.”

İKİZKÖYLÜLERE DAYANIŞMA MESAJI: YAŞAM ALANLARI İÇİN SONUNA KADAR MÜCADELE ETSİNLER
Yaşam alanı için canla başla mücadele eden Naide’nin Limak Holding ve İÇTAŞ ortaklığında kurulan YK Enerji tarafından Muğla İkizköy Akbelen Ormanı ve çevresindeki zeytinliklerde termik santrallere linyit sağlamak üzere maden ocağı açılmasına karşı direnen köylülere de bir çağrısı var: “Kesinlikle pes etmesinler, onlar da, dirensinler sonuna kadar. Mücadele etsinler. Yaşadığımız yerden başka bir yerde biz yaşayamayız ve bunu da anlayacaklar. Görecekler, o ormanlardan zeytinlerden ellerini çekecekler. Değerlerimiz bunlar bizim. Sahip çıkacağız!”

Fotoğraflar: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Çanakkale Ekmek ve Gül'den 'Basında Kadın' atölyes...

Çanakkale Ekmek ve Gül, editörümüz Elif Turgut'la yapacağı 'Basında Kadın' atölyesine tüm ilgilileri...

İkizköylüler hem yangına hem santrale karşı direni...

Akbelen Ormanı’nın linyit ocağına dönüşmesini istemeyen İkizköylüler, hem yangına hem de santrale ka...

İkizköy Akbelen'deki kadınların çevre mücadelesi

Evrensel ve Ekmek ve Gül ortak yayınında bu hafta İkizköy Akbelen'deki kadınların mücadelesini İkizk...

Bergama’dan Kaz Dağları’na; Kadınlar hep en önde!

Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de de on yıllardır yaşam mücadelesinin en önünde yer a...