Belediye işçisi Seher: Kısa çalışma uzatıldıkça yaşam derdi katlanıyor
Seher, iki çocuğuna tek başına bakmaya çalışan bir işçi. Sözde geçirildiği kadroyla ücreti zaten her gün erirken, şimdi de kısa çalışma ödeneğinden dertli.

Seher Anadolu’da bir köyde doğmuş ve sadece ilkokulu okumuş, evlendikten sonra İstanbul’a yerleşmiş ve tekstil atölyelerinde çalışmaya başlamış bir kadın işçi. Evliliğinin ilk dönemi, ilk çocuğunun doğup büyüme süreci, eşinin ailesiyle birlikte kalabalık bir evde geçmiş. “Ben ilk çocuğumu nasıl büyüttüğümü anlayamadım. Çünkü işe gidiyordum eve geldiğimde de ev işleriyle uğraşıyordum. Evdeki diğer aile bireylerinin ilgilenmesi nedeniyle bire bir büyütemedim çocuğumu, yani anlayamadım nasıl büyüdüğünü” diyor. Kendi evinde eşi ve çocuğuyla bir düzen oturttuktan sonra ikinci çocuğunu dünyaya getiriyor. İkinci çocuğu olmadan hemen önce bir belediyede taşeron firmada temizlik işçisi olarak işe başlıyor, çocuğu kreşe başladığında beklemediği bir anda eşini kaybediyor.
Eşinin kaybı manevi çöküntünün yanında maddi zorluğu da beraberinde getiriyor. Tek maaş ve iki çocukla İstanbul gibi bir yerde, belediye dahi olsa güvencesiz bir işte çalışmak zor… Birde toplumun bakış açısıyla ‘Elalem ne der’ diye, eşinin ailesinden gelen baskılar var. “Bana ‘Neden makyaj yapıyorsun? Ağabeyim makyajı sevmezdi’ dedi bir gün eşimin kardeşi. ‘Ağabeyin yaşarken de yapıyordum’ diyerek cevap verdim” diye anlatıyor.

ÖNCE SÖZDE KADRO DERDİ, ŞİMDİ PANDEMİ…

İki çocuğun ve evin tüm sorumluluğunu tek başına yükleniyor. Kolay değil farklı yaşlarda iki çocukla çalışan anne olmak. Okula giden çocuğuna bakacak kimsen yoksa ve izin alamadığın yoğun çalışılan bir birimdeysen o zaman başlıyor zorlukların. Okulu nerede olacak? Okula nasıl gidecek? Okul saatleri mesai saatlerine uyacak mı? Sadece okul değil büyüdükçe artan diğer sorunlarına da yetişebilmen gerekiyor.
Bu zorluklara göğüs gererken belediyede taşeron temizlik işçisi olarak çalışmaya devam ediyor. 15 Temmuz sonrası KHK ile getirilen düzenlemeyle sözde kadroya geçiriliyor. Hiçbir hak alamadığı gibi bir de ücret zammı yüzde 4’e sabitleniyor. Aslında seneden seneye ihtiyaçlar artarken Seher’in maaşında düşüş oluyor.
Okula giden çocuğun okul saatini etüde göndererek ayarlıyor Seher. Bu sefer de pandemi belasına bozuluyor planlar. Kamu çalışması aksatılamaz esasen fakat pandemiden sonra gelen kısa çalışma ödeneğine ilk kamu çalışanları için başvuruluyor. Belediyede, hele ki böyle bir dönemde çalışma aksar mı? Aksamaz. Zaten o da diğer işçiler gibi tam zamanlı çalışmaya devam ederken tesadüfen öğreniyor kısa çalışma ödeneğinde olduğunu. Yani aslında her gün işe gidiyor ama ne sigortasına yazılıyor ne de maaşını tam alıyor. Bir süre sonra bu sorun ortadan kalkıyor.

BU KADAR MASRAFA BUNCACIK MAAŞ NASIL YETSİN?

Yaz bitiyor, okul mevsimi başlıyor… Derken bir bakıyor yeniden kısa çalışmaya geçmişler. Önümüz kış, masraflar çok, her şeye zam… Geçinmek eskisinden daha zor. Her kuruşu hesap etmek gerek. Derken yine kısa çalışma başlıyor. Çocuğun okul masrafı bir yanda, virüs bir yanda. Okula gitse bir dert, gitmese bir dert… Çocuk okula, kendisi işe başlarsa kim bakacak çocuğa derdi var ama ikisi de evde kalmaya devam ederse durumlar daha da vahim… Kısa çalışma yüzünden düşük olan maaşlar daha da düşüyor, üstelik sigorta primleri de ödenmiyor ve emeklilik gittikçe uzaklaşıyor.
Seher gidip sorumlusuyla görüşüyor, durumunu bildiği için belki bir çare bulur umuduyla. Önce başka birime gönderiliyor ama o birim de kısa çalışmada… Hiçbir çare olamıyor. Kısa çalışma yine uzatılınca gidip tekrar görüşüyor ama nafile, çözüm olmuyor.
Önce uzaktan eğitimin getirdiği zorlukları yaşayamaya başlıyor. Bilgisayar, internet hepsi sorun. Sonra okullar yüz yüze eğitime geçmeye başlıyor. Hem de virüs tehlikesi iyice artmışken. Çocuk küçük, kendi temizliğine ne kadar dikkat edebilir ki…

ÇÖZÜMÜN PARÇASI OLMAK…

Küçük çocuk okula gidemiyor, evde; Seher işe gidemiyor, evde; büyük çocuk çalışamıyor, evde. Peki sorunlar çoğaldıkça pes mi ediyor sizce Seher? Hayır, o sorunların üzerine giderek çözüldüğünü gösteriyor yaşamıyla. Öğrenmeye devam ediyor. Okul hayatını dışardan devam ettiriyor. İşyerinde yaşanan sorunların çözümünün örgütlü mücadele olduğunu biliyor. Korkularının üzerine gidiyor ve çözümün bir parçası oluyor. “Kaybedecek hiçbir şeyim yok.” diyor. Ben bu kadar sorumluluk altında mücadele ederken sizler de korkmamalısınız” diyor. Sendikasıyla birlikte haklarını arıyor. Tüm emekçi kadınlar gibi o da ekmek istiyorum ama gül de diyerek mücadelesine devam ediyor.

Fotoğraf: Evrensel

İlgili haberler
‘Belediye kadınların kreş talebine öncelik vermeli...

Kadınların ortak isteği çocukları kreşe gönderebilmek. Ama özel kreşler ateş pahası. Menemen’de kadı...

Bize çizilen sınırları aşmak o kadar da zor değil....

Hayatı hakkında kararlar verilirken sadece dinleyici olan bir kız çocuğundan; kendi hayatını şekille...

15-16 Haziran’da kadınlar: ‘Tak’ diye indirttim şa...

Tezgah başından sendikasının Merkez Yürütmesine giren ilk kadınlardan Belkıs Kaya, hem sendikal müca...