Şarkısını yeniden yazan kadın: Sakine
30 yaşına vardığında yaşadığı hayatı hak etmediğini fark eden Sakine, kocasına çocukluğundan beri bağlı iplerini kendi ellerine alır.

Sezen Aksu’nun Ünzilesi’nde anlatılanın aynısıdır Sakine’nin yaşadıkları; “Varmadan sekizine ergin oldu Ünzile/ Hem çocuk, hem de kadın/ On ikisinde ana/ Bir gül gibi al ve narin/ Bir su gibi saydam ve sakin/ Susar kadın Ünzile...”

Ünzile’den farkı işte o son dizede saklı Sakine’nin. Susmayan mücadeleci bir kadın o. Şiddete karşı, çocuk yaşta evliliklere karşı, emeğinin değerinin bilinmemesine karşı, yok sayılmaya karşı “Anlatın, konuşun, karşı çıkın” sözleriyle yazıyor kendi şarkısını... İşte bu yazı da onun başka kadınlara verdiği cesaretin yazısı.

1968 doğumlu olan Sakine Saro, 12 yaşında ilkokulu bitirir bitirmez evlendirilir, babası yaşını iki yıl büyütür, evlendirebilmek için onu. Oysa öğretmeni okumaya hevesli ve başarılı bir öğrenci olduğu için ebelik sınavlarına girmesini önermiştir. Babası “Daha çocuksun, yatılı okullarda ne yapacaksın, erkek kardeşlerini zor okutuyoruz” diyerek izin vermez. “Daha çocuğum diye yatılı okula vermedi ama kocaya verdi” diyen Sakine, o büyük, geçmez kırgınlığıyla anlatıyor yaşadıklarını:

‘EVLİ OLDUĞUM ADAMLA 32 YIL KONUŞMADIM’
“Eylül ayıydı, akrabalarımız misafir geldi. Eşim de varmış gelenlerin arasında. Ertesi gün babası geldi, annemle bir şeyler konuştu. Annem ‘Seni istemeye gelecekler’ dediğinde karşı çıktım. Dedi ‘Evin tek oğlu, rahat edersin, sana çok altın takacaklar.’ Dedim ki, ‘Çok istiyorsan o altınları sen tak.’ Birkaç gün içinde istemeye geldiler, ‘Ben evlenmeyeceğim’ dedim. Sonraki günlerde babam 10 bin lira borç istemeye gitmiş onlardan, ‘Sakine’yi oğluma verirsen sana borç para veririm’ demiş babası. Babaya karşı koyulmazdı. Sustum, ne konuşabildim, ne yiyebildim, ne ağlayabildim. Son ana kadar bekledim, bir sebep çıksa da engel olsalar diye. 30 bin lira başlık parası alındı, 10 bin lira borç başlık parasından düşüldü. Gelin olarak evden çıkaracakları gün abim kapıda durdu ‘Vermeyeceğim kız kardeşimi’ dedi, ama onu da ikna ettiler. Bütün hayallerimi, geleceğimi, umutlarımı, hepsini bir torbaya koyup gömerek gittim. Annem de 12 yaşında gelin olmuş. O hiç görmediği biriyle evlendirilmiş, ben hiç konuşmadığım biriyle evlendirildim. Evli olduğum adamla sonra da hiç konuşmadım. Çünkü ben onunla değil annesi ve babasıyla evliydim. Benimle ilgili kararlar annesi ve babasının iki dudağı arasındaydı. Ne zaman benim kocam oldu? Annesi ve babası öldükten sonra... Evlendikten 32 yıl sonra kocam olduğunu hatırladı. Ama ben artık onu istemiyordum, artık koca istemiyordum.”

Sakine’nin üç oğlu var, ilkini 14 yaşında doğurmuş. “Anne miydim bilmiyorum. Nedir, nasıl bir şeydir bilmiyorsun. Çektiğin şey acı, sadece ağrı... Hiç doktora götürülmedim hamileliklerimde. Gitmediğim için de sağlıklı çocuk doğuramadım. Kan uyuşmazlığı varmış, önlem alınmadığı için sağlıklı olamadı çocuklarım. İki oğlum 20’li yaşlarına geldiklerinde böbrek sorunu yaşadı, ortanca oğlumun iki böbreği birden iflas etti, böbreğimi verdim. Kardeşi karaciğerini verdi. Erken evliliğimin bedelini hem ben ödedim, hem çocuklarım” diyor. 

BENİ ‘İYİ KADIN’ BİLSİNLER DİYE...
30 yaşına vardığında böyle bir hayatı hak etmediğini fark eder Sakine, ama hem çocuklarının hem de kaynana-kayınbabasının bakımı durdurur onu. “Aynı evde aynı odada yaşadık. Son 12 yıl onlar benim çocuğum oldu. Vicdanen bırakamazdım. Her şeyin farkındaydım ama bir şey yapamıyordum. Çocuklarım vardı, okulları vardı. Kendim için bir şey yaparsam, zarar görecekler diye düşündüm. Bunca yıl çevrem bana ‘iyi kadın’ desin diye uğraştım, çevrem bana ‘kötü kadın’ demesin diye boşanamadım. Bu sırada zaten çocuklarım hastaydı, kayınvalidemler öldükten sonra uzun bir süre hastalıklarla uğraştık. Onların ölümüyle eşim bana kocalık yapmaya başladı, her şeyime karışıyor, emirler yağdırıyordu. Önceden de dayak vardı, küfür vardı ama ben artık eski Sakine değildim. En son boşanma noktasına geldik.”

‘BU BÖYLEYMİŞ’ DEMİYORUM, MÜCADELE EDİYORUM
Yaşadıklarından çok şey öğrenmiş Sakine ve hayatını değiştirmek için adımlar atmaya başlamış. “Çocuklarımı okutmak için evlere temizliğe gittim, yazıda yabanda çalıştım, ormaniye de çalıştım, oto yıkamacılığı yaptım. Sigortasız da olsa çalıştım. Çalışmak bana güç verdi. O zamanlar ‘Hiçbir güvencem yok’ dediğimde eşim der di ki ‘Senin güvencen benim.’ 45 yaşından sonra kafama dank etti. Nasıl ki benim çocukluğum onun elinde harcandıysa, yaşlılığım da öyle olacak. Eğer sigortasız çalışırsam yaşlılığımda da bağımlı olacağım. Sigortamı kendim ödemeye başladım. 8 yıldır yatırıyorum. 45 yaşında ortaokulu dışardan bitirdim. Liseye kayıt yaptırdım. Artık ‘Herkes böyle yaşıyor, bu böyleymiş’ demiyorum. Mücadele ediyorum.”

KARŞI ÇIKMA GÜCÜNÜ NEREDEN BULDUM BİLİYOR MUSUNUZ?
“50 yaşımdayım, bugüne kadar ürettim; gerek evde el işi yaparak, gerek tarlada çalışarak, hayvan besleyerek, oto yıkamacılığı yaparak. Şunu gördüm; kadının üretmesi, her zaman artıları beraberinde getiriyor. Karşı çıkmak için kendinde güç buluyor. Erken evlenen bir kadınla konuşuyordum. Severek evlenmiş ama yaşadıkları karşısında pişmanlıkları var. Onunla konuştuğumda kurtulmanın tek yolunun çalışmak olduğunu söyledim. Yalnız, çaresiz, güçsüz değilsin dedim. Buradan tüm kadınlara sesleniyorum. Dışarı çıkın, çalışın ve haklarımızı gasp eden, bizi insanlıktan çıkaran bu yasalara dur deyin.”
‘ARAYI BULACAKLARINA ÇOCUK EVLİLİKLERE ÇÖZÜM BULSUNLAR’
“Elazığ’da oturduğumuz mahallede üç gelin vardı. Hepimiz de çocuktuk, ama en küçükleri bendim. Aynı şekilde ezildik, köleleştirildik. Ben kendimi anlatırken, sadece kendimi anlatmıyorum” diyor Sakine. Küçük yaşta evliliklerin özendirilmesine karşı büyük bir öfke duyuyor: “Çocuk yaşta evliliği yaşamış biri olarak söylüyorum, bunun önüne geçilemezse sağlıklı bir toplum olamayız. Ama şunun da farkındayım, biz kadınlar karşı çıkmazsak değiştiremeyiz. Hiç kimse benim bedenim üzerinde hak sahibi olamaz. Hiç kimse beni dövecek kadar haklı olamaz demeliyiz. AKP’nin amacı kadınları cahil bırakmak. Cahil ve baskı altındaki kadın, kendisi gibi çocuklar yetiştirir. Boşanmaların önüne geçmek için arabuluculuk uygulaması getiriliyor. Oysa ki, çocuk gelinlerin önüne geçmeliler. Şiddetin, yok sayılmanın, ezilmenin olduğu ortamlarda, yani mutsuz evliliklerde mutsuz çocuklar doğuyor, mutsuz evlilikler yapıyorlar. Dolayısıyla boşanmalar kaçınılmaz oluyor.”

İlgili haberler
Öfkenin, hakikati ortaya çıkaracak bir müdahaleye...

Yuttukları, dağıttıkları, cebe indirdikleri her bir kuruşta bu kadınların, bu gençlerin, bu bebekler...

Sırtlanacağımız tek şey özlemini duyduğumuz dünya...

Cumhurbaşkanı “2019’u kadınlar sırtlayacak” diyor. Sırtlayacağımız, kurmak için omuz vereceğimiz bir...

İşte böyle başardık!

Bir laborant kadının işyerinde maruz kaldığı tacize ve mobbinge karşı mücadelesi…


Önceki haber
Neden olmasın!
Sıradaki haber
İşte böyle başardık!