Üç kadınız, kimseye mecbur değiliz
Zöhre ve 2 kızı... Üçü de birbirinden bağımsız çok benzer hayatlar yaşadı. Şimdi birbirlerine tutunuyorlar ve diyorlar ki ‘Kimseye mecbur değiliz.’

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinde düzenlenen bir panelde kadınlarla “çocuk istismarı ve kadın dayanışması” üzerine konuşurken söze girdi Zöhre “Keşke ben de kızımın yanında olsaydım da kızım erkek kurbanı olmasaydı.” Bu sözleri ile bütün kadınların hafızasına kazındı.

Erzurumlu esnaf bir ailenin 7. çocuğu Zöhre. “Yalnızca 15 yaşıma kadar güldüm, gerisi hep zulüm, hep şiddet” sözleriyle başlıyor yaşadıklarını anlatmaya. 15 yaşındayken babasını kaybedince hiç tanımadığı bir adamla zorla nişanlamışlar Zöhre’yi. Adam askerden izne geldiği bir gece tecavüz etmiş Zöhre’ye. Hamile kalınca ablasına anlatmış durumu ve bir karar vermişler: “Ablam evliydi, onun adına muayene olup ilaçla düşük yapacaktım.” Askerden döner dönmez de kaçarak evlenmiş o adamla. İlk günden itibaren şiddet, yoksulluk ve yaşam mücadelesi ile geçen 9 yıllık evliliğini şöyle anlatıyor: “Üzerimde sigara söndürüyor, jiletle kollarımı kesiyor, ailesi de bunu bilmesine rağmen oğullarına tek kelime etmiyorlardı. 2 çocuğum oldu bu evlilikte. Gene dayak yediğim bir gece, hamileyken beni dövüp sokağa attı. Ama gidecek yerim yoktu, ailem daha önce yaşadığım problemlere rağmen bana sahip çıkmamıştı, şimdi bir kızım ve karnımda oğlum vardı ama gidecek yerim yoktu. Merdiven boşluğunda sancım tuttu, bütün gece kıvranıp durdum. Sabah namazında kaynanam gördü, komşumuz hemşireydi zor yetiştirdiler hastaneye. Hamileliğim boyunca bir kez bile hastaneye gitmemişken nasıl olsa bu da kız olacak diye sürekli hakaret ediyor, çocuğu istemiyordu.”

EVDEKİ ŞİDDET FABRİKADA TECAVÜZE YOL AÇTI
Bir süre sonra maddi zorluklar nedeniyle göç etmişler. Ama kocası geldikleri yerde de çalışmayınca Zöhre bir fabrikada işe girmiş. Vücudundaki darp izleri yüzünden evde yaşadıklarını anlatmak zorunda kalmış fabrikada. Sosyal hizmetlere yönlendirmişler, ama oradan aldığı cevap da “Sana 3 ay bakabiliriz ama çocukların olmadan” şeklinde olunca geri dönüp kaldığı yerden çalışmaya devam etmek istemiş ama evde problem yaşadığı, şiddete uğradığı bilinen hemen her kadının başına gelen onun da başına gelmiş; bu zor durumu fırsata çevirmek isteyen ustabaşı tarafından taciz edilmiş, sonrasında da bundan kaynaklı işten çıkarılmış.

Evde de her şey eskisi gibi, hatta eskisinden daha da kötüymüş: “Dayak yediğim yetmezmiş gibi aynı zamanda aldatılıyordum. Bir keresinde dolaşmaya çıktık dönüşte komşuya gitmek istedi, gittik. Orada beni sandalyeye bağlayıp gözümün önünde kadınla beraber olup bana izletti. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi kalkıp eve geldik. Komşular da tanıktı yaşadığım şiddete, bir komşumuzun bana yardım etmeye çalışmasını namussuzluk diye adlandırıp bütün gece gene beni dövdü, camdan attı, sokakta kaldım. Ablama gittim, eniştem istemedi. Bana yardım eden gene o adam oldu. Sonra da onunla imam nikahı kıyıp evlendik.” O süreçte boşanan Zöhre yeniden evlenince çocuklarından da uzaklaştırılmış.

ZÖHRE’NİN KIZI: MEĞER ANNEM DE AYNI ŞEYLERİ YAŞAMIŞ
“Annelerin kaderi kızlarının kaderidir” diyor Zöhre ve ardından kızı başlıyor başından geçenleri anlatmaya: “Annemi tanımıyordum 3 yıl öncesine kadar. Bana anlatılan annem ise kötü kadındı. Ben de babamla çok zorluk çektim, onun sorumsuzlukları yüzünden okulu bırakıp 14 yaşında işçi çalışmaya başladım. Çalıştığım işyerinde tecavüze uğradım, bir daha da eve dönemedim. Benden 11 yaş büyük olan o adamla evlenmek zorunda kaldım. Annemi ilk düğünümde tanıdım ve onunla ilgili gerçekleri de düğün günü öğrendim. Meğer evliliğim de yaşadıklarım da annemden farksızmış. Ben dayak yemedim ama psikolojik şiddet görüyordum. Kıskanç ve iki yüzlü bir adamdı. İlk yıl hamile kaldım bir oğlum oldu. Dışarı dahi çıkarmıyor, ailemle görüşmeme izin vermiyor, ailesiyle sürekli üzerime geliyorlardı. Annesi defalarca ‘Annen ne ki sen ne olasın’ dedi. Bir gün bir arkadaşımla telefon konuşmamı duymuşlar, bir yanlış anlaşılma uğruna evden kovdular beni. Çocuğumdan da uzak kaldım, sonra annemin yanına geldim.” O zamandan beri Zöhre ve kızı birlikte yaşıyor.

KENDİMİZE VE TÜM KADINLARA YAŞAM OLACAĞIZ
“Kızıma yardım edemedim, annelik yapamadım, yaptırmadılar. Ama şimdi kızım yanımda” diyen Zöhre’nin yanında bir de eşinin ilk evliliğinden olan kızı var. 3 kadın aynı evde yaşıyorlar ve yaşamları hâlâ istedikleri gibi değil. Şimdiki yaşamlarını ve ne yapacaklarını Zöhre’den dinleyelim: “Kendi kızıma yardım edemedim ama üvey kızımın hep yanında oldum. Yaşadığı şiddete susmadım. Tuttum elinden aldım yanıma. Şimdi kızım da yanımda. Ama bitmiyor işte, nasıl başladıysa öyle gidiyor. Şimdi de yoksulluk ve ihanetle yaşıyorum. Eşim beni aldatıyor, çalışmıyor, parası olursa onu da başka kadınlara harcıyor. Üvey kızım fabrikada işçi, zor şartlarda çalışıyor. Kızım ise işsiz, iş arıyor ama ülkenin hali ortada, nereye gitse kapılar yüzüne kapanıyor. Ama her şeye rağmen bu duruma bir son vereceğim, ihanete bu sefer sessiz kalmayacağım. Çocuklarımı da yanıma alıp bitireceğim bu evliliği. Çünkü artık biliyorum ve farkındayım biz kadınlar olarak birbirimize dokunup, birbirimizin elimizden tuttuğu sürece, hiçbir şeyi çekmek zorunda değiliz, kimseye mecbur değiliz.

Adile ve Esenyalı Kadın Derneğinde gördüklerim olmasaydı, kendimi güçsüz ve kimsesiz hissedecektim. Ama yalnız değilim, sizler benim yanımdasınız, ben de kızlarımın yanındayım. Önce kendimize sonra da öteki kadınlara yaşam olacağız.”

İlgili haberler
Kadınların, çocukların ‘Çiçek’ ablası; Cihangül

Çalışmak zorunda olduğu için çocuğunu bırakacak kimsesi olmayan kadınların çocuklarına gönüllü baktı...

İçimizden Biri: Yeter

Çok küçük yaşta para karşılığı verdiler beni, erken başladım hayata, üzüldüm, evladımı kaybettim, aç...

AYDAN

Lilly diyorlardı adına. Adıyamanlı, üç çocuklu, mülteci bir ailenin son çocuğu. Babaları aileden iki...