Bir virüs geldi sarmaladı her yanımızı, kendi sınırlarımızda bile hapis gibiyiz. “Sarmaladı her yanımızı” derken ondan bile emin olamıyoruz, arasan görünmez, bulunmaz bir muamma. İlk haftaların paniğini ve bilgisizliğini üzerimizden attığımız yansıyor sosyal medyaya son günlerde. Panik havasından sonra herkesi bir ‘karantinayı verimli geçirme paniği’ tuttu. Kimi mutfak becerisini artırmaya sarıldı, kimi spora yoğunlaştı, kimi bu süreçte yeni bir hobi edinmeye ant içtik, çabalıyoruz. Evde kalma lüksü olanlar ve diğerleri diye yine ikiye bölündük. “Lüks” diyorum ama kimisi için de lüks değil tabii bu durum; çalışan kesime göre nispeten lüks yani... Yoksa işsizlikten, işten atılmadan, ücretsiz izinden binlerce kişinin evlerinde lüks içinde yaşamadığını bu sayfalarda az okumadık… Bir de artan yük, dağ gibi büyüyen ev işleri var ki kadınlar için bu sürecin çok daha zorlu geçtiği gün gibi ortada… Neyse tüm bu hengame, kaygı, uğraş arasında vakit bulursanız diye bir kitap önereceğim size. Kendimize sıkça sorduğumuz, şayet ki varsa eğer bize kalan zaman “bu süreci nasıl değerlendirebiliriz, ne okuyabiliriz” sorusunun bir cevabı olur umuyorum ki…  

TANIDIK VE İÇTEN KARAKTERLER

Sosyal mesafeler, evde kalmalar bu ay tazecik basılan bir kitabı yazmama engel olamadı. Bu ayki kitabımız Ayşen Şahin’in ‘Olay Şöyle Oldu’ isimli ikinci kitabı. Ayşen Şahin’i önceki kitabı ‘Lakin İyi Yaşadık’tan, Evrensel Gazetesi veya Bavul Dergideki yazılarından ya da Twitter’da yazdıklarından tanıyor olabilirsiniz. Her nerede görüyorsanız görün onun üslubunu tanıyacağınızı tahmin ediyorum.

İyi bir anlatıcı ve bunu yazıya iyi geçiren bir yazar. Bizimle konuşur gibi yazmış kitabını da tabii daha derinlikli içerik ve cümlelerle. Özellikle evde kaldığımız ya da sosyalleşmeyi oldukça sınırlandırdığımız bu günlerde, hele hele yalnız kalanların kendi kendine konuşmaya başladığı bir seviye var, bilirsiniz orayı, ha işte tam oraya gelenlerin elinden düşürmeden bir çırpıda okuyabileceği bir kitap. Ayşen’le (Ayşen’le diye samimi sen-ben konuşuyoruz, çünkü Ekmek ve Gül’le öyle de bir samimiyeti var yani:) kitabı aracılığıyla konuşup dertleşebilir, kızıp küsebilir ya da gülebilirsiniz. Yer yer anlatıcı olur size, gördüklerini zamanın ötesinden aktarır; bir mübadele sürecinin içinde yaşayan biriyle aynı duyguları, benzer hayatları yaşadığınızı düşünür, bir tur da siz dalarsınız düşüncelere… Yer yer her işe yetişip bir de mükemmel anne olmak zorunda olmaktan yılan bir kadın olur, şüpheci olur, şapşal olur ya da bir masalcı, bir hayalci olursunuz. Ama hepsi tanıdık ve içten. Tüm hikâyeler aslında bildiğimiz hayatlar, bildiğimiz dertler, tanıdık mutluluklar… Tüm bunlara öyle bir yolla baktırıyor ki Ayşen, insan kendi yaşadıklarını yeniden gözden geçiriyor. Kendine daha bir şefkatle bakıyor.

BİRBİRİMİZE DOKUNDUĞUMUZ ANLARIN DEĞERİ…

Böylesi bir süreçte nasıl olur biz de tam öngöremiyoruz ama fırsatınız olursa muhakkak Ayşen Şahin’in yeni kitabı Olay Şöyle Oldu’ya bir göz atmanızı öneririz. Bu günler elbet geçecek, sözle, şarkıyla birbirimize dokunduğumuz anların değerini daha çok konuşacağız. Hem belki alışkanlıklarımıza dair başka formatları da daha rahat konuşabiliriz o zaman.

Birçok ürüne olduğu gibi kitaplara ulaşım da oldukça sınırlandı. Herkes online alışverişlere yüklendikçe kargo işinde çalışanların sırtına daha da yük biniyor. Belki böylesi bir dönemde yayınevleri kitap formatlarını e-kitap olarak güncellemekte daha atik davranırlar ve belki bizler de artık e-kitap formatına daha çabuk alışırız.

Sağlıcakla kalın.

Künye
Olay Şöyle Oldu
Ayşen Şahin
Karakarga Yayınları,
248s