Bu yazı yayınlandığında seçim sonuçlanmış ama seçim sonucundan bağımsız olarak hayatlarımız kaldığı yerden devam ediyor olacak. Seçim sürecinde Emek Partisi Yenimahalle Belediye Başkan adayı Yasemin Köktaş ile birlikte Batıkent Mahallesi’nde seçim çalışması yürütmek üzere çoğunlukla kadınlardan oluşan grubumuzu kurup, işe koyulduk.

Seçim dönemi boyunca yaptığımız çalışmada kapısını çalıp yüz yüze görüştüğümüz kadınların çoğu, seçimin köklü bir değişim yaratmayacağı gerçeğinin farkındaydı. Kadınlar genellikle kira artışı, hayat pahalılığı, işsizlik ve baskılarla, kısaca aynı sorunlarla boğuşmak zorunda kalacağımızı dile getirdiler. Emekli aylığı ile geçinemeyip ek iş arayan emekliler, çocuğu iş bulamadığı için kaygılanan kadınlar, “Bu böyle gitmez, değişmeli” diyenler artmış durumda.

BU DÖNGÜYÜ KIRALIM

Çalışmamızda esas olarak, seçimin bir amaç değil araç olduğu, seçimden seçime oy kullanmanın sorunlarımızın çözümü için yeterli olmadığı anlayışını görünür kılmayı amaçladık. Düzen partileri gibi vaatler vererek kadınları oyalamak yerine, seçimle oluşturulacak “halk meclisleri” üzerinden halkın yönetime aktif katılımının sağlanması gerektiğini anlattık. Halkın birlikte yöneteceği yerel yönetimlere ihtiyaç olduğu, kadınlar arasında kabul görmekle beraber bunun mümkün olmadığı görüşü hakimdi. Daha doğrusu nasıl gerçekleşeceği, kadınların kafasında somutlaşmış değildi. Sonuçta yönetici değiştirerek, başka birilerinin bizim adımıza yapmasını umarak gidilecek yer kalmadığını yaşayarak görüyoruz. Kendi kaderimizi ve çocuklarımızın geleceğini kendi ellerimize almak; “tek adam”la birlikte, seçim-oy-kurtarıcı kısır döngüsünü kırmakla mümkün. Bir seçim daha bitti, şimdi önümüzdeki seçimi beklemeden ortak taleplerimiz etrafında bir araya gelme zamanı. Seçimlik değil, günlük mücadeleye güç verme zamanı. Neyi, nasıl yapacağımıza hep birlikte karar verme zamanı!

Fotoğraf: Yasemin Köktaş/ X