BİR GİYİM MAĞAZASINDAN NOTLAR:Nefes alma, hep gül, çayı da sen demle!
Yüksek rakamlı satışların yapıldığı mağazada tüm gün güleryüzle hizmet vermesi beklenen satış elemanının o güleryüzün arkasına saklamak zorunda kaldığı yorgunluk ve bıkkınlığın hikayesi…

Ben perakende şirketine ait bir giyim mağazasında çalışıyorum. Genel olarak bakıldığında burası toplumun tercih ettiği ve gün içerisinde kalabalık, satışlarının da yüksek olduğu bir işletme. Fakat bu tempoya rağmen biz işçiler emeğimizin karşılığını maddi olarak alamıyoruz. Çalışma saatlerimiz normal görünse de, sık sık mesaiye kalıyoruz. Bu durum şirketin yönetim kadrosu tarafından ek ücret olarak değil, çalışma saatlerinden kısıtlanarak kapatılıyor. Ama geçici olarak sağlandığından fiziksel ve psikolojik olarak dinlenemediğimiz gibi şirket tarafından maddi anlamda eksik bırakılıyoruz. Bütün bunların beraberinde işverenin istekleri doğrultusunda potansiyelimizin üstüne çıkmaya çalışmamıza rağmen, rutin ihtiyaçlarımız (su, sigara vb.) için izin istiyoruz. Kısacası nefes almak bile yasak!

KADINIM DİYE ÇAY DEMLEMEM BEKLENİYOR
Bu kadar sağlıksız bir iş ortamında kadın işçinin konumuna gelecek olursak; işletmenin yönetim kadrosunun genellikle erkek olması, kadınları bu alanda da arka plana atıyor. Örneğin; işimin dışına çıkarak sadece kadın olduğum için çayı bile demlemem gerektiğini söyleyen bir yönetim ekibim var. Çünkü onlara göre kadın her yerde erkeğe hizmet etmek zorunda. Bu düşünceden bir türlü sıyrılamayan yönetici grubundan eşit ve sömürüsüz bir iş ortamı sağlamasını beklemek hayli güç. Bir kadın işçi olarak bu sektörde uzun süredir çalışıyorum. Birçok kişi gibi ihtiyacım olduğu için buradayım. Bu, üst yönetim tarafından kullanılıyor. Sonrasında psikolojik baskılar, mobbing, tehditvari konuşmalar, yer yer hakaret söz konusu. Bunlara karşı oluşturulan şikayet hatlarından olumlu geri dönüş alamıyoruz. Herhangi bir sağlık problemimiz olduğunda gerekli önemi göstermiyorlar, sanki robotmuşuz ve asla rahatsızlanamazmışız gibi...

BU KORKUYLA NEREYE KADAR?
Bütün bu moral bozukluğuna rağmen seri ve güler yüzlü bir şekilde hizmet vermemiz bekleniyor. Ne yazık ki bu koşullarda pek mümkün değil...

Formalite icabı yapılan sağlık kontrolleri bir yana daha çok psikolojik desteğe ihtiyacımız var. Çünkü iş akdimizin feshedilmesi ile korkutuluyoruz. Bu korkuyla bir yere varılmayacağının hepimiz bilincindeyiz. Fakat bilinçli olmak, harekete geçilmediği sürece yeterli değil. Baskılar, haksızlıklara karşı sesimizi çıkarmalıyız. Demem o ki, birlik içinde olup haklarımızı arayalım!

İlgili haberler
Sahi sizin eviniz nasıl kokuyor?

‘Ev’e o kadar çok kafayı takıyor muydum mesela, çamaşırlar yine bu kadar sorun muydu ya da bulaşıkla...

Kusur kimde?

‘Kadının özgürleşmesi, cinsel ve sınıfsal baskılardan kurtulması’ tüp bebek poliklinik sırası bekler...

İyi ki kadınlar var! İyi ki dayanışma var!

Eskişehir Osmangazi Üniversitesinde bir akademisyenin tacizine uğrayan Hilal, yaşadıklarını ve kadın...


Sıradaki haber
Kusur kimde?