Hakkımız olanı vermeyecekler, biz alacağız!
Ücretsiz iznin patronun elinde işçisinin sırtındaki kırbacı olmasına bir örnek daha: Sendikalaşma çalışması yürüten kadın işçi ücretsiz izne çıkarılıyor, işyerinde patron işçileri takip ettiriyor.

Merhaba Ekmek ve Gül okurları,

Kurtköy Sanayi’de cam fabrikasında çalışan bir kadın işçiyim. Burada 8 aydır çalışıyorum, şu anda pandemi gerekçe edilerek ücretsiz izne çıkarıldım. Benimle birlikte 7 arkadaşım daha izne çıkarıldı.

Çalışma koşularımız çok kötü. Sabah 8’den akşam 9’a kadar çalışmak zorunda bırakılan biz kadın işçiler olarak gecemizi gündüzümüze katıyoruz. Pazar günü bile zorunlu mesaiye kalıp haftanın 7 günü işte olmak zorunda kaldık. Evimizi sadece otel olarak kullanıyoruz. İzin almak istediğimizde ise alamıyorduk. Biz işçileri bir robot olarak gören işveren bizim insan olduğumuzu unutmuştu. Sadece bizim çalışmamızla zenginliğine zenginlik katmak istiyordu. Servisimiz yok, işyerine gelmek için yol ücretini, çay parasını, içtiğimiz suyumuzu, mesaide yediğimiz yemeği bile kendimiz karşılıyorduk. Günde 13 saat çalıştığımız, mesaiye kaldığımızdaki ücretlerimizi bile elden ödeme yapıp hak kayıpları yaşatıyordu.

PATRONUN ‘KÖSTEBEK’ DEDİĞİ HAKKINI ARAYAN İŞÇİ!

Bunun böyle devam etmemesi için biz birlikte karar aldık, haklarımız olanı almak için anayasal hakkımız olan sendika çalışması başlattık. Bununla birlikte hemen hemen birçok arkadaş destek verdi, çalışma koşullarının değişmesi, hakkımız olanı almak için bir mücadeleye girdik. Herkes bu koşullardan rahatsızdı, bir şeylerin değişmesini istiyorduk. Bizlerin gücünü yan yana gelebileceğimizi görmeliydi patron. Servisimizi, çayımızı, içme suyumuzu, mesai yemeklerimizi karşılamasını istiyorduk, taleplerimizin karşılanması için sendikaya üye olduk. Sendika çalışmasını duyan patron rahatsız oldu hemen. Amirlerini, ustabaşlarını topladı. “Böyle bir şey varmış kim bunlar bana bulun o köstebekleri karşıma getirin” demiş. Bir hafta sonra biz öncü işçileri ücretsiz izne çıkardı.

‘İNİNİZE GİRECEĞİM’ DE NE DEMEK!

İşveren içerideki işçi arkadaşlara da psikolojik baskı uyguluyor. Yetmezmiş gibi bizlerle kim yakın ilişkideyse tek tek takip ediyor. Fabrika dışında görüştüğümüz arkadaşları odalarına çağırıp neden bizlerle görüştüğünü, bizlerle görüşülmeyeceğini, bizlerin sendikal çalışma yaptığımız için işten çıkarıldığımızı söyleyip onların da bu işin neresinde olduklarını soruyormuş. “Zaten ben asgari ücretten aşağı çalıştırmıyorum daha ne istiyorsunuz? Hakkınız olanı veriyorum” demiş ve sendikaya üye olmanın 5 yıl sicillerine işleyeceğini, hiçbir yerde iş bulamayacaklarını söyleyip baskı uyguluyor.

Üç sayfalık resmi bir evrak hazırlanıp “özel nitelikli kişisel verilerimizi” (dernek/vakıf üyeliği vs.) verdiğimizi kabul ettiğimizi beyan ettiğimiz imzalarımızı alelacele almak istediler. “Herkes imza atacak” deyip, atmayanlara da “gereğinin yapılacağı” söylenmiş. “Herkesin inine gireceğim” diyen usta, çalışanlara mobbing uyguluyormuş. Kimi arkadaşlar işsiz kalmak korkusundan geri adım atmış. Atmayan arkadaşlara da sözlü tacizde bulunuyorlarmış.

Patron artık çayları kendisinin alacağını, çay parasının kimsede toplanmaması gerektiğini söylemiş.

Biliyoruz ki bizler pandemiden dolayı işten çıkarılmadık, artık netiz. Bizlerden rahatsızlık duyan işveren iş hakkımızı feshedecek. Ama şunu unutmayalım ki hakkımız olanı istemediğimiz sürece bize vermeyecekler. Bizler yan yana gelirsek hakkımız olanı alırız. Gücümüzün farkındayız. Direne direne kazanacağız

Fotoğraf: DHA

İlgili haberler
Ekmek ve Gül Nisan 2021 sayısı

Ekmek ve Gül'ün yeni sayısında kadınlar İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararına öfkelerini dile ge...

Sınırların Ötesinde: Eşitsizlik sınır tanımıyor

Eşit ücret hakkı için açılan davalar, bir gecede kapanan fabrikalar, darbeyle artan şiddet… İngilter...

Dardanel Ton’da kadın işçilerin posasını çıkardıla...

‘Verilmeyen mesailerimize, düşük ücrete, Kod 29’a karşı direnmemiz gerekiyor. Açlıkla, yoksullukla b...